Ankara eski Büyükşehir Başkanlığından sonra, başbakan yardımcılığı ve dişişleri bakanlığı görevleri da yapan Murat Karayalçın, CHP’nin cumhurbaşkanı adayının CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olması gerektiğini söyledi.
Muhalif’e, cumhurbaşkanlığı tartışmalarını değerlendiren Karayalçın’ın açıklamaları şöyle:
Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı
“CHP’nin cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı’dır. Başka bir yoruma, değerlendirmeye gerek yoktur çünkü parti genel başkanının aday olması doğal olandır. Hükümet kuruluyor olsaydı, parlamenter sistem olsaydı, cumhurbaşkanı, hükümeti kurma görevini, hükümeti kurma şansı en yüksek, en çok sandalyeye sahip parti olduğu için, CHP Genel Başkanı’na verecekti değil mi? İttifakla, koalisyon hemen hemen aynı şey. Biri seçimden önce, diğeri seçimden sonra. Seçimden sonra olursa, buna koalisyon diyoruz. Seçimden önce olursa, buna ittifak diyoruz. Dolayısıyla neden CHP Genel Başkanı’nın hükümeti kurma görevini alması gerekiyorsa, aynı nedenle CHP Genel Başkanı, ittifakın cumhurbaşkanı adayı olmalıdır. Dünyadaki teamül de böyledir. Bunu sadece bireysel tercih olarak söylemiyorum.”
CHP, birinci parti olabilir mi?
“Muhalefetin birinci partisi CHP. İnşallah bütün partiler arasında da birinci CHP olacak. Ama Millet İttifakı’nın, birinci partisinin CHP olduğu açık. Dünyadaki teamüle örnek olarak, 2006 yılında İtalyanların ünlü Zeytin Ağacı İttifakı’nı hatırlatayım. On sekiz partili bir ittifak kurdular ve adayları da ittifakı kuran sosyalist partinin genel başkanıydı. Bu, dünyanın her yerinde böyledir. Teamül olan, doğru olan budur.”
Erken seçim bekliyor musunuz?
“Erken seçim beklemiyorum. Bu hükümet Türkiye’yi yönetemiyor. Anayasa asıl olarak, olağan hale göre ülkenin yönetilmesidir ve tanımı yapılmıştır. Anayasadaki olağanüstü hal için de tanım yapılmıştır. Ama bir de, anayasada tanımı yapılmayan bir hal var ki, onun adı da ‘yönetememe hali’. Şu anda, Türkiye ‘yönetememe hali’ içinde. Hiçbir alanda Türkiye yönetilemiyor. Bunun çok çarpıcı, üzüntü verici örneklerini görüyoruz. Tabii öne çıkan da iktisadi koşullar. Bilim dışı yöntemlerle enflasyonla mücadele etmeye çalışan bir yönetim var. Sonuçları da ortada. O nedenle erken seçime gideceklerini sanmıyorum.
“Mansur Yavaş ya da Ekrem İmamoğlu kazanır, Kılıçdaroğlu kazanamaz.” yorumları doğru mu?
“Bu konuda bir şey söylemek istemem. Dünyada kazanma garantili seçim diye bir şey var mı? Böyle bir seçim icat edildi mi? Her seçimin riski vardır. Kazanırsınız, kaybedersiniz. Ama kazanma garantili bir seçim olamaz. Aslında doğal olan partinin cumhurbaşkanı da dahil tüm adaylarının önseçimle belirlenmesidir. Ama şimdi cumhurbaşkanlığı seçimi için öyle bir noktada olmadığımız görülüyor. Sayın Kılıçdaroğlu, bunun kararını, altılı masanın vereceğini söyledi.”
Yavaş veya İmamoğlu aday olabilir mi?
“O konuda bir şey söylemek istemem, bir değerlendirme yapmayı gerekli görmem. Kendi kararları, kendi takdirleri. Partinin kararı, partinin takdiridir. Benim bireysel değerlendirme yapmam sözkonusu olamaz onlarla ilgili.
Seçimin süreciyle ilgili spekülasyonlar gerçekleşebilir mi?
“Hayır, kuşkum yok. Seçim yapılacak ve biz yönetime geleceğiz. Kuşkum yok bu konuda. Bunu hiç kimse engelleyemez.”
