Türkiye, siyasetçi mezarlığıdır. Nedense bizim siyasetçilerimiz devirlerini tamamladıklarını fark etmez, fark etmek hiç istemez ve türlü yollar deneyerek süreçlerini uzatmak ister. Ama tabi bu işler istemekle ya da “Haksızlık ettiniz, kızdım size” deyip parti kurmakla olmuyor. Partiyi kurduğunuzda bir tabanınız olması şart, negatif kimliklenmeyi bilmeniz buna göre duruş sergilemeniz şart, 2021 yılının sonunda seçim yapılırsa Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine göre oy kullanacak 9,1 milyon Z kuşağı genç acaba benim yaşımda ve vizyonumda bir adama oy verir mi diye hesaplamak şart, dünyadaki eğilimleri gözlemlemek şart, mevcut siyasi düzenin ve aktörlerin gençleri siyasetten soğuttuğunu bilmek şart, bu gençlerin oyunu almadan iktidarın hayal olduğunu görmek şart, iş dünyası harıl harıl X, Y ve özellikle Z kuşaklarını iş hayatına nasıl entegre ederiz diye formüller üretmeye çalışırken, siyasetin her şeyden habersiz, adeta kendin pişir kendin ye mantığından acilen kopması şart, kutuplaşmadan hiç hoşlanmayan Z Kuşağının önceki partisiyle kutuplaşarak ayrışan bir lider profiline nasıl konumlanacağını düşünmek şart. Muharrem İnce özelinden başlayarak tüm bu görüşlerimi somut veriler üzerine oturtarak ve tarihsel verilerle sağlamlayarak anlatacağım.
Muharrem İnce istifa etti. Mütevazi bir aileden gelen İnce, 1964 doğumlu, fizik öğretmeni, 1990’lı yıllarda Yalova Spor'da basın sözcülüğü ve Atatürkçü Düşünce Derneğinde il başkanlığı yaptı. Aynı dönemde siyasete atıldı. CHP’nin ilçe ve il yönetim kurullarında görev aldı. İl başkanı olarak seçildi, genç bir siyasetçi olarak parladı. Teşkilat içerisindeki bu yükselişi parti yönetiminin dikkatini çekti. 1999 seçimlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin dışında kalarak büyük bir deprem yaşayan CHP'nin taze kan arayışlarına yanıt oldu. Adalet ve Kalkınma Partisini iktidara taşıyan 2002 genel seçimlerinde CHP’den milletvekili seçildi, 38 yaşındaydı. 2002’den 2021’e meclisin en çok söz alan muhalif vekilleri içinde daima milletvekili olarak CHP tarafından seçildi ve öne çıkarıldı. Bu başarıları onu Cumhurbaşkanlığı adaylığına kadar taşıdı. Ancak Muharrem İnce’nin işte o noktadan sonra partisiyle arasına dikenler, duvarlar girdiğini söyleyebiliriz. Çeşitli suçlamalar, iftiralar havalarda uçuştu. İşler sonunda Muharrem İnce’nin istifasına ve Memleket Hareketi adı altında birleştirdiği, kısa bir gelecekte partiye dönüşeceğini öngördüğümüz duruma getirdi. İstifa sonrası açıklamasında, "Bugün yol ayrımında olduğumu biliyorum. 42 yıl içinde her kademede görev yaptım. Hala Atatürkçüyüm, Cumhuriyetçiyim, kurucu değerlere bağlıyım. Bir yandan partiyi yönetenler partinin evlatlarına iftira atarken, CHP ile mücadele eden insanlarla kol kola fotoğraf vermişlerdir. Atatürk'ün partisi kalmamıştır. CHP artık bir tabela partisidir” dedi.
Ancak 2002’de, 38 yaşındayken partisinin genç kanı olarak milletvekilliğiyle taçlandırılan İnce keşke kendi partisinin patronu olmak yerine 35-40’lı yaşlarında bir gönüldaşını aday gösterebilseydi. Size ütopik mi geldi? Yok gelmesin çünkü ancak o zaman 9 milyon, hiyerarşiden hoşlanmayan, bağımsız ruhlu gencin oyuna talip olabilirsiniz. O zaman işte çok yakındığınız CHP yönetimine alternatif olduğunuzu, öncülünüzden farklı olduğunuzu gösterirsiniz. Ama şimdi maalesef kerameti kendinden menkul eski genel başkanınızdan hiç de farklı olmuyorsunuz. Türkiye’nin Z kuşağı da toplumun geneli de bu çıkışlardan çok etkilenmez, çünkü onlar sizin farkınıza varamayacak. Türkiye Z Kuşağı gençleri dünyadaki yaşıtlarıyla bütünleşik, İstanbul’da da Paris’te de Şanghay’da da aynı dizileri izleyen, aynı müzikleri dinleyen, bütünleşik kültürel hayatı paylaşan dev bir dünya bilgisi ve birikimi var. Finlandiya Başbakanı Sanna Marin 34 yaşında, Avusturya Şansölyesi Sebastian Kurz ise 31. Yine 31 yaşından itibaren İtalya Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı gibi görevlerde bulunan Luigi Di Maio ve 25 yaşında “OK, boomer” çıkışıyla dikkatleri üstüne çeken Chlöe Swarbrick gibi isimler dünyada öne çıkıyor. Dedim ya dünyaya bakın diye, mesela Ukrayna’nın yeni cumhurbaşkanı 40 yaşında genç bir adam, Zelensky. ‘Batı’ya dönük bir başkanlık yürüteceğini söyleyen Zelensky AB ve NATO üyeliğini destekliyor ancak ikisi için de referandum istiyor. Aynı zamanda Rusya’yla işgal altındaki doğu bölgeleri için konuşmak istiyor [1]. Devlet başkanının yüceltilmemesi gerektiğini vurgulayan Zelensky, “Makam odalarınıza benim portrelerimi değil, çocuklarınızın fotoğraflarını asın ve bir karar almadan önce onların gözünün içine bakın” diyor [2]. Siz diyebilir misiniz? Politbüro kafasından çıkıp? Zor.
Daha yaratıcı ve uyumlu olacağı beklenen, dijital dünya gurusu Türk Z kuşağı, İnce’yi, Kılıçdaroğlu’nun klonu olarak görmeye devam edecek, tıpkı AK Parti ile yollarına başlayıp sonradan ayrışan isimlerden farksız olarak. İnce’nin tabanı kim olacak? Yani kimlerden oy alacak? Buraya kadar cevap bulamıyorum çünkü milliyetçilik ve Atatürk denince işte orada her parti var. Eksiksiz. Türkiye’de aksi zaten düşünülemez.
Gelelim negatif kimliklenmeye, o ne biliyor musunuz? Bir partinin destekçilerinin o partiye olan sadakatinden daha önemlisi, diğer partiye/partilere olan nefretleridir. Türkiye’de Konda gibi saygın bir kuruluşun verilerini esas aldığımı söyleyerek şöyle devam etmeliyim. Siz eğer bir siyasal partinin içinden mevcut siyasi düzen içinde ayrışıyor, ayrılıyorsanız, seçmen nezdinde negatif algı oluşturursunuz ve nankörlükle yaftalanırsınız. Blokların hakimiyetinden söz edilen bir ortamda yüzde 50 artı 1 alacağım diyorsanız, sadece gülümsemeler yaratırsınız. Yazıklanan, vahvahlanan bir siyasi aktör olmanın ötesine geçemezsiniz. Bilemiyorum tabii haksız da çıkabilirim ama “Bir Muharrem İnce vardı” diyenleri duyar gibiyim.
Türkiye nüfusunun yarısının 32 yaş ve altındaki insanlardan oluştuğunu hatırlayarak, içimden keşke bir genç insan, genç insanlar aday olsalar da görsek, görebilsek diyorum. Milletvekili sayısı 550’den 600’e çıksa da YSK verilerine göre genç milletvekili sayısının yüzde 1,6’dan yüzde 1,3’e düştüğünü, 30 yaş altı milletvekilimizin yüzde 0,2 olduğunu bilerek utanıyorum. Gençler öne çıkacak, çıkmalı diyorum. Ayaklarına taş değmesin gençlerimizin, diyorum. Çok mu iyimserim? Hayır gerçekçiyim, 28 yıldır aralıksız hem Türkiye hem de dünya gençleriyle çalışan, X, Y ve Z kuşaklarının ciğerini bilen, öngörüsü yüksek Boğaziçili bir öğretim üyesiyim ve anneyim.
[1] https://www.avlaremoz.com/2019/04/25/ukraynanin-yeni-cumhurbaskani-yahudi-komedyen-zelensky/
[2] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-49067232
Yorum Yazın