Ekonomik krize rağmen AKP neden hala birinci parti ve neden oylarındaki düşme durdu hatta birkaç puan da olsa artış oldu? Bu devam eder mi? Cumhur İttifakı’nın yeniden iktidar olma şansı var mı? Muhalefet neden büyük oy artışları sağlayamıyor? Başörtüsü önerisi CHP’ye oy kaybettirdi mi? AKP, başörtüsü için referandum ile seçimi birleştirip, buradan başarı sağlayabilir mi? CHP ile İYİ Parti arasındaki tartışmalar oylarını nasıl etkiler? “Kazanacak aday” kim?
Seçime aylar kala tartışılan soruları, siyasal iletişim uzmanı İbrahim Uslu’ya sorduk. Görüşlerini Muhalif’e anlattı.
Oy artışı, AKP’ye yetmiyor
Anketlerde farklı sonuçlar çıksa da, son aylarda AKP’nin oylarının yükseldiği görülüyor. Konut projesi mi, maaş artışları mı, muhalefetin başarısızlığı mı?
USLU- Aslında düzenli bir yükselişten bahsedemeyiz. Asgari ücret, maaş zamları, sosyal konut projesi ile Temmuz’da yükselme oldu. Bundan sonra da iki buçuk puan kadar arttı ve seviyede durdu. Düzenli olarak Ağustos, Eylül, Ekim aylarında bir oy yükselmesi gözlemlemiyoruz. Daha önce 2021 Aralık ayında da benzer bir şey yaşanmıştı. Orada asgari ücret, emekli maaş zamlarıyla bir-iki puan yükselme olmuştu ama Şubat ayında, doğalgaz, elektrik zamlarıyla birlikte tekrar nötralize oldu. Bu sefer nötralize olmadı, Temmuz-Ağustos’taki artış devam ediyor. Ama düzenli artıştan sözedemeyiz. Yüzde 50 artı 1’i gerektiren bir durumda, bu artış AK Parti’nin ihtiyacını karşılamıyor. Çok daha fazla oy artışı için benim gördüğüm çeşitli bariyerler var.
Cumhur İttifakı’nın seçim kazanma şansı var mı?
USLU -Yüzde 40’ın biraz altında Cumhur İttifakı. Ama yüzde 50 artı 1 gerekiyor, cumhurbaşkanlığı için. Parlamentoda çoğunluğu almak için de yüzde 40’ın altındaki oy oranları yeterli değil. O yüzden geçen seçimdeki gibi siyasi hedeflerini gerçekleştirmenin çok uzağında şimdi Cumhur İttifakı.
CHP’nin oylarındaki artış
Ekonominin bu kadar kötü olduğu bu dönemde neden CHP, yüzde 30’ları hatta yüzde 40’ları bulamıyor?
USLU- Popülist iktidarlardan oy alabilmek çok kolay bir şey değil. Dünyada da popülist iktidarlar öyle kolay kolay oy kaybetmiyor. Trump seçimi kaybetti ama oy kaybetmedi. Rakibi onu geçtiği için seçimi kaybetti. İtalya gibi bir ülkede, neo faşist olarak nitelendirilen bir parti iktidar olabildi. İsveç’te aşırı sağcılar iktidara geldiler. Macaristan’da Orban kazandı. Brezilya’da Bolsonaro, beklendiği kadar oy kaybetmedi. Dünyada da sosyal demokrat partiler böyle yüzde 40’lara falan çıkamıyorlar. Dünyada yaşanan gelişmeler bizde de yaşanıyor. Bize özel bir durumdan sözedemeyiz. Zaten dünyanın geri kalan ülkelerinde de bu popülist liderleri yenebilmek için güçlü ittifaklar kuruluyor. Bütün dünyada yükselen değer solculuk değil, sağcılık, aşırı sağcılık. Dolayısıyla CHP’nin yaptığı akıntıya karşı kürek çekmek. O yüzden de bizi dünyadan bağımsız düşünmek, sadece bizde bunlar yaşanıyor diye davranmak doğru değil.
Cumhur İttifakı yüzde 40’ın altında
CHP sol parti olarak alamıyorsa eğer, altılı masadaki İYİ Parti ve diğer sağ, muhafazakar partiler neden büyük oy artışları sağlayamıyorlar?
USLU - Aslında oy alamıyorlar demek yanlış. İYİ Parti kurulduktan çok kısa süre sonra yüzde 10’lara ulaştı. Yerel seçimden sonra da yüzde 15 bandına oturdu. Bu artış öyle kolay değildir. İkincisi, siyaset Türkiye’de çok parçalı, çok partili. Zafer Partisi, Yeniden Refah Partisi, Memleket Partisi gibi yeni kurulmuş partilere yönelebiliyorlar. Çok sayıda partinin olduğu sistemlerde, bir partinin büyümesi o kadar kolay olmuyor. O yüzden ittifaklar bazında değerlenmek lazım. Cumhur İttifakı, 2018 genel seçimlerinde 53.7 aldı. Bu rakam yerel seçimlerde yüzde 52 civarındaydı. Uzun süredir de Cumhur İttifakı’nın oyları yüzde 40’ın altında. Muhalefet bloğunun ise yüzde 60’lar civarında olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla muhalefet havuzu büyüyor fakat çok sayıda parti olduğu için bunlardan biri, bütün oyları kendinde toplayamıyor. Oylar çok parti arasında dağılıyor.
