Aşıyı dört gözle bekliyorduk. Birinciyi olduk; ikinciyi de olduk. Antikorumuza da baktırıp tam Covid 19’a karşı artık güvencedeyiz diyorduk ki hevesimiz kursağımızda kaldı. Evlerimizden çıkmaya fırsat kalmadan yine kapandık. Çünkü ülkemizde korona vakaları dolu dizgin artarak tavan yaptı; bir ara dünya liderliğine bile soyunduk. Mutasyonlar etrafımızda cirit atmaya başladı. Dünyada da özellikle otoriter yönetimlerin hüküm sürdüğü ülkelerde korona zapt-ı rapt altına alınamıyor.
Bu süreç uzadıkça pandemi nedeniyle işsiz kalan 10 milyonlara her geçen gün yenileri ekleniyor. Dahası işini kaybedenlerin çok büyük bölümü kadınlar, etnik azınlıklar, göçmenler ve vasıfsız işçiler. Gelir eşitsizliği pandemi sonrası küresel düzeyde daha da derinleşti.
Covid 19, her ülkede toplumları çok adaletsiz bir şekilde vurdu. Küresel çapta yoksullukla mücadele eden Oxfam’ın son raporuna göre 100 yıldır ilk kez aynı anda tüm ülkelerde gelir eşitsizliği artmış durumda. Dünya Bankası’nın tahmini de çok vahim: Dünyada günlük kazancı 1.9 doların altında olan ve mutlak yoksullukla mücadele eden insan sayısı 25 yıldır sürekli azalırken pandemi sonrasında maalesef artışa geçmiş.
Buna karşılık uluslararası derecelendirme kuruluşu Moody’s’in son araştırması, pandemide dünya genelinde hane halkı tasarruf miktarının 5,4 trilyon dolar arttığına işaret ediyor. Şaka gibi değil mi? Dünya GSYH’sının %6’sına eşdeğer muazzam bir rakam bu. Ve tahmin edebileceğiniz gibi bu 5,4 trilyon dolarlık ek tasarruf, gelişmiş ekonomilerde büyük çoğunluğu üst gelir gruplarındaki hane halkları tarafından yaratılmış. Bu paranın %37’si (2 trilyon doları) varlıklı Amerikalının cebinde. Hane halkı tasarruf oranı %4’ten %22’ye yükselen İrlanda başta olmak üzere Norveç, Hollanda, Kanada, İsviçre de tasarrufların büyük ölçüde arttığı gelişmiş ülkeler arasında.
Moody’s, aşılanmanın belli bir düzeye ulaştığı ülkelerde tüketicilerin bu tasarrufları harcayarak küresel ekonomiye hız kazandırabileceğine, 5,4 trilyon doların üçte biri bile harcansa, dünya GSYH’sına en az 2 puan eklenebileceğine dikkat çekiyor. Amerikan Barclays Bank da Moody’s ile aynı görüşte. Paranın nerelere harcanabileceğiyle ilgili tahminler de havada uçuşuyor tabii. Acaba tuzu kuru tüketiciler, ceplerinden fışkıran bu ek tasarrufla ertelenmiş alışverişlerini mi yapacak, yoksa para borsaya mı gidecek ya da uzun vadeli yatırımlara mı yönelecek?
Neyse ki Goldman Sachs, Moody’s ve Barclays’den farklı düşünüyor: “Ülkelerin toplam tasarruf verileri net bir yükselişe işaret etse de yüksek gelirli haneler bu paraları elinde tutmayı tercih edebilir, dolayısıyla da ek tasarruflar çok büyük ölçekte bir tüketim harcamasına dönüşmeyebilir.”
Ben de Goldman Sachs’a bir ilave yapayım. Belki de pandemi nedeniyle duran hayat, cebinde parası olanları farklı düşünmeye sevk etmiş; sürekli daha fazla tüketmek yerine artık doğanın ve insanlığın yararı için kafa yormaya başlamışlardır.
Yine Oxfam’ın raporuna döneceğim. Değil bu küresel düzeyde varlıklı kesimin 5,4 trilyon dolarlık ek tasarrufu, dünyanın en zengin 10 kişisinin pandemi sayesinde 500 milyar dolar artan serveti bile, tüm dünya nüfusunun aşılanması ve salgın koşullarında derinleşen yoksulluğu azaltmak için yeterli olabilir.
Doğru tespitler. Kaleminize sağlık Meral hanım. Bu artan servetin nerede nasıl kullanılacağı hepimiz için önemli. Milyonlar açlıkla boğuşurken artan parasıyla kendine yatırım yapan zengin sonunda tüm dünyanın felaketine neden olacak.