Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hükümetleri döneminde her zaman asgari ücreti işçileri memnun edecek, istihdamı koruyacak ve üretimin sürekliliğini sağlayacak düzeyde belirlemeye gayret ettiklerini belirtti.
Gayret, olağanüstü bir biçimde uğraşma, uğraşıp didinme, çabalama, çalışma isteği, diye ifade edilir. Takdir edilesi bir davranıştır. Bu gayretin bir de sonucu olmalı. Bakan Işıkhan, buna da değinmiş:
"2002 yılında net asgari ücret tutarı 184,25 liraydı. 2023 yılı temmuz ayındaki artışla birlikte bugün 11 bin 402 lira. Bu da net asgari ücretin, 2002 yılına göre 2023 yılında nominal olarak 61 kat arttığını gösteriyor. Bizler AK Parti hükümetleri olarak Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde 21 yılda çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme konusundaki kararlılığımızı da göstermiş olduk."
61 kat artış insanı heyecanlandırıyor tabii. 2002 yılına göre 61 kat daha zenginsiniz sanıyorsunuz. Ama bu yanılgıda bakanın payı yok. Bakan “nominal olarak” diye belirtmiş zaten.
Nominal Değer (Par Value, Face Value), “Para, çek, senet, hisse senedi, tahvil, pul vb. menkul (taşınabilir) kıymetlerin üzerinde yazılı olan değerdir.” diye tanımlanır.
“Reel değerden farkı, kıymetin piyasadaki gerçek değerini yansıtmaması, sadece sayısal ifade odaklı olup alım gücünü belirtmemesidir.” diye açıklanır.
Yani alım gücünüz nominal değerle değil, reel değerle alakalıdır.
Erdoğan Giresun'da AKP Giresun il kongresinde “Tuvalete gittiğimiz zaman kaça gidiyorduk? 1 milyon lira. Hatırlayın, ne günlerdi o günler ya. N'oldu biz geldik dedik bu altı sıfırı bir atın bakalım. Altı tane sıfırı attık, 1 milyonluk tuvalet 1 liraya düştü. Bugünleri gördük mü? Mesele bu, iş bilenin kılıç kuşananındır.” demişti.
Gerçi “1 milyonluk tuvalet 1 liraya düştü” ifadesi reel bir duruma işaret ediyor gibi görülse de bahsedilen nominal bir durumdur.
Daha önce gelirinizle kaç kere tuvalete gidiyorsanız, yine o kadar gidebilirsiniz. Tabii reel olarak geliriniz azalmadıysa. Ama bir an için sanki bir milyon kere gidebiliyorsunuz hissine kapılıyorsunuz ve mutlu oluyorsunuz.
Neticede “Mesele bu, iş bilenin, kılıç kuşananındır.”
***
15 Aralık 2006 tarihinde Meclisin 33’üncü Birleşiminin 3’üncü Oturumunda 2002-2006 yıllarını karşılaştıran Erdoğan “Nominal” değil “reel” konuşuyor:
“2002 yılında aylık ortalama asgari ücret 174 yeni Türk lirası. Bu asgari ücretle 161 litre süt alınıyordu. Bugün, asgari ücret 381 yeni Türk lirası. Bugün asgari ücretle 293 litre süt alınabiliyor. Alım gücü yüzde 82 oranında artmış.”
“En düşük memur maaşıyla 2002 yılında 421 kilogram ekmek alınabiliyordu. Bugün en düşük memur maaşı 765 yeni Türk lirasına yükselmiş durumda. Bu maaşın alabildiği ekmek miktarı 671 kilogram. Alım gücündeki artış yüzde 60.”
“2002 yılında en düşük SSK emekli aylığı 257 yeni Türk lirası. Bu ücretle 2.136 adet yumurta alınabiliyor. 2006 yılına geliyoruz, en düşük SSK emekli aylığı 477 yeni Türk lirası. Bu ücretle 3.975 adet yumurta alınabiliyor. Artış yüzde 86.”
***
Bakan Işıkhan’ın “nominal” açıklaması kafamı karıştırdı. Bir asgari ücretli son 22 yılda 61 kat artan geliriyle 22 sene öncesine göre 61 kat daha fazla refaha kavuşmuş olamayacağından, durum tespiti için markete çıktım.
İki farklı markadan birer litre süt aldım. Biri 39.95 lira, diğeri 49.95 lira.
Fırından bir ekmek aldım. 250 gram ekmek 10 lira, yani kilosu 40 lira.
Evde yumurta vardı almadım ama fiyatlarına baktım. 4.5 ile 7.85 lira arasında değişiyordu.
Bir kilo da mandalina aldım. Mevsiminde olmasına rağmen kilosu 32.95 liraydı. Erdoğan, meclisteki konuşmasında mandalinaya değinmediği için onu değerlendirmeye alamıyoruz.
Mevcut durumda:
Bir asgari ücretli (11.402 TL/ay) 285 litre süt alabiliyor.
En düşük maaşlı memur (22.017 TL/ay) 550 kilo ekmek alabiliyor.
En düşük maaşlı SSK emeklisi (7.500 TL/ay) 1.666 adet yumurta alabiliyor.
Yani bir asgari ücretli 2002 yılına göre daha fazla ama 2006 yılına göre daha az süt alabiliyor.
En düşük maaşlı memur 2002 yılına göre daha fazla ama 2006 yılına göre daha az ekmek alabiliyor.
En düşük maaşlı SSK emeklisi 2002 yılında alabildiği yumurtaları da alamıyor.
***
Nasreddin Hoca bir ahbabından 100 akçe borç almış. Adam alacağı için Hoca’yı sıkıştırıp duruyormuş. Yine bir gün adam borcunu istediğinde;
– Şu anda yok ama, demiş, çok yakında ödeyeceğim,
– Söyle Hoca, ne zaman vereceksin, kimden bulup vereceksin!
– Evin önüne çalı ektim!
– Niye?
– Koyun sürüsü geçerken yünleri çalıya takılacak.
– Sonra?
– Bizim hatun bu yünleri toplayacak, yıkayacak, tarayacak, eğirecek, dokuyacak, ben de götürüp satacağım.
– Eee?
– Ne e’si be adam, sordun ya, senin 100 akçeni o zaman ödeyeceğim.
- Oradan topladığın yünler 100 akçe etmez ki?
- Eder, demiş Hoca. Nominal olarak eder.
Yorum Yazın