Erdoğan, Antakya Spor Salonu'nda düzenlenen AKP Hatay İlçe Belediye Başkan Tanıtım Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez.” demişti.
İddiasını kanıtlarla destekledi:
“Hatay'a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı, mahzun kaldı"
Doğru söylüyordu. Depremle yerle bir olan Hatay’da yerel yönetim AKP’li olmadığı için, merkezi yönetimle el ele verememiş, dayanışma halinde olmamış ve o şehre bir şey gelmemişti. Hakikaten Hatay garip kalmıştı, mahzun kalmıştı.
Erdoğan Aksaray’dan seslendi: “Yüksek enflasyon ortamında ne verirsek verelim, dipsiz kuyu misali kaybolup gidiyor” dedi.
Konumuzla alakalı değil ama, bu dediği de doğruydu.
Seçim sonuçları netleştikten sonra balkondan yaptığı konuşmada "Maalesef yerel seçim imtihanından istediğimiz, umduğumuz neticeyi alamadık" dedi.
Bak… bu da doğruydu!
***
Bir şehre bir şey gelmesi için merkezi yönetimle yerel yönetimin el ele vermesi gerekir. Lakin bunun için Merkezi yönetimle yerel yönetimin aynı görüşten veya aynı partiden olması gerekmez.
Erdoğan’ın bu sözlerini “ayıp” diye değerlendirenler oldu, “Şantaj” diyen oldu. “Tıbbın konusudur, psikolojik olarak incelenmeli” diyen oldu.
Elbette şantaja boyun eğip yerel yönetimleri merkezi yönetime teslim etmek, akla gelen çözüm yollarından biridir. Lakin sonucu garanti değildir. O şehre, buna rağmen bir şey gelmeyebilir.
Tabii bu sorunu aşmanın diğer bir yolu daha var. Merkezi yönetimi yerel yönetimlerin tercihleri doğrultusunda yeniden belirlemek. “Merkezi hükümet yerel yönetimle el ele vermezse, oraya oy gitmez.” demek. Elele verecek merkezi yönetimi seçmek.
Bu çözüm sadece benim aklıma geldi sanıyordum. Meğerse herkesin aklına gelmiş. Seçim sonuçları. “Madem merkezi yönetim bize gelmiyor, biz ona gidelim.” anlamına geliyor olabilir.
Erdoğan’ın "Maalesef yerel seçim imtihanından istediğimiz, umduğumuz neticeyi alamadık" değerlendirmesi de aynı şeyi söylüyor.
Bir sonraki adım, merkezi yönetimi belirlemek olabilir.
***
2023 Cumhurbaşkanı seçim sürecinde, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir kampanya yürütülmüştü. Bir ülkenin bütün bakanlar kurulu, özel bir şirketin ticari bir ürünü olan Togg’un reklamı için kameralar karşısına geçmişti.
Birkaç gün içinde 16 Bakan, Bakanlara tahsis edildiği söylenen Togg’larla, görüntü vermişti. Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın performansları ayrıca göz dolduruyordu. Çok başarılı bulduğumu söyleyebilirim.
Aynı kare içinde aynı anda gördüğümüz en fazla Togg sayısı 5’ti. 11 Nisan’da Ankara Spor salonundaki AKP’nin aday tanıtım toplantısında bütün Bakanların içerde olmasına rağmen, bina önünde sadece 5 Togg vardı.
Bu durum “16 bakan 5 Togg’u paylaşıyor olabilir mi?” sorusunu akla getirmişti.
Öyleyse bile; bu, çekim ekibinin başarılı olduğu anlamına gelir. 5 Togg’u 16 bakan arasında bölüştürüp, çekimleri programlamak, kolay bir iş olmasa gerek.
İşte; bu yerel seçimlerde de, isimler değişmiş olsa bile aynı bakanlar kurulu yeni bir kampanya için, yine sahadaydılar. Bu sefer tanıtımında görev aldıkları ürün, İstanbul Belediye Başkanı adayıydı. Murat Kurumun tanıtımında görev aldılar.
Bu yapımda, gözden kaçan teknik bir hatadan söz edebiliriz.
Daha önce Togg’larla görüntü veren bakanların, bu sefer Togg’ları yoktu.
Halbuki yapım ekibinde yer alan sanat yönetmenleri bu yüzden vardır. Yapımda kullanılan aksesuarların bulunması ve idaresinden sorumludurlar. Farklı sahneler arasında bütünlüğü sağlamak bunların işidir.
Bakanlarla tahsis edilen Togg’ların bu yapımda da yer almaması, sürekliliği ve buna bağlı olarak inandırıcılığını azaltmıştır.
Bu sefer ya yapım ekibinde sanat yönetmeni yoktu veya kadroyu liyakatsiz biri işgal ediyordu.
Murat Kurum’un kaybetmesinde bu teknik hatanın payı olabilir.
***
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye Gençlik Vakfı’nın bir etkinliğinde yaptığı konuşmada 31 Mart yerel seçimlerinin “bir final” olduğunu söyledi, “Bu seçim benim son seçimim.” dedi.
Bak bu da doğru olabilir.
Yorum Yazın