“Devleti yönetmek, CHP’yi yönetmekten çok daha kolaydır.”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kasım 2019’da İstanbul’da, Birkonfed İş Dünyası Konferansı’nda bu itirafta bulunurken, devlette herkesin görevinin yasalarla tanımlanmasının, kolay yönetilmesini sağladığını söylüyordu.
Oysa CHP, farklı görüşlerin, eleştirilerin hiç bitmediği, parti içi muhalefetin geleneksel olduğu bir parti olarak, 1980 öncesinde merhum Bülent Ecevit’i bile çileden çıkarmıştı.
SHP ve CHP, genel başkanlık yarışının neredeyse her kurultayda yaşandığı bir parti oldu. Merhum Erdal İnönü, SHP’de yıllarca Deniz Baykal’a karşı her kurultayda koltuğunu koruma mücadelesi verdi. Baykal’ın seçilmesini önlemek için, kendisi genel başkanlığı bırakırken, Murat Karayalçın’ı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan ayırarak, yerine geçmesini sağladı.
Baykal ancak 1980 darbesinin kapattığı CHP’nin, 1992’de yeniden açılmasıyla genel başkan olabildi. Baykal da, medya destekli Mustafa Sarıgül’ün, 2005’te karşısında aday olduğu kavgalı bir kurultayda güçlükle koltuğunu koruyabilmişti.
Baykal sonrasında genel başkan olan Kılıçdaroğlu da, Muharrem İnce’ye karşı genel başkanlığını koruma mücadelesi verdi.
İnce’nin ayrılarak ayrı bir parti kurmasından sonra şimdi her şey sakin görünse de parti içinde sessiz bir mücadele yaşanıyor. Kılıçdaroğlu’nun, Millet İttifakı’nın desteğiyle cumhurbaşkanı adayı olması halinde, kimin CHP Genel Başkanı olacağı konusunda, kapalı kapılar ardında hazırlıklar yapılıyor. Bu konuda en etkili olacak kişinin, yine Kılıçdaroğlu olacağı, onun destek vereceği ismin şansının yüksek olduğu belirtilse de, sürpriz isimler çıkabilir. Cumhurbaşkanlığı adaylığı için yoğun bir kampanya yürüten Kılıçdaroğlu’nun, yerine kimi düşündüğü ise bilinmiyor.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in, Kılıçdaroğlu sonrası için genel başkanlık koltuğuna hazırlık yaptığı bir sır değil. Son kurultayda en fazla oyu alarak Parti Meclisi’ne seçilen CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, kurultayda yüksek oy alan isimlerden biri olan CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, iktidarın, davalarla siyasi gücünün artmasını sağladığı İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Kılıçdaroğlu sonrası genel başkanlık için adı geçen isimlerden.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun adı da genel başkan adaylarından biri olarak geçse de, CHP’de, bu konuda farklı gerekçelerde itirazlarda bulunun çok sayıda kişi olduğu söylenebilir.
Hem CHP Genel Başkanlığı için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı bırakarak, İstanbul’u AKP’ye teslim edecek olması hem de “her görüşe şirin görünme çabasında olduğu, çok hırslı olduğu, ilkeli davranmadığı, yeni bir reis olma riskinin bulunduğu, siyasi tecrübesinin yetersiz olduğu” eleştirileri yapılıyor.
Kılıçdaroğlu’nun, Millet İttifakı’nın adayı olarak 13. Cumhurbaşkanı seçildiği takdirde, hemen CHP Genel Başkanlık görevini bırakmayacağı, Faik Öztrak ya da genel başkan yardımcılarından birine vekâlet verebileceği belirtiliyor.
38. CHP olağan kurultayının, Temmuz 2022’de yapılması gerekiyordu. Ancak 2023 seçimleri nedeniyle bir yıl ertelendi. Cumhurbaşkanlığı seçimi, Haziran 2023’te yapıldığı takdirde, kısa bir süre sonra kurultay yapılması gerekecek.
Erken seçim olması durumunda ise, genel başkanlık mücadelesi için süre olacak. Kılıçdaroğlu’nun, 13. Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde, - seçim 2023’te yapılarsa genel başkanlığının 13. yılı olacak - sadece iktidar değişimi değil, CHP’de de yeni bir dönem başlayacak.
Bu yeni dönemde Kılıçdaroğlu’nun, 2010’da genel başkan seçildiğinde vaat ettiği ve artık gerçekleştiğini düşündüğü, “Yeni CHP”nin mi devam edeceği yoksa, eskiye mi dönüleceği, sadece CHP’lileri değil, tüm Türkiye’yi de etkileyecek.
Yorum Yazın