Batı’da İşçi Kıtlığı Var! Koronayla İşini Kaybeden Geri Dönmek İstemiyor
Koronavirüs hepimizin hayatını alt-üst etti; kendimizi bambaşka bir günlük rutin içinde bulduk. On milyonlar işini, yüzbinler hayatını kaybetti. Hindistan’dan Latin Amerika’ya korona hala her gün binlerce can almaya devam ediyor.
Aşılar beklenmedik ölçüde hızlı geliştirildi. Amerika ve İngiltere’de halkın büyük bölümü süratle aşılandı. Almanya, başlangıçta aşılamada çok geride kalmışken son dönemde arayı kapattı. Ve bu ülkelerde hayatın normalleşmesine dönük adımlar hızlıca atılmaya başlandı. Virüsle tanıştıktan bu yana geçen 15-16 aylık sürede hayat tamamen durduğu için tasarrufları büyük boyutlarda artan varlıklı kesim ise artık bir an önce harcamak istiyor…
Fabrikalar üretimi hızlandırmak için kolları sıvadı; oteller-restoranlar peş peşe açılmaya başladı. Ancak şu sıralar beklemedikleri ciddi bir sorunla karşı karşıyalar. İşini kaybedenlere sağlanan mali destekler ve koronayla birlikte değişen günlük yaşam tarzının da katkısıyla çalışanların çoğu, eski işine aynı koşullarda dönmek istemiyor.
Perakende, yemek, hizmet ve eğlence gibi işten çıkarma dalgalarından en çok etkilenenler de dahil olmak üzere birçok sektörde işçi kıtlığı var.
İşsizler neden geri dönmüyor?
Pandemiden dolayı işsiz kalan işçilerin büyük bölümü, şu anda işlerine dönmeye hazır değiller. Kimisi devletten tatmin edici maddi destek almaya devam ettiği için, kimisi okullar henüz tamamen açılmadığından çocuğunu bakıcıya bırakmak istemediği için…
Ama analistlere göre daha da önemli bir çekinceleri var: “Salgın hala sürüyor ve işyeri sağlığı-güvenliği konusunda büyük endişe duyuyorlar. Bu süreçte yakınlarını koronodan kaybettiler. Kendilerini risk altında görüyorlar. Toplu taşımaya binmeyi de sakıncalı buluyorlar.”
Eğlence yerlerinde çalışanlar ve garsonlar, müşteriler koronaya karşı umursamaz davrandıkları için işe dönmeye isteksiz. İngiltere’de pandemi nedeniyle işini kaybedenlerin bir bölümü kendi memleketlerine, ailelerinin yanına döndüler; Brexit de buna katkıda bulundu ve geri gelmeyecekler.
Evlerimizde yaşamaya alıştık
Belki henüz tam telaffuz edilmiyor ama pandemi yaşam tarzımızda geri dönüşü olmayan radikal değişimlere yol açtı. Evlerimizde yaşamaya, 3 öğün kendi pişirdiklerimizi yemeye, hatta ekmeğimizi bile kendimiz pişirmeye alıştık. İlk başlarda virüsü eve taşımamak için yaptık bunları, ama aylar geçip de süre uzayınca bu yeni günlük rutin, yaşam tarzımız haline dönüştü.
Evden çalışmak çok yaygınlaştı. İnternet üzerinden küçük, az kazançlı ama keyif veren yeni işler kuruldu. Evden çalışmayı benimseyenler, işe dönmek yerine uzaktan çalışma fırsatları için ısrar ediyorlar. Evden çıkmayı düşünmeyenlerin bir kısmı da eskisine göre çok daha az tüketen, sade bir hayatı benimsemiş durumda.
Salgınlar, tarihin akışını değiştiriyor
Salgınlar tarih boyunca hanedanlıkların çöküşünden sömürgeciliğin yaygınlaşmasına beklenmedik büyük değişimlerin kapılarını araladı; bir başka deyişle tarihin akışını değiştirdi.
Örneğin, 14. yüzyıldaki Kara Veba salgınında köylerde çok sayıda can kaybı olunca, toprak sahipleri işgücü sıkıntısına düştü. Sonuçta tarımda çalışanların ücretlerinde ciddi artışlar oldu. Vebadan kaçmak için o tarihe kadar yapılmamış uzun deniz yolculuklarına çıkmayı göze alanlar, yeni yerler keşfettiler ve sömürgeciliğin yayılmasına vesile oldular. Sömürgecilikle birlikte Afrika’dan Avrupa’ya gelen hastalıklar, Afrika kökenli hastalıklara hiçbir doğal bağışıklığı olmayan Avrupalıları perişan etti; bu nedenle büyük can kayıpları oldu, savaşlar kaybedildi.
COVİD-19 da hiç kuşkusuz dünya çapında yüz milyonlarca insanın yaşam şeklini önemli ölçüde değiştiriyor ve bu değişimlerin çoğu kalıcı olacak. Birkaç yıl sonra nasıl bir dünyada yaşayacağımızı şu anda kestirmek sanırım mümkün değil.
Meral hanim kaleminize hayranim. Yine ne guzel aktarmissiniz. Yavas yavas bizleri de ofislerimize cagirmaya basliyor yoneticilerimiz. Akilli olan yeni bir sistem getirir. Dunya degisiyor, donusuyor. Acilimlar yapmak lazim