Sevgili Okurlarım,
Bu yazımda Ümit ve Sevgi yazımın devamı olan bir olayı anlatıp onun yorumunu yapacaktım ki bu hafta içinde Cumhuriyet tarihinde vuku bulan önemli olayların yıl dönümlerini yaşadığımızı düşündüm. 11 Kasım 1942 de Varlık Vergisi kanunu TBMM de oybirliği ile (gayrimüslim vekillerin de evet oyu ile) kabul edildi. 15 Kasım 2003’te Neve Şalom ve Şişli Sinagoglarına bombalı saldırılar yapıldı. Bazı haberlere göre 25 kişi bazılarına göre 28 kişi vefat etti.
Bu arada bu hafta Netflix’te Kulüp adlı Türk yapımı bir dizi tüm Türkiye’de ve birçok ülkede ses getirdi. Dizide ilk defa yahudi karakterler karikatürize edilmeden ve komplocu , tefeci diye adlandırılmadan sokaktaki normal insanlar olarak gösterildi. Dizinin ana karakterlerinden bir yahudi ana (Matilda) ve kızının (Raşel) hayatından bir kesiti görürken 1950’li yıllardaki İstanbul’u görüyoruz.
Beyoğlu’ndaki bir gece kulübünde geçen olayların anlatıldığı dizide o zamanki İstanbul’da yaşayan tüm etnik gruplar başarı ile bizlere aktarılıyor. Herkes kulübün hangisi olduğunu konuşunca Maksimin sahibinin oğlu Sacit Aslan bir röportaj vererek Matilda ve Raşel’in Maksim’de yirmi yıl çalıştıklarını, şoför Selim’in de Maksim’in şoförü olduğunu söyledi. Sacit bey ayrıca dizide kovulan Agop usta gibi bir ustanın (Kosta usta) çalıştığını ve emekli olup yerini yardımcısına bıraktığını anlattı. Kimin hangi dinden ve mezhepten olduğunu hiç sorgulamadıklarını ve bunu sormanın ayıp olduğunu anlattı.
Başlığıma gelince;
Helalleşme ülkemizde ve Müslümanlıkta çok önemlidir. Cenazelerde hoca duaları okuduktan sonra cemaatten helallik talep eder. CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bunu telaffuz edince beni bir sevinç sardı. Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir politikacı herkese elini uzatıyor. Acaba bize de mi uzatıyor diye düşündüm? Trakya olayları, Yirmi sınıf asker, Varlık Vergisi, 6/7 Eylül olayları, 1964’te Rumların gönderilmesi olayları gibi birçok olay için helalleşmek iyi olurdu. Bu zihniyet ülkemizin bekası için çok çok önemlidir. Dileğim odur ki tüm politikacılar bu zihniyette birleşir, artık hesaplaşmadan ziyade birbirlerinin farklılıklarını kabul ederek beraberce çalışmayı şiar ederler.
Televizyonda “2 Yorum” programını izlerken yorumcuların sanki benim düşüncelerimi söylediklerini duydum. Ülkemizdeki tüm etnik, dini ve mezhebi farlılıklarını sayarken ilk turda gayrimüslimleri duymayınca çok üzüldüm ki ikinci turda Murat Sabuncu Varlık vergisi için de özür dilenmeli deyince çok çok sevindim. Ailem bu vergiden sonra yerle bir olmuş ve sıfırdan tekrar toparlanmak için hep beraber yıllarca çalışmıştı.
Kulüp dizisinde de ana karakter Matilda’nın babası ve abisi vergiyi ödeyemeyince Aşkale’de kurulan mecburi çalışma kampına gitmişler ve oradaki çok kötü şartlardan dolayı vefat etmişlerdi. Benim ailemden büyük dayım Aşkale’ye gitmiş ve o koşullara rağmen sağ dönmüştü. Bu arada doğan oğlu bir yaşına gelmişti. Onlar da sıfırdan borçla çalışmış çabalamış ve başarmıştı.
Sevgili Okurlarım Cumhuriyetimiz yakında 100 yaşında olacak . Artık Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm vatandaşlarının her türlü farklılıklarının zenginliğimiz olduğunu kabul ederek ve hepimizin değişik fikirlerimize ülkemizin iyiliğini istediğini düşünerek birlikte çalışmalıyız. Farlılıklarımız daha iyi fikirlere yol açıp ülkemizi en ileri seviyeye götürecektir.
Ben ümitliyim ve dirayetliyim. Herkesi bu sevgi ve saygı içindeki ortak çalışmamıza davet ediyorum.
Sevgi ve Saygılarımla
Azizim Debehar, Kapatılan Alyans okullarının öğretmenleri anne ve babanın çocuğu Henri Nahum, doğduğu ve çocukluğunun geçtiği İzmir’den 1935’te önce Fas-Rabat’a, arkasından Paris’e göçer. Burada tıp alanında profesörlüğünden sonra ileri yaşında merak saldığı tarih öğrenimi gördüğü Sorbonne Üniversitesi’nde 1995 yılında sunduğu “19ncu ve 20nci yüzyılda İzmir Yahudileri” adlı doktora tezi, “İzmir Yahudileri” adıyla kitaplaştırılıp, Estreya Seval Vali tarafından çevrilip 2000 yılında İletişim Yayınlarınca basılmıştır. Yazar, kitabında, çocukluğunun Kadifekalesinde, Müslüman nüfusla iç içe yaşayan Yahudi Cemaatini; 1940’lara gelindiğinde, kısmen Siyonizmin etkisi, kısmen Cumhuriyetin ulus-devlet potasında bütün azınlık ve farklılıkları eritme politikaları ve bunlara paralel anlayıştan kaynaklanan uygulama ve olayların doğurduğu göçleri anlatır. Evet, hepimizin dileği, geçmişimizle yüzleşmeden/helalleşmeden felah bulamayacağız!