Asgari ücret, asgari memur maaşı, asgari emekli maaşı. Bunlar azami şekilde artıyor ama diğerleri basamak basamak asgarî şekilde artıyor.
Bugün itibariyle en düşük memur maaşı 22 bin lira oldu. Tam da seçimden önce vaad edildiği gibi. Seçimden önce bu vaat verilirken resmi dolar kuru 20 lira değildi bugün 26 lira ama olsun. Neticede dolar kuru ile ilgili bir vaat yoktu.
Ancak tıpkı emekli maaşları ve asgari ücret meselesindeki gibi memur maaşlarının artırılış şekli de bütün toplumu asgari de buluşturma yöntemi ile yapıldı.
En düşük emekli maaşı 22000 liraya çıkarıldığı gün yani yüzde 17.7 oranında yapılan zamma 8000 lira da seyyanen zam yapıldığı gün, ÖTV ve MTV zamları da yapıldı. En düşük maaştan emekli alan memurun zaten arabası yoktur ön kabulü ile akaryakıta yapılan ÖTV zammı ve MTV zammının onları en azından direk olarak etkilemeyeceği düşünülebilir. Cumhur ittifakı bu kesimin zaten kendisine oy verdiğini düşünüyor ki aslında bu da çoğunlukla doğru. O zaman içki ve sigaraya yapılan ÖTV zamları da bu kesimi direkt olarak etkilemez.
Arabası olan içki ve sigara kullanma oranı daha yüksek olan nispeten daha eğitimli orta seviye memur da zaten Cumhur'a oy vermiyor, bu durumda onların maaşlarının da aynı oranda yükselmesi gerekmiyor elbette.
Yapılan 8000 liralık seyyanen zam ile memurlar arasındaki hiyerarşik maaş farkı da azalmaya devam ediyor. Tıpkı emekli masalarında olduğu gibi, kök maaşa dahil olmayan desteklerle makas gittikçe kapanıyor.
Evet gelir adaletsizliği açısından bakınca bu hamleler doğru gibi görünüyor ama öyle değil, eşitlenme noktası aşağı bir yerde seçilince durum gelir adaletsizliğini tedavi etmek sonucunu doğurmuyor aksine liyakat, rekabet, eğitim gibi ayırt edici kriterlerin cazibesi ortadan kalkıyor.
Zaten memlekette eğitim almak sadece meslek sahibi olmak ve para kazanabilmek için bir yol haline getirilmiş, öğrenmek yerine meslek edinmek için yapılır bir faaliyet olarak görülmeye başlanmıştı epeydir. Son dönemdeki bu maaş politikası ile bu sebep de ortadan kalkıyor, anlamını kaybediyor. 'Okusam, çalışsam, iyi yetişsem' ne olacak fikri gençlerimize bundan sonra daha çok hâkim olacak görünüyor.
Belki de bu uygulama gerçekten sadece sosyo ekonomik durumla oy verme alışkanlıkları arasındaki ilişkiyi cezalandırmak ve-veya kutsamak için yapılıyordur. Ancak sonuçlarının çok daha geniş olacağı da bir gerçek.
Kısa vadede sonuç olabilir evet ama uzun vadede çok da keskin sosyolojik sonuçları olacaktır bir ülke insanın kendisine yatırım yapmasının olumlu bir sonucunun olmayacağını düşünmesi ülke vasatını çok aşağıya düşürecektir.
Zaten yetişmiş ve yetişme potansiyeli olan insan konusunda göç veren bir ülke olduğumuz gerçeği ile vasıfsız insan konusunda göç alan bir ülke olduğumuz gerçeğini de bu konuyla birlikte değerlendirirsek sosyolojik olarak durumun vehameti daha net olarak ortaya çıkar.
Orta gelir seviyesindeki hayat standartlarının en alt gelir seviyesi tarafından lüks ve israf şeklinde algılanması sonucu da burada ortaya çıkacaktır. Çünkü orta gelir seviyesi kaybettiği standartları konusunda her şikâyet ettiğinde bu durum alt gelir seviyesi için bir öfke sebebi de oluyor.
İlk fırsatta da bugün ücretler seviyesinde de uygulanan bu politikanın uzun zamandır eğitim politikaları şeklinde de uygulandığı konusunu da işlemek lazım sanırım.
Yorum Yazın