Orhan Veli Kanık’ın, “İstanbul’u Dinliyorum Gözlerim Kapalı”, şiirine benzetmeyle…
İstanbul’u duymuyorum, kulaklarım tıkalı;
Önce ağırdan arabesk zangırdıyor;
Hoppa hoppa kopuyor
Kekolar, Kartal’larda;
Uzaklarda, çok uzaklarda
Otoların hiç susmayan klaksonları;
İstanbul’u duymuyorum, kulaklarım tıkalı!
İstanbul’u duymuyorum, kulaklarım tıkalı;
Uçaklar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, model model.
Sarhoşlar yalpalıyor barlarda;
Bir ayyaşın biraya değiyor dudakları;
İstanbul’u duymuyorum, kulaklarım tıkalı!
İstanbul’u duymuyorum, kulaklarım tıkalı;
Turist dolu Kapalıçarşı;
El yakıyor Mahmutpaşa;
Dilenci dolu avlular…
Küfür sesleri geliyor sokaklardan,
Burnu sızlatıyor ekşi ter kokuları;
İstanbul’u duymuyorum, kulaklarım tıkalı!
İstanbul’u duymuyorum, kulaklarım tıkalı;
Dört yanında torbacıların tiratları,
Bir geminin çarptığı yıkık yalı;
Lağım kokan rüzgârların boğultusu içinde.
İstanbul’u duymuyorum, kulaklarım tıkalı!
İstanbul’u duymuyorum, kulaklarım tıkalı;
Bir kaçak geçiyor kaldırımdan;
Mülteciymiş, konuşuyor, anlamıyorum.
Bir şey düşüyor ağzından yere
Balgam olmalı;
İstanbul’u duymuyorum, kulaklarım tıkalı!
İstanbul’u duymuyorum, kulaklarım tıkalı;
Örümcek ağ kuruyor ceplerinde;
Pabuç pahalı mı değil mi, biliyorum;
Kredi limitin dolu mu değil mi, biliyorum;
Her gün bir zam doğuyor ürünlerin arkasından
Kaderine razı oluşundan anlıyorum;
İstanbul’u duymuyorum!
Eline yüreğine sağlık selamlar sevgiler