“Kadınlar Günü” gelse de bu konuyu yazsam dediğim bir hikâyem var sizler için bugün. Hikâye “Kayıp Bilim Kadınlarından” birine ait. İklim krizine neden olan “sera gazı etkisi” varlığının keşif edilmesine büyük katkısı olan, ancak daha sonra bu konuda yapılan çalışmalarda adı sanı geçmeyen bir kadının hikâyesi bu. Yaklaşık 12-13 yıl önce amatör bir tarihçi tarafından adı tozlu raflardan indirilen Eunica Newton Foote’un hikâyesi.
Eunica ile ilgili filmi yaklaşık 3 yıl önce izlemiştim. Hatta İngilizce hazırlanan bu filme alt yazı yazarak YouTube (1*) sitemde de yayınladım. Filmden sonra, hakkında yazılan yurt dışı yayınlarını da aradım buldum ve yine birkaç ay önce, onun varlığını keşfeden tarihçi Ray Sorenson ile yapılan röportajın podcast yayınını dinledim (2*). Tüm bu bilgileri 8 Mart Dünya Kadınlar gününe birkaç gün kala derlemek istedim. Ve görünen o ki yine bir “kadının adı yok hikâyesi” ve yine anlıyoruz ki bu “kadının adı yok hikâyesi” ne ülke, ne zaman tanıyor.
Eunica, 1819 da Connecticut’ta doğar. 3 yaşına geldiğinde yaşadıkları yerin yeterince gelişmediği gerekçesi ile anne baba, 10 erkek ve bir kız kardeşten oluşan aile New York’a taşınırlar. Ailesi onun eğitimine yatırım yapar. Ülkede üniversite mezunları erkeklerle kıyaslanabilir bir eğitim veren kız öğrenciler için kurulan Troy Kadın Ruhban Okuluna gönderilir. Bu okul o dönemde ülkenin önde gelen bilim enstitüsü olan Rensselaer Polytechnic’in hemen yanındadır. Bu neden önemli? Çünkü Troy öğrencileri bazen oraya gidip ders alabiliyorlardı. Ve bizim Eunica ‘da bu fırsattan yararlananlar arasında olacaktı. Ancak ne kadar Troy’dan mezun olursan ol, ne kadar bilim enstitüsünden ek ders alırsan al yine de yemek pişirmenin, iğne ve temizlik işleri yapmanın, güzel kokmanın beklendiği bir dünyaya mezun olurken bulur kendini Eunica, tıpkı diğer kız öğrenciler gibi. Kadının alanı hala büyük ölçüde evidir o yıllarda.
Eunica mezuniyet sonrası evlenir, 1841 yılında. Babasının bozulan işlerini düzeltebilmek amacıyla hayatına giren, bir zamanlar bölge savcılığı da yapmış olan, avukat Elisha Foote ile. Elisha aynı zamanda iyi bir matematikçi ve feminist bir adamdır. İyi bir eğitim alan Eunica iyi de bir evlilik yapar böylece.
Ama Eunica’nın soruları vardır dünya ile ilgili. Yıllar geçtikçe değişen bir dünya ortaya çıkıyordu. Canlılar ve hava sıcaklığı sürekli değişiyordu. “Gezegen nasıl çalışıyor?” “Dinozorlar varken ne değişti, nasıl, neden yok oldular?” Eunica bu soruların cevapları için basit bir ev deneyi düzenledi, evinin bahçesinde kurduğu laboratuvarda. Kızı ve kocası en büyük destekcisi oldu. 1856 yılında onun ilgilendiği şey, “sera gazı” teriminin ortaya çıkmasından onlarca yıl önce “sera gazlarının ısıyı hapsetme özellikleriydi.”
Keşif ettikleri arasında;
- Güneş ışığına maruz kaldığında nemli hava kuru havadan daha sıcaktı.
- Oksijen hidrojenden biraz daha fazla ısındı, ancak en büyük fark normal hava ile karbondioksit arasındaydı.
- Atmosferdeki daha fazla karbondioksit daha sıcak bir gezegene neden olacaktı.
“Ya başka bir zamanda dünyanın atmosferinde daha fazla karbondioksit varsa-y-dı?”
Onun yazdığı sözler şu anlama geliyordu; Karbondioksit tüm dünyanın sıcaklığını değiştirebilir. Sonuç olarak daha fazla karbondioksit daha sıcak bir iklim anlamına geliyordu.
1850’lerde bu bilgi açıkça ortadaydı ve bir kadın bunu dönemin bilim adamlarına açıkça anlatıyordu. Daha doğrusu anlatmak istiyordu. Eunica bulgularını tüm bilim dünyasına duyurmak istiyordu elbette. En iyi yol bulduğu sonuçları Amerika Bilimi Geliştirme Derneği’ ne (AAAS) sunmaktı. Ancak bilim o yıllarda hala bir erkek kulübüydü. AAAS da bir istisna değildi. Kadınların derneğin konferanslarına izleyici olarak katılmasına izin verilirdi, ancak daha önce hiçbir kadın sunum yapmamıştı.
