Emel Seçen

Emel Seçen


Hayat

Hayat

Hiç prematüre olmadı sanat.
Hiç erkenden içimiz aydınlıkla dolmadı. Hep bekledik. Yasaktı sanat; yasaktı gönlünce müzik dinlemek. O bile saate bağlandı.

Oysa hayatı en çok zenginleştiren olgulardan biridir sanat. Bir şiir demlersin, âşık nasiplenir. Bir roman yazarsın, otobüste yoldaş olur. Karakter olur, evlere girer can olur. Müzik taşıyıcıdır, diyoruz hep. Mırıldandığınız eser, aslında siz sesi kapatmış olsanız da evrende hala yankılanıyordur. Onun için hep güzel şeyler ortaya konulmalı, paylaşılmalı ve en çok da sevmeli diyoruz.

Daha doğrusu, ben diyorum. Çünkü iyilik de bulaşıcı olmalı. Sevginin olmadığı yerde kaos vardır. Bunu yaklaşık üç, bilemedin üç buçuk yaşlarında keşfettim. Keşfim, babamın zorunlu hizmeti nedeniyle Kars’ta görev yapmasıyla başladı. İki küçük kız çocuğu, Kars Kalesi’ne yakın yeşil boyalı, bildiğin gecekondu tipi, tek katlı, toprak damlı bir evde, evden birkaç adım atınca çeşmesi olan güzel bir yerde başladı her şey.

Babamın sipariş ettiği salıncağı, dedemin göndermesi günler alır. Kars’a gitmek mesele o yıllarda. Bizim yolculuğumuz da hiç unutmam üç gün iki gece sürmüştü. Sivas’ta tren arıza yapınca, bir yandan yolcular imece usulü birbirine yardım ederken diğer yandan sevkiyatta olan askerler el atar valizlere; Mehmetçiklerimizin vatani görevleri de orada başlar!..
Biraz beklenir, baldıra kadar kar dolu garda. Sonra içi buz gibi, herhalde artık hurdaya geçecek bir tren gelir imdadımıza. Annem hep der, “Nasıl buzdu içerisi ve işte o an dedim iyi ki fazladan o battaniyeyi almışım…”
Anneanne mi yoksa babaanne mi hatırlamıyorum, soğuktan titreyen bir başka kız çocuğunu da çağırmıştı annem ve üçümüzü battaniyeye sırmıştı da ısınmıştık…

“El kayıran deli heyran” der, annem. Yani kendini düşünmeden, bencil olmadan hareket eden. Ami o battaniye beni kurtarmamıştı. Üşütmüş ve hasta olmuştum yolda. O da bana hayatın hediyesi. Hayat iyilere hediyelerini sık sık sunar!

Kazım Karabekir Caddesi’nin arka sokağındaki, dış cephesi nane yeşili boyalı olan evimiz güzel ve özeldi. O zamanlar tuvaletler dışarıda, bizimki içeride. Bazı olayları hayal meyal anımsasam da bir tek şey hiç gözümün önünden gitmez. İşte o çeşme başına yakın alana, o salıncağı kurmuştu büyüklerimiz. Tabii ki mahallenin çocuklarının ilgisini çekmekte gecikmemişti salıncak… İlk kez kapımızın önünde karşılaşıp, göz göze geldiğimiz mahallenin çocuklarının sümükleri ağızlarına akmış, saçları tarumar, yüzleri kirliydi. Onlar bize bir tuhaf bakıyor, biz de onlara… O kardeşleri hiç unutmadım. Zaten ilk icraatım çocukları sıraya dizip tek tek salıncağı bindirmek olmuştu…

Çok yemek yiyen bir çocuk değilim ama durmadan kapı önünde oynarken annemden ekmek istiyorum. Annem de haliyle şüpheleniyor, bakıyor ki camdan, ben ekmekleri koparıp koparıp o kardeşlerle paylaşıyorum.

Çünkü sevgi çoğaltmaktır.

Nerede ya da kim olursan, ol! Sevgin kadar zenginsin.

Aslında tren de o battaniyeye bir başkasının, üstelik de dili yabancı bir kadının torununu kendi çocuğundan ayırmadan saran bir anne ile aynı bakışta bir babanın genlerinin ürünü bu durum. Ne de olsa ben de onların kızıyım!

