Şarkılar kime, kimlere dokunmamıştır ki? Şarkı var, eser var, sanatçı var elbette. Ama hem “nitelikli”, hem “aydın” olup, her türlü baskıya karşı, bunu hiçbir zaman sömürü malzemesi yapmadan; salt sanat ve barış çerçevesinde üreten olmak sanırım en zoru ama mükâfatı da en büyük olanı.
HALK UNUTMAZ
Yine dev bir sahnede, uzun süre çalışmaların yelpazesi açılıveriyor. Sevgili Timur Selçuk, çok huzurlu olmalı. Hep yaşayacağı zaten belli ama yaşatılması çok daha onurlu. AKM Salonunu dolduran seyircilere bakıyorum, finalde ayakta alkışlamalarını izliyorum. Gözlerim doluyor. Yaşamak bu işte! Kızlarının kanatları üzerinde yine yine yeniden yükselen bir Timur Selçuk.
Sanki üç yıl önce Zincirlikuyu’nda değildi, hala perde kapandığında piyanosu başında aksinin kadife zemine, ay’ın şavkı gibi vurmakta.
“Ekomoni tıkırında” eserinde coşan izleyicinin, “Karantinalı Despina” da, ya da “İspanyo Meyhanesi”nde coşmaması mümkün mü?
Hele hele, işçi sınıfının özenle tasarlanmış koreografisinde ki bütünlük beni benden alıp götürüyor. Hangi ara, Charlie Chaplin, misafir oldu, Selçuk Ailesine? Emeğin dişlileri, sermaye sınıfının gölgesinden kurtulup özgürleşmeye cesaret edebiliyor.
BÜTÜN AHLAKLI İNSANLAR KARDEŞTİR
Özellikle ustam, Hayati Asılyazıcı’nın programlarına katıldığı sahnelerden kesitlerin yer aldığı, Timur Selçuk’un, hayat dersi, niteliğindeki konuşmaları, seyirciden karşılığını alıyor. Bu çok önemli. Her yaş aralığı var. Sanki salonda, yanı başımızda ve muzip bir gülümseme ile izliyor, hepimizi.
“İşini doğru yapan, zulme boyun eğmeyen, sevmeyi bilen bütün ahlaklı insanlar kardeştir.”diyor, ekliyor, “Oyuna gelmeyin!”.
Kökleri kuvvetli, beş yaşında piyano çalmaya, yedi yaşında ilk konserini gerçekleştirmiş, her türü mücadeleden sapasağlam çıkmış bir babanın, kızlarına yüklediği misyonda ağırdır ama genleri itibari ile bunun üstesinden ve hatta pek çok şeyin üstesinden gelebilecek karakter ve güçteler.
Hazal Selçuk ve Mercan Selçuk, Timur Selçuk’un damarlarından sanat aşkı ile yansıyorlar topluma. Cumhuriyetimizin 100.yılında, temellerini büyük babalarının attığı Türk Sanat dünyasının mihenk taşlarından Münir Nurettin Selçuk’un gücü ile bir dağın zarafeti ile yankıyorlar.
Tadı damağımda kalan bir gösterinin ne kadar çabuk bittiğini anlamıyorum. İşte tıpkı güzel bir filmi izlediğinizde, aynı oranda güzel geçecek gününüzün habercisi gibi adeta iyi sanatın varlığı. Ve varlığından yansıyan kalitesi. Tıpkı bereketli topraklar gibi. Temel sağlam ve derin olunca işlemesi de kolay oluyor.
Sesleri, dansları, performansları olağanüstü olan yine eşsiz bir “BABAMIN ŞARKILARI” programını izledim. Emeği geçen herkesi yürekten kutluyor. Büyük üstatları saygı ve özlemle anıyorum.
Yorum Yazın