Merhaba,
Bu hafta sizlere bahsetmek için birkaç konu düşünmüş, maddeler halinde sıralamıştım. Ama gayrimenkul o kadar hayatın içinde var ki, bir dost sohbeti bana düşündüğüm konuların hepsinin üstünü çizdirdi.
TÜİK’in açıkladığı gelir ve yaşam koşulları araştırmasına göre; konutların mülkiyet durumuna bakıldığında nüfusun %58,8’inin kendi konutlarında oturduğu, %25’sının ise kiracı olduğu görünüyor. Hane halkı bütçe araştırması 2019 yılı sonuçlarına göre ise Türkiye genelinde %24,1 oranıyla konut ve kira harcamaları ilk sırayı alıyor. Bu bilgiler de gösteriyor ki; gayrimenkul tabiri geniş bir yelpazeye yayılmasının yanı sıra istisnasız hepimize dokunan, tüm bireyleri ilgilendiren nadir konular arasında yer alıyor. Yadsınamaz bir gerçek evimiz yuvamızdır, hayatımızdır.
Bu haftanın konusu dost sohbetinde şekillendi dedim, aslında kiracılıkta 10. yıla dair doğru bilinen yanlışlar oluşturdu bu yazıyı. Gündemi takip eden, iyi eğitimli bir grup arasında açıldı konu. Mühendis çift kiracılıkta 10. yılda haklarının yenileneceğini sanırken, sinema sektöründen olan arkadaşımız ısrarla 10. yılda tahliye zorunluluğunu savundu. Gelin kiracılar kadar mülk sahiplerini de ilgilendiren konuya dair kanun maddesine birlikte bakalım.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
MADDE 347- Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az on beş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir. Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde, kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler. Genel hükümlere göre fesih hakkının kullanılabileceği durumlarda, kiraya veren veya kiracı sözleşmeyi sona erdirebilir.
Buna göre, kiracının her yıl sözleşme tarihinden 15 gün öncesine kadar bildirimle fesih hakkı varken, kiralayana özel durumlar hariç 10. yıl sonunda 3 ay önceden bildirmek koşuluyla bu hak veriliyor. Kanun koyucu bu madde ile kiralayanın haklarını koruyor. Çünkü 10. yıl sonunda yasal artışlar tamamıyla yapılsa bile kira bedeli günlük rayiç değerlerinin altında kalabiliyor.
Örnek olarak; 2011 yılı ocak ayında 1.000 Türk Lirası bedel ile kiralanan mülk, yasal artışların doğru uygulanmasıyla 2021 yılında yaklaşık 2.840 TL oluyor. (2018 yılına kadar kira artış oranları 12 aylık ortalamaya göre ÜFE üzerinden hesaplanırken 2019 yılında TÜFE ortalaması zorunluluğu getirildi.) Aşağıdaki tabloda 1000 TL ile başlayan kira bedelinin yıllara göre en üstten limitten yasal artışını bulabilirsiniz.
İlan görselleri 2010 yılı Emlak Pazarı Dergisi 80. sayıdan alınmıştır.
10. yıl sonunda mülkün bulunduğu çevredeki gelişim ve mülke değer katan yenilikler göz önüne alınınca bu bedel kiralayana yeterli gelmiyorsa, kiracının tahliyesini isteyebilir ya da karşılıklı rıza ile sözleşme yenileme yoluna gidilebilir.
Hatırlatmakta fayda var, yıllardır kirada olan mülkün yıprandığı gerçeği de zaman zaman mal sahiplerinin gözünden kaçıyor. Bu da tahliyesi gerçekleşmiş mülklerde yeniden kiralama öncesi mal sahiplerini ciddi masraflarla yüz yüze getirebiliyor.
Hem dost sohbetimi paylaşmak hem de haklarımızdan haberdar olmamız adına bu hafta 10 yıllık kiracılık oldu gündemim. Rayiçleri araştırmak için eski dergilerimi karıştırdım, arşivlerimi taradım. Bu yazı için ben de 10 yıl geriye 2010’lara gittim. Ve fark ettim ki orası güzeldi, maskesiz, mesafesiz, krizsiz, daha mutlu çok daha özgür olduğumuz yıllardı.
Yıl 2021 biz bu Pazar yine yasaklıyız, evlerdeyiz.
Ne diyelim önce sağlık olsun.
Yorum Yazın