Mustafa Tiğrek

Mustafa Tiğrek


İstanbul’un fethi, Ayasofya, seçimler…

İstanbul’un fethi, Ayasofya, seçimler…

İstanbul’un fethinin 570’inci yılı. Fetih kutlanmalarının 113’ıncı yılı. Fetih ilk defa 1910 yılında yani “Fetih’in 457’inci sene-i devriyesinde, talebelerin, millî kurumların ve esnaf cemiyetlerinin tertibatlı yürüyüşleri ile” kutlanmıştır.

Fetih heyecanını yaşayabileceğimiz 457 tane daha yıl dönümü; kutlanmayıp, ziyan edilmiştir.

***

İstanbul kuşatmalarında; bir tarafta Bizans, diğer tarafta Osmanlı vardır.

2023 seçimlerinde; bir tarafta Cumhur ittifakı, diğer tarafta Millet ittifakı vardır.

İstanbul kuşatmaları ile 2023 seçimlerini karşılaştıracak olursak kafamızdaki algılar nedeniyle; Osmanlıyı Cumhur ittifakı, Bizans’ı ise Millet ittifakı olarak konumlandırırız. Çünkü ecdadın mirasçısı Cumhur ittifakıdır. Bu vatan onlara miras kalmıştır. Vatanı sevenler onlardır.

Halbuki analoji, bunun böyle olmadığını söylüyor.

Bizans, Konstantinopolis’in sahibidir. Osmanlı; onu almak ister, ama Bizans vermek istemez.

Cumhur ittifakı, iktidarın sahibidir. Millet ittifakı; onu almak ister, ama Cumhur ittifakı vermek istemez.

Bu durumda Cumhur ittifakı Konstantinopolis’in sahibi Bizans’a, Millet ittifakı da şehri almak isteyen Osmanlıya karşılık gelir.

***

Sürekli olarak Kılıçdaroğlu'nun seçim kaybettiğinden söz edilir. Doğrudur. Millet ittifakı veya CHP, Cumhur ittifakı veya AKP karşısında çok seçim kaybetmiştir.

Ama İstanbul’u fethetmek isteyenlerin karnesi de başarılı değildir. 

İstanbul, 324 yılında I. Konstantin tarafından ele geçirilip Konstantinopolis ismiyle Bizans imparatorluğunun başkenti yapıldıktan sonra yirmi iki kez kuşatılmıştır. Şehir, 1453’deki son kuşatmaya kadar Bizans hakimiyetinde kalmıştır.

1453’den önce; üçü I. Beyazıt , biri Musa çelebi, biri II. Murat tarafından olmak üzere Osmanlının başarısız beş kuşatması vardır. II. Mehmed’in kuşatması, altıncıdır. 

Kuşatma esnasında XI. Konstantinos, surların üzerine çıkıp “Osmanoğulları’nın kazandığı bir tek kuşatma yok. Osmanlı, tarihten istifa etmeyecek mi?” diye II. Mehmed’de seslenmemiştir her halde. 

Ama önüne gelen Kılıçdaroğlu’na seslenirler: “Kazandığın bir tek seçim yok, istifa etmeyecek misin?” 

Halbuki kazanamamak, bir dahakini denemeye mâni olsaydı; II. Mehmed altıncı kere denemez, Konstantinopolis’i alamaz, Fatih olamazdı.

Yani Kılıçdaroğlu’nun bilmem kaç kere kaybetmesi, tekrar denemesine ve kazanmasına mâni değil.

Peki kazanır mı? Bilemeyiz. II. Mehmed de denemeseydi, onun da kazanıp kazanmayacağını bilemezdik.

***

2023 seçimlerini Cumhur ittifakı kazanmıştır. Yani iktidarı elinde tutan taraf, iktidarı vermemiştir. Bu seçimler 1453’e değil, 1422’deki II.Murat’ın kuşatmasına benzer. Bizans, şehri vermemiş, kazanmıştır. Osmanlı; şehri alamamış, kaybetmiştir. Kazanması bir sonraki kuşatmaya, 1453’e kalmıştır.

Belki de Millet ittifakının veya muhalefetin 1453’ü, yani kazanacağı seçim, bir sonraki seçimdir.

***

1453’ün 28 Mayıs’ında yani fetihten bir önceki gün Ayasofya ‘da büyük bir âyin yapılır. İmparator bu âyine katılır.

