Kavurucu sıcaklar gelince siyasetçilerin aklına iklim değişikliği gelecek. Tıpkı geçen haftalarda yaşanan su baskınlarında olduğu gibi. Ama hiçbiri “bu sene de parayı asfalta gömmeyeyim, toplu taşımaya, yayalaştırmaya, ağaçlandırmaya ayırayım” demeyecek. Hiçbiri “sokaklar beton mikserlerinin, hafriyat kamyonlarının değil, çocukların olsun” da demeyecek.
Ankara ve genel olarak Anadolu’nun geneli bir süredir serin sabahlara uyanıyor. 2019 Haziran’ında rekor kırıp kavrulan Ankara bu sene ılık sabahlara uyanıyor. Bu serinlik hayra alamet değil. Ankara bu kadar serin iken dünyanın başka yerleri kavruluyor olmalıydı. Zaten öyleydi de, bunu bu sıcakların Türkiye’ye geleceği haberleri ile görür olduk.
DÜNYA YANIYOR
Bu yazın başından beri Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Avrupa sıcaklarla boğuşuyor. Sürekli olarak rekor sıcaklık haberleri geliyor. Dünya Meteoroloji Örgütü’ne göre Portekiz ve İspanya’da 1700 kişinin sıcaklar yüzünden hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Birleşik Krallık’ta ilk defa termometreler 40 °C’nin üstünü ölçtü. Kentlerde mangal yakılmaması uyarısına varan önlemler alındı. Sıcaklar öyle bir hal aldı ki Londra’daki Luton havaalanı pistinde asfalt eridi ve uçuşlar bir süre askıya alındı.
Dünya gazetelerinde aşırı sıcak manşetler
TÜRKİYE'DE DURUM!
Türkiye’nin çevresi kavrulurken Avrupa’nın kuzeyini sıyıran soğuk havanın, bir süredir Doğu Avrupa üstünden güneye inerek Anadolu’ya serinlik getirdiğini hava modellerinde görebiliyorsunuz. Ama bu bir lütuf, doğanın anlık bir gülümsemesi.
2021 yılı dünyada 1850-1900 ortalamasına göre 1.11 °C daha sıcak geçti.
Türkiye’de ise durum daha fena. Birincisi, 2021 yılı en sıcak dördüncü yıl oldu. 14,9 °C sıcaklık ortalaması ile 1971-2000 yılı ortalamasına göre 1,7 °C daha sıcak geçti. Yani dünya 2021 yılını 1850-1900 ortalamasına göre 1,11 °C sıcak geçirirken Türkiye 1971-2000 ortalamasına göre 1,7 °C daha sıcak bir yıl geçirdi. Ama daha kötüsüne gelmedik. 2021 yılı aşırı meteorolojik olaylarda rekor kırdı, 1024, yazı ile bin yirmi dört aşırı hava olayı yaşandı.
Bunlar olurken Türkiye bu resmi izledi ve hatta daha da kötü olması için çaba sarf etti. 2021’de orman yangınları ile devletin orman koruma sistemini kapitalizme kazandırmak uğruna her şeyi yaptığını, orman köylüsünü zayıflattığını, yangın söndürmek için hazırlıkları ve önlemleri askıya aldığını ve hatta para kaybeder diye THK uçaklarını kaldırmadığını hepimiz biliyoruz.
SICAKLAR GELİNCE NE OLACAK?
Dünyada ve çevre coğrafyalardaki kavurucu sıcaklar sekip bize de gelecek tabiİ ki. Zaten meteoroloji uzmanları son günlerde bunun sinyallerini daha fazla vermeye başladı.
Çok açık ki bu gelen sıcaklıkları bu sene daha fena hissedeceğiz. Neden mi? 2021 yılında biten inşaatlar ile kentler kavrulacak. 2021 yılında inşaatı biten yapı alanı ne kadar biliyor musunuz? 142 milyon metrekare, yani 142 kilometrekare, yani üç Salda gölünden fazla bir alan düşünün.
Sadece beton olsa iyi, 2021’de 1,1 milyon karayolu taşıtı sokağa çıktı. Bunun 607 bini otomobil. Bu kadar otomobil kentlerde toplu taşımanın olmadığının bir göstergesi. Ama daha alâ bir örnek vereyim. Bu yeni karayolu taşıtları tek sıra olarak park edilse Ankara’dan Yeni Delhi’ye kadar otopark oluyor.
3 Salda gölü kadar beton, buradan Yeni Delhi’ye kadar araçlar ile kaplı bir ülke sıcakları neden hissetmesin?
NE YAPMALI?
Çok açık ki bu yaz sıcak geçecek ve biz bunu daha fazla hissedeceğiz. Haziran ayında İstanbul ve Ankara’da yaşanan su baskınları iktidar gibi ana muhalefetin de sicilinin çok farklı olmadığını gösterdi. Benzer sicil durumu daha vahim hale getiriyor ve kendi üstlerine alınmamaları sorunu büyütüyor.
Peki ne yapmalılar/ ne yapmalıyız?
Topu taşımaya kaynak harcamak yerine asfalta para dökerek bu sıcakları atlatabilir miyiz?
1.7 milyondan fazla boş ev varken hala inşaat izinleri verme peşinde koşan belediye meclisleri ile kentler yaşanabilir mi?
Parkları yok ederek, onları özelleştirerek, ortasına büfeler, kafeler kondurarak veya çim ve betondan oluşan millet parkları ile sorunu daha büyütmeyecek miyiz?
Bize göstermelik öneriler yapmalarından önce, köklü adımlara ihtiyacımız var. Şöyle ki;
- Sıcak havalarla bireysel mücadele etmeyin, soyulursunuz. Bu havalarda insanlar klimalara yükleniyor ve artan elektrik faturalarına daha çok para ödüyor. Onun yerine enerji verimliliği önlemleri almak, bunun adımını atmak daha doğru. Bina dış kabuğunda iyileştirme, kalın perdeler, ısı yayan elektrikli alet kullanımını azaltmak gibi adımlar iyi olabilir.
- Asfalt serdirmeyin. Bireysel önlemler toplumsallaşmadığı sürece bir işe yaramıyor. Bunun ilk aracı asfalt. Aynı zamanda asfalt yerleşim bölgelerinde ciddi bir halk sağlığı sorunu. Birincisi dökülürken uçucu kimyasallar ile zararlı. İkincisi sıcak havalarda eridiğinde uçucu kimyasalları tekrar salar. Üçüncüsü sıcaklara daha çok hapseder. Dördüncüsü toprağı kurutur, suyla bağlantısını keser. Beşincisi sokak hayvanlarına ve sokak bitkilerine zarar verir.
- Beton döktürmeyin. Hem yılda üç Salda gölü kadar inşaat yaptırıp hem de sıcaklardan şikayet edemezsiniz. 2022’de üç Salda Gölü kadar yeni inşaat olursa Anadolu sıcakları daha çok hissetmez mi?
- Sökün! Doğru duydunuz, dünyada belediyecilik Türkiye gibi 1970 model değil. Paris belediye başkanı yollardan birer şerit azaltma, buraları yayalara, bisikletlilere ve hatta ağaçlandırmaya açma taahhütlü ile seçildi. Buenos Aires kentin ısı adası olmasını engelleyecek onlarca büyük park ve daha fazla sayıda küçük parkı hayata geçirmeyi planlamıştı. Bizdeki hâkim olan ak-belediyeciliğe ters ama bu belediyecilik de tek alternatif değil.
- Toplu taşımayı iyileştirin ve ucuzlatın. Her motorlu taşıt bir ısı kaynağıdır. Otomobil ise otobüse göre çok daha verimsiz. Bir otomobil ömrünün yüzde 5’inde çalışır, yüzde 95’inde ise yolları işgal eder, metal gövdesi ile bir ısı adası etkisi yaratır.
3 SALDA GÖLÜ BETON, DELHİ'YE KADAR OTOPARK!
2021 yılı Türkiye’de en sıcak dördüncü yıl olurken aşırı hava olaylarında rekor kırıldı. Biz ne yaptık? Üç Salda gölü kadar inşaatı bitirilip yapı kullanım izni verildi, 1.1 milyon karayolu taşıtı daha sokağa çıkartıldı.
Kavurucu sıcaklar gelince siyasetçilerin aklına iklim değişikliği gelecek. Tıpkı geçen haftalarda yaşanan su baskınlarında olduğu gibi. Ama hiçbiri “bu sene de parayı asfalta gömmeyeyim, toplu taşımaya, yayalaştırmaya, ağaçlandırmaya ayırayım” demeyecek. Hiçbiri “sokaklar beton mikserlerinin, hafriyat kamyonlarının değil, çocukların olsun” da demeyecek.
Tabii bütün bunlar kavurucu sıcaklarda siyasetçilerin ne diyeceğiyle değil, onlara ne söyletileceği ile daha çok bağlantılı olacak.
Not: 11 Temmuz'da Demirtepe altın madeni ÇED’i için yapılan İDK toplantısını size haber etmiştim. Şimdi bakanlık Nihai ÇED kararını ilan etmiş. Önümüzde itiraz için 10 gün süre var. Siyasetin sahiplenmediği ve İliç, Fatsa altın madenleri skandallarının ortada olduğu bir dönemde böyle olmasından üzgünüm. Şimdi top halkta, bunu da durduracaklarına eminim.
Yorum Yazın