Rusya’nın Ukrayna’yı işgal için açtığı savaş Japonya’da beklenmedik bir tepkiye yol açtı. Yıllardır Rusya’yla dengeli bir ilişkiyi korumaya çalışan Japonya bu kez Batı kampından yana olmayı seçerek fena patladı. Ukrayna savaşının başladığı Şubat ayında Japonya Başbakanı Fumio Kishida önce şöyle bir açıklama yaptı:
“Uluslararası düzeni koruma yolunda kararlar almamızın zamanı gelmiştir. Japonya, bu tür hareketlerin bedelinin mutlaka ödenmesi gerektiğini bütün dünyaya gösterecektir. Artık Rusya’yla eski ilişkilerimizi koruyamayız.”
Bu açıklamanın ardından da Japonya Rusya’ya Batı kampının bütün ambargolarını uygulama kararı aldı. Fransız Marianne.net haber sitesinde yayımlanan yazıya göre Japonya bununla da yetinmedi; şimdiye kadar mülteci kabul etmeyen ülke Ukrayna’dan 325 mülteciyi almak üzere Japon imparatoru ve başbakanının kullanımına tahsis edilmiş devlet uçağını gönderdi (Japonlar da itibardan fazla tasarruf ediyorlar galiba. Bizde itibardan tasarruf edilmemesi için Saray’a tam 14 tane jet uçağı tahsis edilmiş durumda).
Önceki yıllarda yapılan kamuoyu yoklamalarında Japon halkının ülkeye mülteci gelmesini hiç bir şekilde istemedikleri ortaya çıkarsa da bu kez durum farklı. Halk Ukrayna’dan mülteci gelmesini istiyormuş. Marianne.net’de yer alan yazıya göre Tokyo Hükümeti’nin bu paradigma değişikliği, önceki yıllarda dış ilişkilerinde, ülke çıkarlarına zararlı olmadığı sürece, yansız ve doğrudan çatışmaya girmekten uzak duran politikasının tam tersi.
Rusya ise Japonya’nın bu paradigma değişikliğine karşılık İkinci Dünya Savaşı’ndan beri iki ülke arasında süren barış müzakerelerini askıya almaya karar verdi. Yıllar öncesine gidersek, Stalin yönetimindeki Sovyetler Birliği 7 Ağustos 1945’te Hiroşima’da yediği atom bombası felaketi ve Amerika tarafından kıskıvrak kuşatılmasını fırsat bilerek Japonya’ya savaş açmış ve ülkenin kuzeyindeki Etorofu, Shikotan, Habomai’yla Kunashiri adalarını (Güney Kuril Adaları)işgal edince Japonya da buna karşılık casus belli (savaş nedeni) kararı almıştı. İki ülke arasında teorik olarak 1945’ten bu yana savaş hali devam ediyor.
Rusya 2014’te Kırım’ı işgal ettiğinde de Japonya Batı kampının Moskova’ya uyguladığı yaptırımlara katılmamış, dönemin Japonya Başbakanı Shinzo Abe Rusya Lideri Putin’le sıkı ilişkilerini korumuştu. Yazıya göre bunun da nedeni Rusya’nın işgal altında tutmaya devam ettiği sözkonusu dört Japon adasını günün birinde geri alabilme hayaliydi. Ancak Japonya’nın halihazırdaki Başbakanı Kishida selefinin tersine Putin’e gözü kapalı inanmadı. İnanmamaktan öte Putin’in dört adayı Japonya’ya kesinlikle geri verme niyetinde olmadığını anlayınca işler sarpa sardı. Yazıda, Japonya’nın Rusya’ya sert tavır almanın ötesinde yakında ülkenin kuzeyindeki dört adanın uluslararası hukuk hiçe sayılarak Rusya tarafından işgale devam edildiğini dünya aleme ilan edeceğine de dikkat çekiliyor.
Yazının son bölümünde ise çok dikkat çekici şu cümleler yer alıyor:
“Japonya yavaş yavaş ufkunu genişletiyor, daha net kararlar alıyor, uluslararası toplumun aldığı kararlara katılıyor gibi görünse de kimse kendini kandırmasın. Mesele Japonya’nın çıkarlarına gelip dayandığı zaman bu tutum sürmeyebilir. Tarihçi Jean-Marie Bouissou’nun ifadesiyle Japonya varlığını sürdürdüğü yaklaşık iki yüzyıl boyunca edindiği acı deneyimlerle gerçekçi dış siyasetini büyük bir titizlikle oluşturdu. Daha açık söylemek gerekirse doğrudan bir tehdit altında kalmadığı sürece kendisi dışında cereyan eden olaylar Japonya’nın pek de başını ağrıtmaz.”
Yorum Yazın