İlk turdan bir önceki gün 13 Mayıs’ta Ayasofya, yine bir ibadete tanıklık eder. Cumhur ittifakının seçim çalışmaları, Ayasofya’da akşam namazıyla son bulur. Erdoğan akşam namazına katılır.

1453’de Ayasofya’daki ilahi yakarış Konstantinopolis’in fethini önleyememiştir. 2023’deki ibadet de seçimi kazandıramamış, ikinci tura bıraktırmıştır. Bu açıdan da bakıldığında Cumhur ittifakı, yine Bizans’la benzeşir.

Ayasofya; ne 1453’de ne de 2023’de ilahi yakarışa aracılık görevinde başarılı olamamıştır.

Zaten Erdoğan’ın seçimi kazandığı ikinci tur öncesi akşam namazını Ayasofya’da değil, Eyüp Sultan’da kılmıştır.

***

Ayasofya, Yunan mimarlar tarafından Bizans imparatorunun finansmanıyla kilise olarak yapılmıştır. Tepesinde 1000 sene çan çalmıştır. İstanbul’un fethiyle camiye çevrilmiştir.

Ama aynı şekilde İstanbul’da camiye çevrilen başka kiliseler ve manastırlar da vardır. Bunlar Ayasofya kadar büyük değildir ama Fethiye Camii, Kariye Müzesi, Bodrum Camii, Zeyrek Camii… gibi bazısı Ayasofya'dan daha zariftir. Söz konusu Fatih’in emaneti ise, diğerleri de öyledir. 

O zamanlar, büyüklüğü sebebiyle ayrıcalıklı olsa da sonradan; Süleymaniye, Sultanahmet vb. nice eserle Ayasofya’nın, o açıdan da ehemmiyeti kalmamıştır. 

Dünya mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış en önemli yapıları arasında yer alıyor olabilir. Ama bizim genetik kodlarımızda Ayasofya, üst üste yerleştirilmiş fıçılardan oluşan minaresiyle, mescit olarak kullanılan bir barakadan daha değerli değildir.

Bu sebeple yanı başında Sultanahmet, biraz berisinde Süleymaniye dururken… duvarlarını kazıyıp tozunu toplatacak kadar, kapılarını yedirecek kadar… heyecan yaratmasının, başka sebepleri olmalıdır.

Belki de Ayasofya’ya düşkünlüğümüz, Fatih’in emaneti olmasından ziyade, Cumhuriyet döneminde müzeye çevrilmesidir. Motivasyonumuzun kaynağı bu rahatsızlığımızdır.

Böyleyse eğer, Ayasofya’nın Cumhuriyet döneminde müzeye dönüştürülmesi hayırlı olmuştur. Yoksa; bugünkü düşkünlüğümüz olmaz, çoktan yıkılıp yerine millet bahçesi yapılırdı. 

***

Çandarlı Halil Paşa İstanbul kuşatması sırasında Avrupa'da yeni bir haçlı ittifakı ortaya çıkacağından kuşkulandığını ve bu nedenle kuşatmanın zayıflatılmasını ve hatta kaldırılmasını II. Mehmed'e tavsiye eder.

Bu tavsiye etkili olsa, belki Osmanlı bir kez daha Bizans karşısında başarısız olacak; burçlardan, geri çekilen Osmanlı ordusunun seyreden XI. Konstantinos “Bay bay Mehmed” diye el sallayacaktı.

Çandarlı Halil Paşa'nın, Bizans'tan rüşvet aldığı söylenir. Fetihten hemen sonra II. Mehmed tarafından görevinden azledilmiş, bir süre sonra da gözlerine mil çekilerek idam edilmiştir.

Belki İstanbul, 1422’de veya önceki kuşatmalarda fethedilecekti. Belki o zamanlar Bizans’tan rüşvet alan birilerinin sabotajları başarılı olmuştur. Fetih 1453’e kalmıştır.

14 Mayıs akşamı, CHP Genel Merkezinde “sandıkların açılmasıyla veri akışının yönetilememesi” gerekçesiyle Onursal Adıgüzel görevden alındı. Başka ne gelişmeler olur, zaman gösterecektir.

CHP’nin veya muhalefetin umudu muhtelif sebeplerle, bir dahaki seçime kalmış olabilir. Ama muhalefet ilk kez sonuca bu kadar yaklaşmıştır. İlk kez bu kadar, olabilecekken… olamamıştır.

Bu sürecin mimarı Kılıçdaroğlu’dur.

Ve kuşkusuz, başarılıdır.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar