Çok susamışken kana kana içtiğimiz bir su,
Havanın sıcaklığından bunalmışken aniden esen bir rüzgar,
Açlıktan öleceğimizi sandığımız anda elimize tutuşturulan mis gibi bir lokma ekmek,
Göz gözü görmeyecek şekilde aşırı yağan yağmurlardan sonra pırıl pırıl parlayan güneş,
OH BE DÜNYA VARMIŞ dedirtmez mi hepimize?
Su, hava, güneş, gıda … zaten dünyanın insanlara sunduğu kaynaklar değil midir? O yüzden iç çekerek şükrederiz Dünyaya…”Oh be Dünya Varmış” ı yürekten söyleriz..
4.5 milyar yaşındaki yaşını başını almış dünyaya. 5 kez yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmış ve şu anda da kaynaklarının tükenmesi, yaşanabilir olmaktan çıkma ihtimali olan ve hatta iklim uzmanlarının 6.yok oluşa doğru gitmekteyiz diye uyarılarda bulunduğu dünyaya…
************
Ben İklim Gazeteciliği yapıyorum.
Bu da ne demek? Hemen açıklamaya çalışayım.
Gazeteciliğin birçok alt başlığı vardır, spor muhabiri, siyasi muhabir, adliye muhabiri, sağlık muhabiri gibi… Gazetecilerin farklı görevleri vardır; bunlardan biri de karmaşık olan konuları bireylere anlatmaya çalışmaktır. İşte İklim Gazeteciliği bu nedenle oluşmuş bir uzmanlık alanıdır.
Benim gazeteciliğe başladığım yıllarda İklim gazeteciliği uzmanlık alanı yoktu, ben kariyerimi siyasi muhabirlikte yapmıştım. Ama son yıllarda iklim değişikliği iklim krizine doğru dönünce ki neden nasıl döndü onu sonra anlatmaya çalışacağım, böyle bir uzmanlık alanı çıktı. İşte ben de bunun eğitimini alarak iklim gazeteciliği yapmaya başladım.
**********************************
“İklimler değişiyor”,
”artık havalar eskisi gibi değil”,
“ne yaz belli ne kış “
“Bizim çocukluğumuzda bir kar yağardı” söylemlerini duymayan kalmadı; çoluk çocuk genç yaşlı herkes bir “iklim değişikliği” lafını duyuyor, herkes az çok bir şeyleri doğru yanlış biliyor, zaten istatistikler de bunu gösteriyor.
Bir İklim haber sitesi olan İklim Haber ve KONDA Araştırma ve Danışmanlık, 4. Kez aynı araştırmayı yapmış; Türkiye’deki insanlar iklim değişikliğini biliyor mu biliyorsa ne biliyor, nasıl algılıyor diye.
BU son araştırma da gösterdi ki Türk toplumunun yüzde 66 sı yani yarısından fazlası iklim değişikliği için endişeli. Endişeli ama ne için endişeli işte onu bilmiyor,
Yani İklim Değişikliği neden oluyor, iklim değişikliği olursa ne olur ve iklim değişikliği ile oluşacak sorunların çözümü var mı? İşte bunları bilmiyorlar..
Her kafadan bir ses çıkıyor Paris Anlaşması diyen var, karbon nötr diyen var, emisyonu zaten herkes söylüyor.. Söylüyor da ne söylüyor?
Bu araştırmada “ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı 2053 yılı için net sıfır emisyon hedefi hakkında bilginiz var mı?” sorusu sorulmuş. Yüzde 83 lük kesim herhangi bir bilgisi olmadığını söylemiş. Zaten emisyon ne, net sıfır ne diye sormamışlar Allahtan…
Türk akademisyenlerimiz bu konuda müthişler harika araştırmalar, tespitler var ama Sanki bir çok doktor bir araya gelmiş anlamadığımız dilden konuşuyor gibiler.
Anlaşılacağı üzere biz bu köşede
Terminolojisi olan , karışık gibi gözüken
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİ, İKLİM KRİZİNİ ANLATACAĞIZ:
Çok katmanlı ve dinamik bir konu olduğu için yaşamın her köşesine değineceğiz.
Aşırı hava olaylarından, buzulların erimesine, buğdaydan, arılara, tuz gölünden, okyanuslara, balıklardan , flamingolara kadar..
Çok teknik karmaşık gibi görünen bir konu ama baştan da söyledim ya iklim gazetecilerinin görevi uzmanların ve akademisyenlerin müthiş çalışmalarını bireylerin anlayabileceği dile indirgeyerek siyasileri ve iş dünyasını harekete geçirmek.
Dünyamız ısınıyor, havadan söz etmiyorum yeryüzünden söz ediyorum,
Ve böyle giderse çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmakta zorlanacağız.
Ama alınması gereken önlemler var, İklim değişikliğine uyumlanma çalışmaları yapılabilir.
İşte bunları tek tek ama sizleri sıkmadan anlatmaya çalışacağım.
Bu haftalık aklımızda ne kalsın dersek;
Net birkaç cümlede toparlayalım.
Yerkürenin çok fazla ısınmaması gerekiyor. Ki bizden sonraki nesiller de dünya kaynaklarını kullanarak yaşayabilsinler.
Yerkürenin tahminimizden daha çok ısınmasını öngörüyor uzmanlar.
Yerküre doğal akışta ısınmıyor maalesef, insanların yaptıklarından dolayı ısınıyor. Bunları tek tek anlatacağım.
Ama hiç unutmamamız gereken bu sorunun başlıca çözümü tüketimi azaltmak. Neler yapabileceğimiz de anlatacağım.
Son bir bilgi ile kapatalım bugünü;
İklim Değişikliği aslında olağan bir süreç. 4.5 milyar yaşındaki dünyada iklimler değişmiş, kıtaların değişmesi ile volkanların patlamasıyla.. yeryüzünün sıcaklığı artmış.
4.5 milyar yaşındaki dünyanın yeryüzü sıcaklığı sanayi devrimine kadar 1.2 derece ısınmış, son 200 yılda ise yani sanayi devriminden sonra 1 derece ısınmış.
Evet yanlış duymadınız, işte sorun burada; ısınma ve değişimin çok hızlı olması..
Dünyanın yaşanabilir kalması için çözümler var, hem bireylerin hem karar alıcı olan yöneticilerin, yeter ki harekete geçelim,
Haftaya başlıyoruz..
Görüşmek üzere
Yorum Yazın