Başörtüsü önerisinin sonuçları
Kılıçdaroğlu’nun, başörtü konusundaki önerisinin CHP’ye yönelik engelleri aşmada etkisi olur mu? Parti tabanından da çok eleştiri geldi. Bu nedenle CHP oy kaybeder mi?
USLU- CHP lideri helalleşme konusunu gündeme getirmesinden sonra özellikle muhafazakarlar ve Kürtlerden çok olumlu geri dönüşler oldu. Yapılan araştırmalarda da, helalleşme söylemine en fazla destek verenlerin, kendilerini muhafazakar olarak tanımlayanlar ve Kürtlerin olduğu görülüyor. Başörtüsü ile ilgili meselenin olmadığını söyleyemeyiz. AK Parti iktidardan giderse kazanımlarını kaybedecekleri konusunda görüşler çokça yayılıyor. Muhafazalara araştırmalarda sorduğumuzda, üçte ikisi kazanımlarını kaybedeceğinden endişe ediyor. Nasıl AK Parti’nin ilk dönemlerinde sekülerlerin yaşamlarına müdahale kaygısı var idiyse ve hala yapılan araştırmalarda sekülerler kendi yaşam tarzlarına müdahaleler olduğunu, bugüne kadar yaşam tarzları nedeniyle baskıya maruz kaldıklarını söylüyorsa, benzer bir kaygı muhafazakarlarda da var. Toplum kesimleri birbirine güvenmiyor çünkü her birinin diğeriyle ilgili kötü hatıraları var. O yüzden bu önerinin, CHP’ye oy kaybettireceğini zannetmiyorum. Ekim ayı araştırmasında, CHP’ye bir oy kaybı gözlemlemedik. Bunun süreç içinde oy kaybettirecek bir etki yaratmasını beklemiyorum.
Oy getirdi mi?
USLU- Hayır, oy getirmedi. Geçen ay ile bu ay arasında CHP’nin oylarında bir fark yok. Ama bunun oya dönüşmesi için biraz zamana ihtiyaç var. Seçmen muhafazakar adaylara yerel seçimlerde oy verdi. Ama konjontürel bir şeydi. Belediye başkanı değişikliğiydi. Ama şimdi ülke yönetimi seçilecek ve hala bizim gözlemlediğimiz muhafazakar kesimlerde kaygı var. Tek bir muhafazarla sohbet etmemiş insanlar, “Ne gerek var buna?” diyorlar. “Endişeli muhafazakarlar” diye bir şey oluşmuşken, “Nereden çıktı?” bu demek bana biraz garip geliyor. Böyle bir realite var. Sayın Kılıçdaroğlu, Anadolu gezilerinde bu gibi kaygılı insanlarla çok karşılaştı. O nedenle konuya müdahale etme ihtiyacı duydu. Yöntemi, teklifin içeriği, zamanlaması tartışılabilir ama öyle bir realite yok demek yanlış.
Başörtüsü için referandum
Macaristan’da Orban’ın, mülteci konusundaki referandum ile seçimi birleştirmesi gibi, Türkiye’de de, başörtüsü referandumu ile seçimin birleştirilme ihtimali var mı sizce? İktidar, anayasa değişikliği oylamalarının gizli olması nedeniyle, muhalefet partilerinden oy desteği sağlayarak referandumu getirebilir mi?
USLU - İktidarın tek başına bir anayasa değişikliğini referanduma götürme imkanı yok. Anayasa değişiklikleri için her maddenin ayrı ayrı oylanması, maddelerin iki defa oylanması ve tamamının da ayrıca oylanması nedeniyle, muhalefet partilerinin referanduma götürecek bir sonuç çıkmaması için gerekli tedbirleri alacaklarını düşünüyorum. İlk oylamada 360 bulunsa bile, sonraki oylamalar için muhalefet partileri tedbir alırlar. Ben referandum ihtimalini görmüyorum.
Araştırmalarda muhalefet partilerinin oyları ne kadar görünüyor?
USLU- CHP’yi neredeyse bir yıldır 26-28 aralığında buluyoruz. İYİ Parti’yi yüzde 15 olarak buluyoruz. Onun dışındaki partilerin oy oranları düşük olduğu için, toplamda yedi puan olarak görüyoruz.
Zafer Partisi’nin oyları araştırmalarda yüzde 2-3 olarak görülse de, sürpriz yaparak, yüzde onları bulacağı iddiaları mümkün mü?
USLU- Böyle bir ihtimal görmüyoruz. Bir-iki aralığında görüyoruz Zafer Partisi’ni.
CHP- İYİ Parti çekişmesi
Son dönemde CHP ile İYİ Parti arasında bir çekişme görüntüsü var. Bunun özellikle İYİ Parti lideri tarafından, medyadaki CHP yanlıları nedeniyle, CHP’ye yönelik eleştiriler olarak dile getirilmesi nedeniyle yaşanan tartışmalar var. Bunlar, altılı masaya güven ve oy kaybettirir mi?
USLU- Partiler arasında fikir ayrılıkları var. Başından itibaren farklı fikirleri olduğunu söylediler. Altılı masayı bir araya getiren şey, liderlerin birbirleriyle çok iyi anlaşmaları, çok fikir birlikleri olması değil. Bir mecburiyetten dolayı bir araya geldiler, seçim matematiğinin gereği olarak. Cumhurbaşkanı seçebilmek için yüzde 50 artı 1 oyun gerekliliği ve parlamentoda çoğunluğa ulaşabilmek için bir araya geldiler. Bunları hiçbir partinin tek başına gerçekleştiremeyeceğini biliyorlar. O yüzden bir zorunluluktan bir araya geldiler ve tartıştıkları konuları da şeffaf bir şekilde söylediler. Parlamenter sisteme geçme konusunda fikir birliği sağladılar. Ama onun dışında birçok konuda fikir ayrılıklarını gidermek için komisyonlar kurdular. Yanlış anlaşılma, her türlü fikir ayrılığında, masanın dağılacağı kehanetinde bulunulmasından kaynaklanıyor.
Cumhur İttifakı içinde de birçok fikir ayrılıkları yaşandı, liderler seviyesinde de fikir ayrılıkları oldu ama bu onların dağılmasına neden olmadı. Aynı şey, Millet İttifakı için de geçerli. Fikir ayrılıkları var ama büyük bir zorunluluk da var. Altı partiyi bir araya getiren mecburiyetin büyüklüğü o kadar büyük ki, bu fikir ayrılıkları bunun yanında etkisiz kalıyor. Altı partinin ayrılma olasılığını hiç öngörmedim. Zaten liderler de masadan kalkmayacaklarını söylüyorlar. Bu tartışmaların altılı masaya güven sarsıcı bir etkisi olduğunu gözlemlemedim.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığı
İYİ Parti’nin, “kazanacak aday olmalı” açıklamaları, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını istemediği şeklinde yorumlandı. Kılıçdaroğlu’nun şansını diğer adaylarla karşılaştırdığınızda nasıl bir sonuç elde ediyorsunuz?
USLU- Bence, “kazanacak aday” sözleri yanlış yorumlanıyor. Bu yorumu yapanların kafasında, “Kılıçdaroğlu, kazanamıyor, diğer adaylar kazanıyor” şeklinde bir kanaat var. Oysa bizim çalışmalarımızda, Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Akşener, Sayın Yavaş ve Sayın İmamoğlu da dahil dört adayın da Sayın Erdoğan’a karşı kazanacağını görüyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu ile kazanılmıyor da, başka bir adayla kazanılıyor diye bir şey yok. Altılı masa ortak aday olarak kimi gösterirse, dördü de Sayın Erdoğan’a karşı kazanma şansına sahip. Dolayısıyla “kazanacak aday” dediğimizde, Kılıçdaroğlu da o tarife giriyor.
“Kılıçdaroğlu, Erdoğan karşısında, en fazla oy alan değil, o nedenle seçim riske atılmamalı ve belediye başkanları aday olmalı” görüşü doğru mu?
USLU- Sayın Kılıçdaroğlu ile Sayın Akşener için, muhalefet içindeki kararsızların oyları artıyor. Oy vermeyeceklerini söylemiyorlar. Benim gördüğüm, muhalefet seçmeni partilerinin tutumunu bekliyor. Bu seçmenlerin ortak özelliği, Erdoğan’a oy vermeyecek kitleler olması. Bu konuda karar verecek olan altılı masa. Önseçim falan yapılmayacak, aday adayları birbiriyle yarışmayacak. Ama benim gördüğüm bütün yorumcular, cumhurbaşkanı adayını kendisi belirlemek istiyor. Bu tutumun siyasi bir karşılığı yok.
Hala aday açıklanmaması, oy kaybına neden olur mu?
USLU - Gecikme diye bir şey sözkonusu değil. Bu, seçmenin sorunu değil. Bu, elitlerin sorunu. Daha önce de iki kez cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı, ikisinde de seçim takvimi açıklandıktan sonra aday belirlendi. Seçime kırk günden daha kısa sürede açıklandı. Neden şimdi böyle bir talep var. Muhalefet seçmenin çoğunluğu, “geç açıklansın” diyor. Seçmenin böyle bir talebi yok. Yerel seçimlere bir buçuk yıl var, kimse belediye başkan adaylarının kim olacağını merak ediyor mu?
Yorum Yazın