“Demokrasinin beşiği” Avrupa bir süredir rüşvet, yolsuzluk, adam kayırma skandallarıyla çalkalanıp duruyor. Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Ortadoğu İlişkilerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Eva Kaili Katar propagandası yapma karşılığında yüz binlerce Euro rüşvet aldığı iddiasıyla tutuklandı;hapse girdi. Onunla birlikte dört kişinin daha tutuklandığı, bunlardan birisinin Kaili’nin “hayat arkadaşı” ve yardımcısı olduğu bildirildi.
CNN International’ın haberine göre Eva Kaili 22 Aralık günü Brüksel’de hakim karşısına çıkacak. Haberde şu ilginç bilgiler de yer aldı:
“Eva Kaili Avrupa Parlamentosu’nda Katar’ın insan haklarına saygı göstermeyen bir ülke olduğu tartışmalarının açılması üstüne söz almış ve şöyle konuşmuştu:’Bugün FIFA Dünya Kupası’nın Katar’a verilmesi spor diplomasisinin reformlarıyla Arap dünyasına ilham veren bir ülkenin tarihsel değişiminin bir kanıtıdır. Katar işçi haklarında lider bir ülkedir.’ Kaili ayrıca Dünya Futbol Şampiyonası’nın başlamasından bir süre önce Katar’ı ziyaret etmişti.
“Belçika polisi Brüksel bölgesinde çeşitli adreslerde soruşturmayla ilgili olarak yaptığı aramalarda 1.5 milyon Euro’nun üstünde paraya el koydu.”
Eva Kaili, Katar’ı göklere çıkarma karşılığında rüşvet aldığının ortaya çıkmayacağından anlaşılan o kadar eminmiş ki bu kadar fütursuzca konuşmuş. Katar ve işçi haklarına saygı? Buna kargalar bile güler.
Ama esas skandal geçen hafta bir İtalyan gazetecinin ortaya çıkardığı haberle patladı. Avrupa Komisyonu’nun Başkanı, yani Avrupa Başbakanı Ursula Von Der Leyen, doktor-genetik uzmanı kocası Heiko Von Der Leyen’in şirketine komisyondan 320 milyon Euro tutarında para aktarmış. Fransız Lecourrier du soir.com haber sitesinde yer alan habere göre İtalya’da Padua Üniversitesi’nde bir genetik terapi projesi için Avrupa Komisyonu’na finansman başvurusu yapılmış. Projeyi meğer Heiko Von Der Leyen’in ABD merkezli Orgenesis laboratuvarı yürütecekmiş. Bu arada Orgenesis Padua’da da bir şirket kurmuş. Ama gelin görün ki şirketin çalışma lisansı olmamasına rağmen proje için seçilmiş.
Haberin devamında Orgenesis’in İtalya şubesinin Avrupa Komisyonu’ndan (yani Ursula Von Der Leyen’den) 320 milyon Euro’yu hakkettiği bildiriliyor. Olay ortaya çıkınca, projenin Orgenesis İtalya’ya verilmesini onaylayanlardan Padua Üniversitesi eski rektörü Rosario Rizzuto şöyle demiş:”Heiko Von Der Leyen’in Ursula Von Der Leyen’in eşi olduğunu bilmiyorduk. Daha sonra öğrendik.” Komikliğe bakar mısınız?
Alman vatandaşı Avrupa Başbakanı Ursula Von Der Leyen ve eşi Heiko Von Der Leyen hakkında şimdi soruşturma açılması isteniyor.
Hellas Posts English isimli Yunanistan’dan İngilizce yayın yapan haber sitesinin haberi daha da dehşet. “Ursula’nın Kocasının Finansman Skandalı Avrupa Parlamentosu’nda” başlıklı haber şöyle:
“Yeşiller Grubu’ndan yedi Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekili Avrupa Şeffaflık Komiseri’ne bir mektup yazarak Ursula Von Der Leyen’in eşi Heiko Von Der Leyen’in ticari faaliyetleri hakkında soruşturma açılmasını istediler. Bu karanlık olayda Yunanistan Başbakanı Mitsotakis Hükümeti de Heiko Von Der Leyen’in şirketine kamu fonlarından paralar akıttı.
“Mitsotakis Hükümeti’nin şirkete aktardığı para 32 milyon Euro. Bu nasıl bir alış veriştir, sorusuna yanıt olarak: Mitsotakis Hükümeti’nin AB kurallarına aykırı olarak bulaştığı yolsuzlukları Ursula Von Der Leyen görmezlikten gelmesi karşılığında eşinin şirketinin fonlanmasını sağladı. Burada şunu belirtmek lazım. Mitsotakis Hükümeti pandemiyle mücadele için 9 milyar Euro harcandığını açıklamıştı. Ancak denetim yetkilileri gösterilen bu miktarın sadece yüzde 1.7’sinin pandemiyle mücadele için harcandığını saptamıştı. “
“Tanrı’nın lütfuyla” trilyonlarca petro-dolarla sefa süren Arap şeyhlerinden rüşvet almaktan zerre kadar utanmayan bu gözü doymaz Avrupalı bürokratlara ne demeli? Bunu yaparken hiç arlanmadan sağa sola demokrasi dersi vermeye kalkarlar üstelik! Bu mu Avrupa’nın demokrasi anlayışı? Bir de insan sağlığına yatırım yapma kisvesi altında hem Avrupa Komisyonu hem de çeşitli ülkelerin hükümetlerini şantajla kendilerine göbekten bağlayanlar... İnsan ne diyeceğini şaşırıyor.
Ne yazık ki rüşvet parasını cebe indirenler ya da ayakkabı kutularında saklayanların yaptıkları son tahlilde yanlarına kar kalıyor. Eva Kaili günün birinde Katar’a büyükelçi atanırsa hiç şaşırmayacağım. Ursula Von Der Leyen de belki Almanya’nın Atina büyükelçisi olarak ödüllendirilir. Dünya hali bu. Belli mi olur?
Yorum Yazın