İttifaklar modeli Nasrettin Hoca’nın, ‘kazan doğurdu’ hikayesini andırıyor.
Biliyorsunuz, AK Parti kadrolarından iki parti doğdu. DEVA ve GELECEK…
Ali Babacan, Recep Tayyip Erdoğan’ın uzun süre siyasete dönme önerilerine sıcak bakmadı. Abdullah Gül’e yakın adam postundan da sıyrılarak kendi partisini kurdu.
Ahmet Davutoğlu da AK Parti yaftasından kurtulabildiği kadar kurtulduktan sonra partisini kurmayı tercih etti.
Ancak, her ikisi de uzun süre AK Parti damgasını üzerlerinden atabilmiş değiller.
AK Parti’den kopanlar Saadet ve Yeniden Refah Partisi’ne de yönelmediler.
Daha doğrusu Millî Görüş seçmeni iktidar olanaklarından vazgeçmemek için de olsa AK Parti’de duruyor.
Tayyip Erdoğan bunu gördü, Saadet üzerine yüklendi. Amacı sadece Millet İttifakı’nı zayıflatmak, Saadet’i koparmak değildi. AK Parti’den kopmaları önlemekti.
Erdoğan, Kongre sürecini iyi kullandı. Partisini yeniledi. İlçe ve İl kongreleri ile tek tek ilgilendi. 24 Mart’ta da Büyük Kongre yapacak. Ardından sırada mayıs veya haziranda kabine revizyonu var. Bazı ‘siyasi komplo severler’ Erdoğan Genel Başkanlığı bırakacak tahvilini piyasaya sürüyor ama Tayyip Erdoğan asla Genel Başkanlığı bırakmaz. Ne Numan Kurtulmuş’a ne de başka birine. Hele hele bunca uğraştan sonra asla.
Erdoğan biliyor ki AK Parti tabanı bazı bölgelerde MHP ve İYİ Parti’ye kayıyor. Merkez sağ seçmen yönünü İYİ Parti yani Meral Akşener’e döndü. Bazı ülkücü seçmen gibi. Özellikle Karadeniz ve Orta Anadolu’da.
MHP ve Devlet Bahçeli’ye bir değişik açıdan bakalım. İYİ Parti araştırmalarda yüzde 14 ila 16 arası çıkıyor. MHP ise yüzde 9 ila 11 ve BBP de en az yüzde 2-3. Toplayalım, kabaca yüzde 25 ile 30 arası bir rakam. Nereden koptu, CHP’den mi? Hayır… Üstelik merkez sağ hatta milliyetçi seçmen CHP’ye de yönelmiş durumda.
Bu tabloda Erdoğan AK Parti Genel Başkanlığını sizce bırakır mı? Peki ne yapar?
Partiyi Millî Görüşçülere, kabineyi merkez sağ isimlere bırakır. Tabii bunlar tahmin.
Gelelim CHP’ye. CHP’den doğanlar daha çok yeni ve cılız. Doğmaya çalışanlar, desek daha doğru olur. Mustafa Sarıgül DSP’ye iki-üç kez gidip geldi. Siyasi bumerang gibi. En son DSP’den aday oldu ama hala CHP’ye yazılıyor.
Muharrem İnce de aynı durumda, çok yeni. Bu havaya biraz da kendi tutumu yol açıyor. En son Ahmet Hakan’a MAVİ’yi anlatmaya çıktı. Ama siyasi fiş hala CHP’de takılı. ‘Saray’a çıkan CHP’li’ için, ‘yakında mahkemede ortaya çıkacak’ dedi. Ardından kendi kendini ‘konuyu dağıtmayalım’ diye uyardı.
SAADET NE YAPACAK?
Oğuzhan Asiltürk ile Temel Karamollaoğlu dünür. Siyasette de Karamollaoğlu’nu destekliyor. İktidar sanki Millî Görüş AK Parti’ye iltihak edecek gibi davranıyor. Karamollaoğlu’nun Saadet Kadroları tarafından dışlandığı imajını vermeye çalışıyor. Yanlış…
Bence, Saadet bu tavrı ve yakınlaşma ile AK Parti’deki Millî Görüş’e yakın seçmenin ikinci partisi olmaya aday. Babacan ve Davutoğlu’nun yapamadığını yapmaya çalışıyor. Fatih Erbakan ve partisi arada kaynadı. Millî Görüş kökenli partilerde bir birleşme olabilir.
Ne zaman mı?
İttifak modelini sona erdirecek seçim kanunu ne zaman çıkarsa.
SİYASETTE DESTİCİ FARKI
BBP Muhsin Yazıcıoğlu’nun başkanlığında 1990’ların başında Milliyetçi kökenli isimlerin kurduğu bir parti. Türk İslam sentezini savunan misyonun 30 yıllık partisi. Refahyol ile birlikte muhafazakâr kesimlere daha yaklaştı. Hatta Yazıcıoğlu’nun kayınbiraderi Nevzat Pakdil yıllarca AK parti milletvekili olarak TBMM sıralarında oturdu. Eski Genel Başkan Yalçın Topçu önce bakan ardından da Erdoğan’a külliyede Cumhurbaşkanı baş danışmanı oldu. BBP Genel Başkanı Mustafa Destici de milletvekili.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti içinde zaman zaman eleştirilse de yerel seçimler zaferi ile Millet İttifakı’nın lideri konumunda. Her kesimden Türkiye mozaiğini temsil eden partileri bir araya getirdi. Cumhur İttifakı ise Erdoğan-Bahçeli ikilisi ile anılıyor. Sanırım bu BBP tabanında garipseniyor.
BBP’NİN MESAJI: CUMHUR İTTİFAKI İLE KATOLİK NİKAHIMIZ YOK
Belki de bu muhtemel tepkileri sezen Mustafa Destici CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etti. Sanırım amacı, yeni Anayasa’ya dair CHP’nin daha esnek davranması konusunda ikna etmekti. Böylece bir yandan da yeni anayasa ile ilgili olarak BBP’nin yapıcı-geliştirici ve hatta garanti edici bir rol üstlenebileceği hususunu Kılıçdaroğlu’na bizzat iletiyordu.
Bence asıl mesaj sadece Kılıçdaroğlu’na değil, Erdoğan’a idi:
“Cumhur ittifakı ile aramızda Katolik nikahı yok…”
Destici milliyetçi-muhafazakâr Türk İslam Sentezcisi BBP’yi ‘yok sayan’ bir bloğun içinde sonsuza kadar kalmak gibi bir mecburiyetinin olmadığının ortaya koymuş oldu. CHP ile BBP’nin bundan sonra da ülke sorunlarının çözümünde daha sık bir araya gelmesi beklenebilir.
Peki Kılıçdaroğlu ile Destici içeride sadece Anayasa mı konuştu?
Söz, araştırıp aktaracağım!
Yorum Yazın