Toros Katarı, dumanlar ve ıslık sesleri çıkartarak istasyona girdi, yavaşladı ve durdu. Yolculardan biri tahta bavulunu aldı, trenden indi. Yürüdü. Karşıdaki mor gölgeli Hasan Dağı’na doğru döne kıvrıla uzanan tozlu patikayı ve tam da onun tepelerin ardında gözden yittiği noktaya kurulmuş olan köyü gördü. Tahta bavulunu omuzladı. Köye ulaştı. Kerpiçten yapılmış eğri büğrü yirmi kadar eve baktı. Evlerin hemen önünden akıp giden leş kokulu suları, o sularda bağıra çağıra oynayan çıplak ve pislikten kapkara olmuş çocukları gördü. Suyu akmayan köy çeşmesini, yıkıldı yıkılacak okul binasını da gördü…
Nedir, gördüklerinin hiçbiri onu şaşırtmadı. Şaşırtmadı, çünkü kendisi de buraya beş altı saat kadar mesafedeki bir köyde doğup büyümüştü. Kendi köyü de bu köyün tıpatıp aynısıydı. O da tüm ailesiyle birlikte tek bir odada yatıp kalkmış, lağım ve bulaşık suları içinde oynamış, tandırda ısınmaya çalışmıştı.
Doğup büyüdüğü Niğde Aksaray Demirci Köyü’nden fazla uzakta olmayan Nurgöz Köyü’ne tayini çıkan genç öğretmen, gördüklerine hiç şaşırmadan yeni "evine” yerleşti. Bavulundan çıkardığı kalın sarı deftere, ucu güdük bir ‘sabit kalemle’ yazmaya koyuldu.
Yazdıklarını bir zarfa koydu. Zarfın üzerine ‘Varlık Dergisi, İstanbul’ diye yazdı. Hafta sonunda zarfı trene vererek İstanbul’a ulaştırabileceğini biliyor olmanın rahatlığı içinde, yerdeki şilteye uzandı…
Adı Mahmut Makal olan genç öğretmen, köyde gördüklerine şaşırmamıştı ama bunları anlattığı yazılar önce Varlık Dergisi’nde makale, ardından da “Bizim Köy" adıyla kitap olarak yayımlanınca, Türkiye’de yer yerinden oynadı. Türkiye’nin en büyük iki siyasi kuruluşu olan Halk Partisi ile Demokrat Parti birbirlerine girdi. Her zaman olduğu gibi, okkanın altına giden ise yine yazar oldu. Mahmut Makal hakkında tutuklama kararı verildi…
Yer Altında Bir Anadolu, Bizim Köy, Karanlığı Zorlayanlar, Köy Enstitüleri gibi eserleriyle tanınan Mahmut Makal, 1930’da Aksaray’ın Demirci Köyü’nde doğdu. 1943’te İvriz Köy Enstitüsü’ne girdi. 1947'de İvriz Köy Enstitüsü'nü bitirdikten sonra 6 yıl köy öğretmenliği yaptı. 1950’de öğretmenlik yıllarındaki gözlemlerini Bizim Köy adlı kitabında yayınladı ve büyük yankı uyandırdı.
Köy Edebiyatı akımının başlangıcı olarak anılan bu kitapta, öğretmen olarak bulunduğu Nurgöz Köyü'nde gördüklerini, yaşadıklarını ve izlenimlerini yazdı. Alfabe kitabındaki “Baba bana bal al” cümlesini öğrencilere açıklayamadığını, çünkü sınıftaki elli altı öğrenciden ancak birinin balı bildiğini, ötekilerin hiç bilmediklerini ve “öğretmenim bu bal eşek mi yoksa kuzu mu” diye kendisine sorduklarını anlattı…
Mahmut Makal’ın, notlarının bir kitap olarak basıldığından ve kopardığı gürültüden uzun bir süre haberi olmadı. Çünkü öğretmenlik yaptığı köy, ağır kış şartları nedeniyle yolları kapanmış bir şekilde dünya ile ilişkisini kesmiş durumdaydı.
Sonra karlar eridi ve köye ilk giren bir jandarma müfrezesi oldu. Müfreze komutanı Makal’a tutuklanmış olduğunu resmen bildirdi.
Tutuklanmasına karar verilen Makal hakkındaki hüküm bir süre sonra değiştirildi. Onda bir “şahsiyet bozukluğu” olduğuna karar verildi ve Makal’ın “doğuştan gelen aşırı kötümser bir karaktere sahip olduğu” söylenerek, salıverildi.
Makal ise, onca sıkıntı ve yoksulluk içinde bile yazmayı hiç savsaklamadı. Bizim Köy kitabı, UNESCO tarafından hem de iki kez ‘Dünya Kültürüne Hizmet Ödülü’ ile mükafatlandırıldı.
1943 yılının mart ayında İvriz Köy Enstitüsü’ne gelen ünlü eğitimci İsmail Hakkı Tonguç, bir öğrenciyle konuşmak istemişti. Genç heyecandan konuşamamıştı.
O gün heyecandan konuşamayan gencin adı Mahmut Makal’dı. O genç, daha sonra konuştu ve bir daha da hiç susmadı.
Ta ki, 10 Ağustos 2018’de “Bizim Köy”e gidinceye kadar…
Köy Enstitüleri, düne ait imparatorluğun küllerinden doğan yeni Türkiye’de Cumhuriyet ideolojisinin püriten ülkücülerinin ocağı oldu. Ama çabuk boğuldu. Yine de kısa ömründe bu ocaktan yetişenler kendinden sonra gelen kuşaklara aydınlanmacı düşünceyi ve kültürü aktardılar. Mahmut Makal bitmek bilmeyen enerjisi ve verdiği eserleri ile kültür tarihimizde silinmez izler bıraktı. Mahmut Makal 1967’de UNESCO tarafından dünya gençliğine örnek insan olarak seçildi. Basılı (1950) ilk eseri Bizim Köy de aynı yıl UNESCO “Dünya Kültürüne Hizmet Ödülü”nü aldı.