Hem belediye başkanlığı hem genel başkanlık
“Türkiye tarihinde ilk defa, yaklaşık yirmi gün hem belediye başkanı hem de iktidar ortağı partinin genel başkanı olarak görev yaptım. İnönü, hükümette kalmaya devam etseydi, altı ay daha hem SHP Genel Başkanı hem de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görevimi yapmaya devam edecektim. Ama Erdal Bey, hükümette kalmayı kabul etmediği ve ben hükümete girmek zorunda olduğum için, bu doğrultuda bir Danıştay raporu verildiği için Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan ayrıldım. 2014’te, Siyasi Partiler Kanunu’nda değil, Belediye Kanunu’nda yapılan değişiklikle, belediye başkanlarının siyasi partilerin yönetiminde, denetiminde ve spor kulüplerinde yer almaları önlendi.”
Gökçek, neden 25 yıl görevde kalabildi?
“1994 belediye başkanlığı seçimlerinde kaybetmemizin nedeni, SHP’nin adayı Korel Göymen’in karşısına, CHP’nin Ali Dinçer’i çıkarması, 1999 belediye seçiminde de, benim karşıma DSP’nin Doğan Taşdelen’i aday çıkarmasıydı. Ortak aday çıkarmak için girişimlerimiz kabul edilmediği için kaybettik. 25 yıl Ankara Büyükşehir Belediye başkanlığını alamayışımızın nedeni, sosyal demokrat oyların SHP, CHP, DSP olarak üçe bölünmesiydi. 2009’da tek adaydık ama CHP içinde bölünmeler yaşandı. Seçimi Melih Gökçek’in kazandığından söz edilemez. Seçimi biz kaybettik. Bölündüğümüz için kaybettik.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığını bırakmasını İnönü mü istedi?
“Erdal Bey bana belediye başkanlığını bırakıp, SHP Genel Başkanı adayı olmam için bir şey söylemedi. Demesi de zaten çok doğru olmazdı. Aday olmam için de bir telkini olmadı. Öyle bir algı var ama ben örgütün talebiyle adaylığımı koydum. 1993 Mart’ında Hürriyet bir anket yayınladı, 89’daki oyumun iki katına yakın oy aldığım görünüyordu. Ben de bir basın toplantısı düzenledim bir dönem daha belediye başkanlığına adaylığını koyacağımı söyledim. Benim ve arkadaşlarımızın kararı bir dönem de belediye başkanlığında devam etmekti. Sonra işler hızla değişti. 17 Nisan’da Turgut Özal öldü. Bütün taşlar yerinden oynadı. Demirel, Cumhurbaşkanı oldu. Tansu Çiller Başbakan oldu. 10 Haziran’da İnönü, Eylül ayında yapılacak kurultayda aday olmayacağını söyledi. Birden bire benim genel başkan olmam için örgütten çok yoğun talep, baskı gelmeye başladı. Parti genel başkan adaylığını düşünmediğimi söyledim. Bir dönem hizmeti tamamlayayım derken, parti beni göreve çağırıyordu.
Rakibi Aydın Güven Gürkan’ın öngörüsü
“O arada rahmetli Aydın Güven Gürkan da adaylık için çalışıyordu. Onunla görüştük. Aydın bey, ‘SHP olarak seçim bizim için yıkım olacak. Biz 1991 Kasım’da yapılan seçimlere kadar ana muhalefet partisiydik. ANAP iktidardı. 91 seçimlerinde bu değişti. Üçüncü parti DYP, birinci parti oldu. İktidar partisi ANAP, ikinci parti oldu. Biz de üçüncü parti olarak çıktık. Ana muhalefetteyken üçüncü parti olarak çıkmak, dünya siyasetinde görülmüş bir şey değildir. Ayrıca o tarihten sonra Kürtler ayrıldı HEP’i kurdular. Sosyalistler ayrıldı ÖDP’yi kurdular ve CHP kuruldu. 91 Kasım’ında zaten gerilemiş olan oylarımız bölünmeyle, daha da geriledi. Ayrıca DSP yükseliyor. Ama daha önemlisi 2 Temmuz’da Sivas katliamı bizim zamanımızda yaşandı. Bir de İSKİ. Ben iktisat profesörüyüm. Bir eğri aşağıya doğru iniyorsa, kim gelirse gelsin, bunu yukarı çeviremez. Bir eğri yukarı doğru gidiyorsa, kim gelirse gelsin bunu aşağı indiremez. Bence sen aday olma. Sen iyi bir belediye başkanı olacaksın. Yeniden seçileceksin. Yerel yönetimde devam et. Ben aday olacağım.’ dedi. Ben de, ‘Madem işler kötüye gidiyor sen neden aday olacaksın?’ diye sordum. ‘Beni milletvekilleri zorluyor.’ dedi. Bana da örgütün baskı yaptığını, aday olmaktan kaçınmamın zor olduğunu söyledim. Kurultayda çok yüksek bir oyla SHP Genel Başkanlığına seçildim.
Yorum Yazın