Geçen hafta İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kültür AŞ tarafından düzenlen “Tarih Sohbetleri” dizisinde moderatörlük yapmam için davet aldım.
Çekim yapılacaktı ve sohbetler İBB’nin sosyal medya hesaplarından yayınlanacaktı. Konu Ramazan gelenekleriydi. Seve seve kabul ettim.
Sohbetler, Karaköy iskelesinde bulunan İstanbul Kitapçısı’nda gerçekleşti. Bilmeyenler için belirteyim, İstanbul Kitapçıları Kadıköy, Zeyrek, Karaköy gibi İstanbul’un çeşitli noktalarında faaliyet gösteriyor. İBB Kültür AŞ tarafından işletiliyor.
Karaköy İskelesindeki İstanbul Kitapçısı görülmeye değer bir mekân. Konumu bakımından çok etkileyici. Tam iskelenin üzerindesiniz. Yani denizin ortasında gibisiniz. Kocaman da bir terası var. Yaz ayları için de pek keyifli.
Vapurlar yanaşıyor boşalıyor, doluyor kalkıyor. Varışlarını, uzaklaşmalarını izliyorsunuz. Vapur yanaşınca hafiften bir iskeleye dokunuyor, siz de iskeleyle birlikte sallanıveriyorsunuz.
İstanbul Kitapçısı çok iyi bir kitapçı da aynı zamanda. İBB Kültür Aş’nin yayınları da burada satılıyor ki gerçekten çok değerli kitaplar yayılıyorlar. Özellikle İstanbul şehriyle ilgili çok zengin bir koleksiyon oluşturulmuş durumda.
Kafe ile kitapçı iç içe. Belli ki oradan bir kitap alıp okuyup yerine bırakabilirsiniz de.
Ve sürpriz!
Vardığımda çekim ekibi hazırlıklarını tamamlamıştı. Sakin sakin bekliyorlardı. Sürpriz! Genellikle tam tersi olur. Çekim ekibi bir türlü hazır olmaz. Bir şeyler bozuktur. Mikrofonun pili bitmiştir.. bir telaştır gider.. Hiçbir şey olmamışsa bile mutlaka bir şey olmuştur!
Bu gerginlik her tarafa ve size de yansır. İşler her an ters gidebilir. Bunu bilirsiniz.
Uzun yıllar televizyon sektöründe yöneticilik yapmış (tabiat olarak mükemmeliyetçi-bazılarına göre huysuz) biri olarak emin ellerde olduğuma pek sevindim doğrusu.
Belli ki çok profesyonel bir ekip, her hallerinden belli. Ekipman da öyle. Her şey dört dörtlük.
Gelelim sohbetlere.
İki tarihçi, iki de sanat tarihçi konuğum vardı.
Prof. İlber Ortaylı, Hayri Fehmi Yılmaz, Sinan Meydan ve Süleyman Faruk Göncüoğlu.
İstanbul özelinde, Osmanlı döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında Ramazan’ın kültür mirasımızdaki yeri nedir, nasıl kutlanırdı. Şehir bu aya nasıl hazırlanırdı. Ne yenir ne içilirdi, nasıl eğlenilirdi. Hangi gelenekler sürüyor, hangileri yok oldu. Konuklarımla bunları konuştuk.
Yarım saatlik sohbetler birbirinden keyifli ve bilgilendirici oldu.
Prof. İlber Ortaylı Osmanlı sarayında ve halk arasında ramazan kutlamaları nasıl gerçekleşirdi. Şehirde kurulan pazarlara mallar nerelerden gelirdi ne yenir ne içilir ve ramazan eğlencelerinden söz etti. Kaybolan Ramazan geleneklerinden hangilerini özlediğinden söyledi.
Sanat tarihçisi Hayri Fehmi Yılmaz Kandil ve bayramlara hazırlık ve hazırlık sürecinin kent dokusunda, mimarisine etkisi ve mahya geleneğinin tarihini, hangi padişah döneminde başladığını, önceleri süsleme amaçlı başlayan mahyaların daha sonra nasıl kullanıldığını ve İstanbul için önemini anlattı.
Tarihçi Sinan Meydan, Osmanlı sonrası genç Cumhuriyet’te laikliğin benimsenmesiyle dini yaşama biçimini anlattı. Cumhuriyete geçiş döneminde Ramazan gelenekleri ve pratikleri değişiklik gösteriyor muydu? Atatürk’ün din ve inanç özgürlüğü konusunda düşünceleri nelerdi. Müslüman halkın dini rahatça yaşayamadığı, baskı gördüğü gibi tek partili döneme yönelik suçlamalarla ilgili soruları cevapladı.
Sanat tarihçi Süleyman Faruk Göncüoğlu Ramazan’ın dini boyutu ile birlikte sosyal boyutunun da öneminin üzerinde durdu. Ramazan hazırlıklarını, mevsimlere göre nasıl değişiklik gösterdiğini, İstanbul’da Ramazan kış ve yaz aylarında nasıl kutlandığını anlattı. Yardımlaşmanın önemini, mahallelerdeki konakların imkânı olmayanlara nasıl kapılarını açtıklarını, diş kirası gibi geleneklerden söz etti.
Sohbetleri izlemek isterseniz, İlber Ortaylı’nınki geçtiğimiz perşembe günü yayına girdi. Diğerleri de haftada bir olarak İBB’nin ve Kültür AŞ’nin sosyal medya hesaplarından yayınlanacak.
Yorum Yazın