İnsanlığın Yıldızının Yükseldiği Anlar
-Ya Da Yıldızların Parladığı Anlar-
Evet, ``Tutunamayanlar``dan birisinden daha bahsedeceğim, Avusturya`lı yazar Stefan ZVVEİG`dan
28 kasım 1881 yılında Viyana`da doğan bu Yahudi kökenli yazar ve gazeteci tam bir `tutunamayan`... 61 yıllık göreceli kısa yaşamında onlarca kitap yazan ZVVEIG Persepolis - Rio de Jenerio`da 23 şubat 1942 tarihinde ikinci eşiyle birlikte intihar etti.
Birkaç dil bilen ZVVEIG üniversitede felsefe okumuş çok derinlikli bir gazeteci, mütercim, pasifist, şair ve yazar. Bu kadar yoğun yaşamış ve bu kadar çok eser vermiş çok az yazar var.
Yazdığı Novelle, hikaye, şiir ve romanlarını okumak başlıbaşına bir zevk. Her okuduğumda bambaşka bir zevk alıyorum...
Bana göre başyapıtı ``İnsanlığın Yıldızının Yükseldiği Anlar``. (Sternstunden der Menschheit) Özellikle de Ahmet ARDAD`ın tercümesini yaptığı baskısını okumanızı tavsiye ederim.
+++
`Yıldızların Yükseldiği Anlar` insanlığın yaşamında yok sadece. İşte Türkiye.
Ve `Tutunamayanlar`dan olanlar sadece insanlar da değil, ülkeler de olabiliyor... Gene, işte Türkiye.
+++
Gelin göz atalım Türkiye`nin `yıldızının parladığı anlar`a... Ve gene gelin bakalım, Türkiye`nin nasıl ``Tutunamayanlar``dan birisi olduğuna... Oluşuna... `Tutunamayan` haline getirilişine...
+++
Yıl 1961. Türkiye´de mühendisler, teknikerler ve işçiler harikalar yaratarak DEVRİM marka arabayı üretiyorlar. Eskişehir`de zamanın Cumhurbaşkanı Cemal GÜRSEL`in huzurunda sürüş denemesi yapılıyor ve araba çalıştırılmasına rağmen, birkaç metre gittikten sonra ıstop ediyor. Cumhurbaşkanı araba üretme projesinin başarısız olduğunu söylüyor ve üretime son veriliyor... O tarihte Güney Kore`de henüz araba üretimi yoktur.
Sonradan ortaya çıkıyor ki, sürüş denemesi yapılan DEVRİM arabasına `benzin koymak` unutulmuş... Daha doğrusun çok az benzin konmuş. Nasıl oluyorsa?..
Günümüzde Türkiye`nin hala bir yerli araba markası yok, araba üretimi montaj düzeyinde. Günay Kore`nin ise dev araba markaları var: Hundai, Kia vd.
+++
Yıl 1994. Dünya`da Handy, cep telefonu üreten ülkeler Finlandiya, ABD, Almanya vd. Türkiye de 1990lı yılların ortasında bir cep telefonu üretiyor ve bunu zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL bu ürünü basına tanıtıyor. Üretim yapılıyor ve piyasaya sürülüyor... NOKIA Türkiye`de üretilen bu cep telefonunun tamamını bir şekilde satın alıp depoluyor, piyasada bulunmaz hale getiriyor. Yani, Türkiye`de üretilen bu cep telefonunu göz göre göre yok ediyor. Zamanla üretim duruyor, durduruluyor...
+++
Neymiş efendim? İnsanların da ülkelerin de yıldızları dönem dönem parlıyor. Bu durum iyi değerlendirilse ülke kalkınıyor. Ya da birileri o ülkenin parlayan o yıldızını karartıyor... Tıpkı DEVRİM arabası gibi, tıpki Tüprkiye`de ASELSAN tarafından üretilmiş olan yüzdeyüz yerli 1919 marka cep telefonu gibi... O yıllarda sadece Nokia, Erikson ve Motorola vb. marka telefonlar var piyasada. Türkiye cep telefonu üreten dokuzuncu ülkedir. O tarihlerde ne SAMSUNG var piyasada ve ne de İphone.
Türkiye bu telefonu ürettiği zaman Günay Kore`nin cep telefonu üretimi yok henüz. Günümüzde ise, Dünya devi bir cep telefonu var Güney Kore`nin. Yani SAMSUNG.
+++
Gelin açık açık söyleyelim. Bir ülkenin kalkınabilmesi, marka yaratabilmesi için ülkesini düşünen, ülkesine sahip çıkan devlet adamlarına, politikacılara ve de çalışkan ve disiplinli yurttaşlara ihtiyaç var. Aksi halde o ülkenin yıldızı parlamaz, parlayamaz. Parlasa bile birileri karartır o yıldızı... Peki, bu yıldız karartanların, söndürenlerin içerdeki işbirlikçileri kimlerdi acaba?
Ve günümüzdeki işbirlikçiler kimler dersiniz?
+++
Aslında, cep telefonlarının geçirdiği teknik değişimi, evrimi ve dolayısıyla da insanoğlunun geçirdiği toplumsal evrimi de ele alacaktım. Ama, yazı uzayacak. Günümüzde uzun yazıların pek rağbet görmediğini çoğumuz biliyoruz. Görsellik ağır basıyor. Bu yüzdendir ki, makalelerime fotoğraflarla çeşni katmaya çalışıyorum.
+++
Gelin biz başa dönelim ve makaleyi büyük ´tutunamayan` Stefan ZVVEİG`ın bazı sözleriyle bitirelim.
``Birisi barışı başlatmalı tıpkı savaşı başlattığı gibi.``
``Beklemek...… Bir saniyede bir insan ölebilir, bir yazgı belli olabilir, bir dünya yıkılabilirdi…``
``Yeryüzünde beni sorgulanmayan, bana işkence yapmayan insan var mıydı gerçekten?``
+++
Büyük yazar, büyük `tutunamayan` Stefan ZVVEIG`ın anısına, emeğine ve mücadelesine saygıyla.
Siz Handy`nizi okuma ve yazma işlerinde de kullanmaya bakın derim...…
Eline saglik hocam güzel bir yazı olmuş.
Elinize sağlık, ilginç ve bilgilendirici bir yazı. Maalesef hatalarından ders alamayan Toplumlar ısrarla benzer nitelikte demagoji üreten 'idareciler' seçmekteler. Ve yine maalesef 'Lider' olabilecek yeteneklerini de ya pasifize ederler ya da seçmezler. Malum aynı şeyi sürekli deneyerek farklı sonuç alamazsınız. Saygilar