Yaşadıkça sırtımdaki kılıçlardan bir değil birkaç kılıç-kalkan ekibi çıkar elbette ama ben onlara bakmıyorum. İki gündür yok gala yok başka şeylerle yine birçok iyilik yaptığım insandan haksızlık gördüm ama iyilik insanın içinde ise kimse bunu değiştiremez. Herkes kendi yaptıklarıyla var ve dışarıya da öyle yansıyor.

Her şeyde olduğu gibi, çocukluk hayalim olan, kültür ve sanat dünyasının hep içinde olduğumdan beri özümden hiç vazgeçmedim. Herkese de tavsiyem taklit değil hep kendileri olmaları. Yapaylık bir yere kadar. Herkes değerli, herkes farklı ama bir başkasını karalayarak bir yere varamaz, aslında kendiniz aşağıya inersiniz. Sinema sektöründekilerin, diğer sanat dallarından daha geniş perspektiften bakıyor olabileceklerini düşünmüştüm; orada da yanıldım. Çünkü nitelik her yerde gerekiyor. Birbirleri ile selamlaşmayan insanları da burada gördüm. Hatta olduğum yerde bir farkındalık kazanılmış, bir açılım yaşanmıştır bu tartışılmaz bile. Çünkü herkes kendi varlığını yansıtır.

Onlardan biri de -doğru dürüst hiç sohbet etmemize rağmen- Beyoğlu Sineması’nda mekâna girince ilk selamı hem alan hem veren tek kişi, rahmetli Gazeteci Cüneyt Cebenoyan’dı. Beyoğlu Sineması’ndaki, “Ritüel” filmi sonrası elim bir kaza sonucu kaybettik ne yazık ki.

Bu hafta uzun bir aradan sonra beklenen film gösterimleri başladı ve Gazeteci Erol Bilem, salı günü ilk matine Space Jam: Yeni Efsane filmine geldi. Üzerinde krem rengi keten gömlek, 9 nolu salona ağır ağır ilerledi. Uzun süredir gelemeyenler göremedi elbette, bir tek ben vardım. Öğleden sonra ise geçtiğimiz yıllarda ölümlerden dönen Sadi Çilingir ağabeyimiz ve sevgili Yazgülü Aldoğan geldi. Hatta şimdiye kadar sinema, basın ön gösterimlerinde fotoğraf arşivi oluşturabilecek kadar fotoğraf çeken ve birbirlerini tanımayan birçok insanı alt, üst ayırt etmeksizin bir arada, aynı sofrada çeken kişi olarak zenginleştirdim. Pandemin ilk başlarında Kevork Bey’i kaybettik ve bugün, yani dün ise Gazeteci Erol Bilem, ağabeyimizi. Eşi Ufuk Hanım’ın aramızdan ayrılışının tam olarak bir yıl sonrası, aynı tarih. Onlar her filme el ele gelirlerdi. Biz de öncelikle bir büyüğümüz olarak saygıda kusursuzluk etmemeye çalışırdık.

Benim için Beyoğlu Sineması Sevgili Cüneyt Cebenoyan ne ise Kanyon 9 No.lu salonda üzerinde keten krem rengi gömleği ile de o. Dün oğlu Övün’e, “bugünkü Arınma Gecesi: Sonsuza Kadar… filmine cuma günü götürürsün” demiş. Akşam kendini iyi hissetmeyince vazgeçmiş. Haberi ise koltuklarımıza geçip, filmin başlamasına beş dakika kala geldi.
Bugün eşinin yanına öğle saatlerinde uğurlanacak. Işığı bol olsun! Güle güle Erol Ağabey!

O bayramda çok sevdiği eşine kavuştu. Peki, İnsanlık, nereye? İnsanlaşmanın süreci uzun, geri kalmış toplumlarda bu elbette çok sancılı oluyor. Dolayısı en iyiler, hep en çok mükâfatı görmeyenler olacaktır.

Çocuk gözlerin gördüğü enstantaneler, yaşamın en kırılgan yerinden yeniden çıkar ve sana kimsenin tebessüm etmediği kadar, eder. Çünkü hayat kimin neyi, niçin yaptığını en iyi kaydedendir.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar