Değerli bir dostumun aracılığıyla bana ulaşan MUHALİF Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sayın ŞENOL, dijital ortamda çıkan ve günübirlik yenilenen MUHALİF`te periyodik yazılar yazmamı önerdi. Epey düşündüm doğrusu. Almanlardan öğrendiğim ve içselleştirdiğim bir kuralı uyguladım. Teklife, "üzerine en az 1 gün uyuduktan sonra" cevap verdim. Özellikle de periyodik yazma konusu beni çok düşündürdü. Günübirlik yazma şansım yok. Ayda bir yazsam, o zaman da okuyucu unutacak beni. En iyisi orta yolu tutalım ve 15 günde bir yazalım.
Yazalım yazmasına da ne yazalım? Şöyle fiyakalı bir giriş nasıl yapacağım? Örneğin, “Kutsal kitaplar hep ‘oku!’ diye başlar” diyerek mi giriş yapsam İlhan SELÇUK üstadımıza özenerek. Ya da “haydi kolay gelsin!” mi desem çocukluğumun geçtiği yörelerde çok sık söylendiği gibi.
En iyisi biraz uzmanlık alanım olan eğitimden ve biraz da 48 yıllık Almanya`daki göçmenliğimden bahsederek başlayalım.
Biraz 12 Mart mağduriyetinden ve biraz da 1386`da kurulmuş olan Heidelberg Üniversitesi`nde, Prof. Dr. Jürgen HABERMAS`ın yanında felsefe okumak ve Şeyh BEDRETTİN üzerine doktora yapmak amacıyla geldiğim Almanya`da bir göçmen olup çıktım! Hani büyük şair diyor ya “Göçmenlik zor zanaat!” gerçekten de çok zor zanaat... Çok karmaşık, yoğun, zahmetli, yıpratıcı bir süreç göçmenlik süreci. Ama, son tahlilde prograsif bir olgu bu. Hele bir iki kuşak sonra çok olumlu ve verimli sonuçlar ortaya çıkabiliyor. İkinci en geç üçüncü kuşaktan itibaren göç sürecinin sonuçları, verilen emeklerin ürünleri ortaya çıkmaya başlıyor...
Örneğin, COVİD 19 aşısını bulan Mainz kentindeki BioNTech firmasının kurucuları Dr. Özlem TÜRECİ ve eşi Prof. Dr. Uğur ŞAHİN birer göçmen çocuğu ve ikinci kuşak. Birkaç hafta önce Göttingen Üniversitesi`nde oy birliğiyle rektörlük görevine seçilen Prof. Dr. Metin TOLAN da öyle. Alman telekomünikasyon devi TELEKOM, Berlin`de bir dijital araştırmalar merkezi kuruyor ve başına işçi olan ağabeyinin Berlin`de okuttuğu Prof. Dr. Şahan ALBAYRAK`ı getiriyor. Hani denir ya “paranın dini imanı ve rengi olmaz!” diye... Bilim dünyası da öyle. Dini, imanı ve rengi yok. Peki ne var? Emek, disiplin, verimlilik, başarı ve liyakat var. Peki hep böyle mi? Elbette değil. Bazı haksızlıklar da olmuyor değil... Ama genelinde çok iyi olan yerini buluyor. Emeğinin karşılığını alıyor.
İnsan kendi kendine sormadan edemiyor. Peki, bu tür bilim insanları neden ülkemizde çıkmıyor da niye diasporada yaşayan yaklaşık 6 milyon Türk kökenli göçmenin arasından çıkıyor? Bilim dünyasında sorduğumuz bu soruyu spor alanında da sormalıyız...
Hele de son 3-4 yıldır yetişkin iş gücü, akademikerler, bilim insanları yurt dışına göçüyor. Yurttaşlarımızın vergileriyle okuyan bu akademikerlerin ve bilim insanlarının ağırlıklı olarak Avrupa`ya ve Amerika`ya göçü çok üzücü.
Her 4 kişiden birisinin öğrenci olduğu, şehrin en büyük iş vereninin üniversite olduğu Heidelberg kentine, son 3-4 yılda Türkiye’den 100`den fazla hekim, bilişim uzmanı ve mühendis geldi. Almanca öğrendikten sonra işe yerleşiyor bu kalifiye elemanlar. Hâlbuki, sanayileşmekte ve kalkınmakta olan ülkemiz Türkiye`nin ne kadar ihtiyacı var bu yetişmiş beyinlere...
Gel de eleştirme bu beyin göçüne sebep olanları. Hadi gel de MUHALİF olma, MUHALİF gazetesinde yazma.
“Her şey güzel olacak!” diyelim ve bunun gerçekleşmesi için çalışmaya devam edeceğimizi dile getirerek noktalayalım bu ilk yazımızı.
Merhaba Yakup'bey Sizi Muhalifte yazma karari aldiginizdan dolayayi kutluyorum Hayirli olsun Keske daha sik yaza bilseniz Sizin yazilarinizi okumak gercekten zevkli ve egitici olacagindan eminim Basarilar diliyorum A. Sahin
Değerli Yakup bey;Bu ilk yazınızı biricik yavrusunu gurbet ele gönderen bir anne olarak okudum. Nasilda denk geldi.Hassasiyetiniz için çok teşekkür ederim yavrum adına ve tüm ülkemin pırlantaları adına . Saygılarımla .
Sevgili Yakup Kutluyor, daha nice güzel yazılar diliyorum.
Hayırlı olsun. Başarılar dilerim
Yakup Bey, tebrik ederim sizi... Başarılı bir başlangıç olmuş, emeğinize sağlık. Muhalif olacak çok konu var... Sizin yorumlarınızı seve seve okumak isterim. Ludwigshafen' den saygılar, selamlar...
Pekuysal dikmen @gmail.com
Tebrikler Yakup Bey. Hayırlı olsun. Devamını bekliyoruz.
Hocam yüreginize sağlık ve başarılarının devamını dilerim
Ne güzel bir yazı katkısız, hilesiz, hurdasız çok güzel kalemine sağlık başarılar diliyorum.
Yakup Bey Tebrikler, cok basarili bir giris olmus. Bir sonraki yazinizi dort gozle bekliyorum. Esenlikle kalin.
Güzel bir baslangic, devamnin, dilegiyle, Saygilar...
Değerli dostum, önemli bir konu. Muktedir Türkiye’de sadece tornadan çıkmış, biat etmiş nesiller istiyor. Tek tip düşünce yani. Adamın kendi düşüncesi de yok. Bir Text yazmışlar önce binali okuyor, 4 sene sonra da kendisi aynısını okuyor. Serbest düşünce, fikir geliştirmeye yer yok yani. İslam coğrafyası 1400 yıldır aynı haltı işliyor, şimdi bilgi karşısında perişan , rezil durumdalar
Tebrikler Sevgili Dostum Yakup Tamamen yazına katılıyorum
Sevgili Yakup seni kutluyorum. Yüreğine ve beynine sağlık, kalemine kuvvet diliyorum. Vira vira!
Yakıp bey, Şimdi resmi muhalif olmuşsunuz. Kolay gele diyelim. Güzel bir başlangıç olmuş. Daha nice nice haftalar dileğiyle güneşli güzel günler görene kadar