Mahir ile Deniz: Ezeli ve ebedi mücadele arkadaşlığı
28 Şubat’ta doğdu Deniz Gezmiş; 28 Şubat 1947’de. Mahir Çayan 15 Mart’ta doğdu; 15 Mart 1946’da.
İkisi de Haydarpaşa Lisesi öğrencisiydi. Aynı dönemde okudular. Mahir Çayan, Deniz Gezmiş’in üstündeydi haliyle. Aynı koridorda koşturdular, aynı bahçede. Aynı havayı teneffüs ettiler teneffüs saatlerinde.
İlk eylemlerine Haydarpaşa Lisesi’nde katıldı ikisi de. Öğretmenlerini kurtarmak için sokağa çıkıp yürüyüş eylediklerinde birbirlerini tanımıyorlardı. Sonra birbirlerinin uğruna ölümü göze alacak kadar sevdiler birbirlerini.
Mahir Çayan’ın son eylemi Kızıldere’deydi, Deniz Gezmiş’inki Ulucanlar Cezaevi’nde. Biri 30 Mart 1972’de ebediyete, yani kalbimizin en anlamlı yerine intikal etti, diğeri 6 Mayıs 1972’de.
İlk eylem ilk aşk gibidir derler; son eylem nasıl tarif edilir, son mudur gerçekten de emin değilim. Eğer 30 Mart ve 6 Mayıs’tan sonra binlerce çocuğa isminiz verilmişse, yüz binler peşinizden yürümeye başlamışsa, son eylem hayata ilk merhaba mıdır; belki de…
Liseli iki çocuğun, haksızlığa uğradığına inandıkları öğretmenleri için nümayiş yapması, hatta işi “taşkınlık” boyutuna vardırması karakter analizi için yeterli olur mu, bilemiyorum.
Bildiğim bir şey var: Haydarpaşalı iki çocuk o gün Fenerbahçeli Boncuk Ömer için sokağa çıkarak, bedeli ne olursa olsun haksızlık karşısında susmayacaklarını ilan etmiştir.
İyi mi olmuştur yoksa kötü mü, bunu da bilemiyorum. Başkasının hayatı üzerine ahkâm kesmek kimin haddine.
Boncuk Ömer’i savunmakla başlayan öykü bağımsızlığı savunmakla devam etmiş ve Mahir Çayan ile Deniz Gezmiş hayatımıza girmiştir.
Bu tespit bizler açısından öykünün dramatik yönüdür. Onlar hayatlarını ortaya koyarak hayatlarımıza dahil olmuştur. Sadece kendi hayatlarını değil bizlerin hayatını da sıradan olmaktan kurtarmışlardır. Onlar, biz, onlardan öncekiler, bizden sonrakiler… Hayatı sıradan yaşamak neden zor bu ülkede?
Neyse konumuza dönelim, yoksa duygularımı kontrol edemiyorum.
Mahir Çayan’la Deniz Gezmiş’in birbirlerinden habersiz kader birliği yapmasına sebep Fenerbahçeli Boncuk Ömer’dir.
Şimdi yaşananları hatırlayalım.
Yıl 1963’tür. Fenerbahçeli futbolcu Ömer Boncuk Haydarpaşa Lisesi’nde çalışmaktadır. Hürriyet Gazetesi Ömer Boncuk’la ilgili bir haber yayınlar ve tacizci ilan eder. Öğrenciler olup bitenin farkındadır. Ömer Boncuk’un okulla ilişkisinin kesilmesi ise öğrenci tepkisini artırır. Öğrenciler sokağa dökülür. Vapurla karşıya geçen liseliler, Hürriyet Gazetesi’ne doğru yürümeye başlar. Ellerinde “Boncuksuz Haydarpaşa olmaz, böyle palavra atılmaz” yazılı pankart vardır.
Aralarında Mahir Çayan’ın olduğu bir grup çocuk grubu yönlendirmektedir. Yürüyüş kolu gazete binası önüne kadar gelir. Burada yapılan konuşmalarda gazete protesto edilir, gazete binası taşlanır. Polis müdahale eder. Daha sonra Mahir Çayan ve bir grup çocuk gözaltına alınır. Haklarında dava açılır. Deniz Gezmiş yaşça küçük olduğundan tahminen sadece yürümekle yetinenler arasındadır.
Kısa zaman sonra, haberin bir iftiraya dayandırıldığı anlaşılır. Mahir Çayan’ın ilk gözaltısı, Deniz Gezmiş’in ilk eylemi böyledir.
Boncuk Ömer’in, kendisi için yürüyen çocukları gözleri yaşlı camdan izlediği yazılır.
Sonra ağlama sırası bize geçer. Biz, bizim için ölümü göz alan çocukların peşinden, ezeli ve ebedi mücadele arkadaşı olan Mahir Çayan ve Deniz Gezmiş’in ardından tıpkı Boncuk Ömer gibi için için ağlamaya başlarız.
Degerli Inönü ALPAT! Beyninize, bileginize ve yüreginize saglik... Cagdasi olmaktan gurur duydugum DEV-GENC`li yoldaslarim Mahir CAYAN ve Deniz GEZMiS ile yazacak o kadar cok sey var ki... Yazanlara, yazabilenlere kolay gelsin. Heidelberg`den dostca dayanisma selamlarimla. Yakup DIVRAK