Cumhuriyet Halk Partisi’nin, 31Mart 2024 yerel seçimlerinden, Türkiye genelinde başarı ile çıkacağı, benim de inancım ve beklentimdir. Bu inancımı ve beklentimi haklı gösterecek çok sayıda neden ve gelişme var.
Seçimin amiral gemisi İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun kazanmaması için hiç bir neden yok. Göstergeler de zaten bu yönde. Son günlerde etrafında kıyamet kopartılan, Afyon Belediye Başkanı adayı Burcu Köksal veya Bolu Belediye Başkanı adayı Tanju Özcan’ın sözlerinin, Kürt seçmenin İstanbul’da İmamoğlu’na oy vermemesine neden olacağını düşünmek her şeyden önce bu vatandaşlarımızın aklından kuşku duymaktır ki gerçek bu değildir.
Gelecek, bir, birlik ve bütün olmaktadır.
Kürt vatandaşlarımız akıllı insanlardır. Kendilerinin, çoluk çocuklarının geleceğinin Türkiye Cumhuriyeti’nin bir, birlik ve bütün olarak yaşamasına bağlı olduğunu belki de herkesten çok daha iyi bilirler. Bu nedenle de “Kürtlük”le, “Ayrılıkçılığı” yine en iyi onlar ayırabilirler. Kürt olmanın değil “Kürtçü-ayrılıkçı” olmanın, önce kendilerine zarar vereceğinin bilincindedirler.
Bu sözlerimi yabana atmayın. Yıllarımı Doğu ve Güneydoğu illerimizde, Kürt dostlarımla, Türkiye’nin doğal varlıklarını, kaynaklarını korumak için sırt sırta vererek mücadele ile geçirdim. Hala da hem bu ortak mücadelemiz sürüyor hem sık sık ülkemizin bugünü ve geleceği hakkında konuşuyoruz. Ne düşündüklerini iyi bildiğime inanıyorum.
Kürt vatandaşlarımız oylarını aklıselim ile kullanırlar.
Hiçbir Kürt vatandaşımız, “hangi partiye oy vereceksiniz?” diye sorulduğunda DEM Parti dışında bir partinin adını söylemez ama oy vermeye gelince Parti’nin talimatıyla değil kendi aklıselimi ile hareket eder. Bu defa da öyle olacaktır. Bu nedenle İmamoğlu’nun ve CHP‘nin İstanbul konusunda endişe duyması gereksizdir. Peki bu neden böyledir?
İmamoğlu özellikle son günlerde, 2019’da, neredeyse İstanbul Belediye Başkanı adayı gösterildiği andan itibaren ısrarla sürdürdüğü bir yanlışı, İstanbul Belediye Başkanı değil de Cumhurbaşkanı adayı olduğu izlenimini veren tutumunu terk etmiş görünmektedir.
İmamoğlu’nun Mansur Yavaş çizgisine gelmesi doğru olmuştur.
İmamoğlu’nun, Mansur Yavaş’a büyük puan kazandıran çizgiye geldiği söylenebilir ki bu doğru bir tutumdur. Ona, DEM parti yönetiminin desteği de dâhil, hiç bir ittifaka gereksinim duymadan İstanbul’u kazandıracak olan da bu tutum değişikliğidir.
Kısacası Ekrem İmamoğlu İstanbul Belediye Başkanı olmayı ve en az beş yıl daha böyle kalmayı önce kendisi kabullenir sonra da İstanbulluları buna inandırabilirse kimse onu kazanmaktan alıkoyamaz. Konuyu dağıtmamak için İmamoğlu’nun daha önceki tutumunun nelere mal olduğunu başka bir yazımda ele alacağım.
İmamoğlu 2019’da ikinci turu, AKP ve MHP’den kayan oylarla almıştır.
İmamoğlu konusunu kapatmadan son bir hususa daha dikkat çekmek isterim. Başından beri, 2019’da İmamoğlu’na ikinci turda İstanbul seçimini kazandıranların İstanbullu Kürt seçmen değil, AKP ve MHP’li İstanbul seçmeni olduğunu düşünüyorum. Bugüne kadar kimsenin üzerinde durmadığı bu husus, son günlerde bazı araştırma şirketleri tarafından da dile getirilmeye başlanmıştır. Zaten böyle olmasaydı, İmamoğlu büyük oy farkını daha ilk turda yakalardı.
Yanlış aday, kazanılacak seçimi kaybettirebilir.
CHP’nin 31 Mart yerel seçimlerindeki yüksek kazanma olasılığı sadece İstanbul’a özgü değildir. 2019’da Altılı Masa-Millet İttifakı nedeniyle kaybettiği Balıkesir ve benzeri iller ve ilçelerde de kazanma şansı yüksektir. CHP önümüzdeki yerel seçimlerde, bazı eski kalelerinde bile seçimi kaybederse bunun nedeni, belirlediği adaylar olacaktır. Bunun da en çarpıcı örneklerinden ikisi, Muğla ve Bodrum’dur.
Sadece kamuoyu yoklamaları değil, son günlerde Bodrum’da, kamuoyunun gözünün önünde yaşanan olaylar, özellikle Muğla için Ahmet Aras’ın, Bodrum için ise Tamer Mandalinci’nin doğru adaylar olmadığına işaret etmektedir. Daha ilk günden Muğla ve Bodrum seçmeni tarafından yaygın biçimde dile getirilen bu düşünce ve izlenim, ne yazık ki gün geçtikçe yerleşmekte, yayılmakta ve güçlenmektedir.
CHP seçmeni Muğla ve Bodrum’da yeni parti mi arıyor?
Muğla ve Bodrum seçmeni açık açık ve her geçen gün biraz daha yüksek sesle, CHP adaylarına oy vermeyeceğini konuşmakta ve yeni bir parti aradığı mesajını vermektedir. Haksız da sayılmaz çünkü CHP seçmeni artık, CHP’yi seçiyorum diye AKP zihniyetini Muğla ve Bodrum Belediyelerinin başına getirmek istemiyor. Ahmet Aras’ın, Bodrum Belediye Başkanı olarak verdiği hiçbir sözü yerine getirmeyen tutumu ve son beş yılda yaptıkları, CHP seçmeninde bu düşünceyi perçinlemiştir.
CHP, yıllardır kazanılmış ve bu defa da, doğru adaylarla kolayca kazanılacak Muğla ve Bodrum seçimlerini kaybederse, yanlış aday nedeniyle kaybedecektir.
Yanılmayı en çok ben istiyorum.
?