Dikkatli izleyiciler ve okurlar mutlaka fark etmiştir, zaman zaman Türkiye'nin gerekli-gereksiz, yerli-yersiz, uygun-uygunsuz yüzlerce ürünü ithal ettiğini ve ithalat için de kıt döviz kaynaklarını heba ettiğini yazdık, anlattık.
Yıllar yılı Türkiye'yi ithalat cennetine çeviren kimi şirketlerin çıkarlarına dokunulmadığı için bu böylece sürüp gidiyordu. Ta ki, Covid-19 pandemisi, tüm ülkeleri sallayıp, ekonomileri paralize edince fark ettik ki, "bu böyle gitmeyecek."
Covid-19, Çin'in Hubei Eyaleti'nin Başkenti Wuhan'da 8 Aralık'ta ortaya çıktı. Ocak-Şubat aylarında Çin'i, sonra sırasıyla İran'ı, İtalya'yı, İspanya'yı kasıp kavurdu. Mart ayına geldiğimizde salgının, artık sadece Çin'in değil, dünyanın sorunu olduğunu idrak ettik. Türkiye ekonomisi, bu zaman diliminde (Aralık-Ocak-Şubat) meseleyi uzaktan takip etti. Hastalığın yıkıcı etkilerinin neler olacağını hesaplayamadı. O yüzden ülkeler bir bir "kemerleri sıkarken", Türkiye savurganca ithalatı sürdürdü.
Mart-Nisan-Mayıs geçici ithalat verileri "durum böyle giderse", yılı 40 hatta 50 milyar dolar "dış ticaret açığı" ile kapatacağımızı gösterince, önlemler peş peşe geldi.
21 Nisan'da 3000 dolayında ürüne ek ithalat vergisi getirildi.
11 Mayıs'ta listeye 400 ürün eklendi.
Ve sonunda 800 ürün daha ek ithalat vergisi kapsamına alındı.
Liste uzayacak mı, yeni ürünleri kapsayacak mı, bunu henüz bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var: Türkiye, çok kolay üretebileceği ürünleri dahi ithal etmeyi seviyor.
2019 yılından, 2020'nin başına kadar çeşitli mecralarda, GTİP verilerini derleyerek, ithal ettiğimiz ıvır-zıvır ürünleri ve bunlara ödediğimiz döviz miktarlarını yazdım.
Birkaçını hatırlatıp, sonra geldiğimiz noktada neler yapılması gerektiğine işaret edeceğim:
2019 yılında;
295 milyon dolarlık kan ürünleri ithal ettik. (Kan ürünleri adı verilen; albümin, globülin, fibrinojen, plazma, kan serumu gibi ürünler, total kandan ayrıştırılarak elde ediliyor ve Kızılay'ın küçük bir teknoloji yatırımı ile çözülecek bir problem iken, yıllarca ithalatı sürdürmeyi yeğledik)
36,7 milyon dolarlık limon tuzu (sitrik asit) ithal ettik (Bu vesileyle, yeryüzünde satılan her 4 limondan birini üreten bir ülke olduğumuzu hatırlatmak isteriz)
4,8 milyon dolarlık düğme, çıtçıt ithal ettik.
2,9 milyon dolarlık kâğıt raptiyesi, zımba teli ithal ettik.
38,4 milyon dolarlık mobilya menteşe bağlantıları (kabara ayağı) ithal ettik.
43,5 milyon dolarlık el testeresi, testere ağzı ithal ettik.
12,6 milyon dolarlık perçin çivisi, cıvata, somun ithal ettik.
9,3 milyon dolarlık tekstil ve konfeksiyon makinası ve terzi iğnesi ithal ettik.
52,6 milyon dolarlık kedi-köpek maması ithal ettik.
54,4 milyon dolarlık (kedi-köpek dışı) sair evcil hayvan maması ithal ettik.
91,5 milyon dolarlık şampuan ithal ettik.
94 milyon dolarlık bebek maması ithal ettik.
62,4 milyon dolarlık diş macunu ithal ettik.
150 milyon dolarlık cerrahi ve sair amaçlı latex eldiven ithal ettik.
9,4 milyon dolarlık kondom(prezervatif) ithal ettik.
8 milyon dolarlık çatallı iğne, çengelli iğne, firkete ithal ettik.
Daha sayabiliriz ama bunlarla yetinelim.
Yukardan aşağı listeyi inceleyin lütfen, bu ürünlerden hangisini üretecek teknolojiye sahip değiliz.
Hepsini üretebilecek durumda iken ithal etmişiz.
Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonları (GTİP) verilerini takip ederseniz, bu listeyi sayfalarca uzatabilirsiniz.
Ne zaman ki, dış ticaret açığının boyutlandığı ortaya çıktı, peş peşe ek ithalat vergileri geldi, rakamlar biraz da olsa değişti.Ek ithalat vergisi 3 amaca hizmet eder:
1) Dövize olan talebi azaltmak, kuru dengelemek
2) İthalatın hızını kesmek ve iç üretimi teşvik etmek
3) Bütçeye ek gelir yaratmak, bütçe açığını dengelemek
Sizce hangisi?
Soruyu bir de şöyle soralım: İthalat savurganlığını ortadan kaldırmak için, Covid Pandemisi'ni beklemek zorunda mıydık?
Yorum Yazın