İşte burada Eunica’nın kocası Elisha harekete geçer. Yıllar önce Joseph Henry adında bir profesörle çalışmıştı. Henry ülkenin önde gelen bilimsel kuruluş Smithsonian Enstiütüsü sekreteriydi. İlk görüşme Foote’ların evinde olmuş ve olumsuz geçmişti ancak Eunica makalesini sonunda profesöre okutabilmişti. Bulguların çok değerli olduğunu anlayan Prof. Henry makalenin AAAS Konferansında yer alabileceğini bilim kadınına bildirdiğinde bir sorun vardır. Sunumu kendisi yapacaktır.
Prof.Henry “Bilimin ülkesi ve cinsiyeti yoktur” başladığı sözlerine “Kadının alanı sadece güzeli, faydalıyı değil, doğruyu da kapsar” diyerek devam eder ve sunumu yapar. Eunica’nın makalesi resmi konferans tutanaklarında yer almaz. Ancak birkaç ay sonra resmi olarak yayınlanır ve araştırma biraz ses getirir. Kimse iklim biliminin annesinden söz etmez ama birkaç yıl sonra benzer bir çalışma ile John Tyndall adlı İrlandalı bir adam İKLİM BİLİMİNİN BABASI unvanını alır. Londra'daki Büyük Britanya Kraliyet Enstitüsü'nde fizik ve doğa felsefesi profesörü olarak çalışan Tyndall ‘da aynı soruları sorarak araştırma yapmaya başlar. John kendine ait bir deney hazırlar, temel malzemeler Eunice’ninki ile çok benzemektedir.. Ayrıca laboratuvar ortamındadır ve asistanları da vardır. John Eunica’nın deneyini bir sonraki aşamaya taşımayı başarır.
Eve, Eunica gazların güneşte aşırı ısındığını söyleyebildiyse, John bunun nedenini ortaya çıkardı. Eunica evindeki çok basit laboratuvarda bu gazların ısıyı hapsettiğini anladı, bunun gezegen için olası sonuçlarını çıkardı. Yani sera gazı etkisini John’dan önce gösterdi. Bugün Tyndall sera gazı etkisini keşfeden adam olarak biliniyor. İnsanlar bu adamın adını pek çok şeye verdi. İrlanda’da Tyndall Ulusal Enstitüsü, Birleşik Krallık’ta Tyndall İklim Değişikliği Araştırma Merkezi, Kaliforniya’da ve Tazmanya’da Tyndall Dağı, Colorado ve Şili’de Tyndall Buzulları. Hatta Ay’da onun adını taşıyan bir krater bile var.
Eunica yoluna devam eder. Bir yıl sonra havanın nasıl statik elektrik ürettiğine dair bir makale hazırlar. Pek çok buluşa imza atar. Örneğin Soba Termostatı, örneğin botların ve ayakkabıların gıcırdamısını önleyen ayakkabı parçası gibi.
Elisha eşinin bu kadar görünmez olmasını kabul etmemiş olacak ki tüm ihlalcileri dava açar ve yüksek mahkemeye kadar götürür. Davalılar, Soba termostatı icadı çalmaktan elde ettikleri karın tamamını Foote’lara vermek zorunda kalırlar. Bugünün rakamı ile 2 milyon dolar üzerinde. 1888’de 69 yaşında ölen Eunica bir asırdan fazla bir süre boyunca nerdeyse unutuldu. 1870’lerde kaleme aldığı bir mektupta Eunica, elbise satın almaktan, torunuyla vakit geçirmekten, ev işlerinden söz ediyordu.
Diğer yandan Tyndall’ın ölümü ise karısının elinden oldu. Karısı ona aşırı dozda ilaç vererek öldürdü. Bilim adamının ölümü kayıtlara kaza diye geçti.
Sera gazının keşfi bir kişiye ait olamaz elbette. Bu bir kümülatif çalışmadır. “Sera gazı etkisini kim keşfetti?” cevabı zor olabilir ama katkı verenler listelenebilir. John bunu yaptı makalesinin önsözünde. 1824 de Joseph Fourier, 1834 Claude Pouillet bu keşfe katkı sağlayan bilim adamları idi. Ama listede Eunica Newton Foote yoktu. Peki neden yoktu? Cevap vermek çok kolay değil. Günün şartlarını düşünürsek, kırsaldaydı, iletişim zordu, haberi olmadı, bağlantısı yoktu, KADINDI. Sizce Hangisi?
(1*) Eunica Newton Foot-Altyazılı (Youtube-Yasemin Mıstıkoğlu)
(2*)The Woman Who Demonstrated the Greenhouse Effect (Spotify-Podcast)
Yorum Yazın