Kafkasya'daki ittifaklar karmaşıktır. Ve de değişken.
Azerbaycan’la Ermenistan arasında yeniden alevlenen gerilim sırasında sokaklardan yansıyan fotoğraflar bunu bir kez daha kanıtladı.
Erivan sokakları Şii İran bayraklarını sallayan Hıristiyan Ermenilerle doluyken, Bakü’de Şii Müslüman Azeriler İsrail bayrağı sallıyordu. İşin ilginci, ABD Kongresi Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin konvoyu Erivan sokaklarında ilerlerken İran bayrakları yerlerini ezeli düşman Amerikan bayraklarına bırakmıştı.
Türk basını, ABD siyasetinin 3 numaralı isminin Erivan ziyaretini, yaklaşan Amerikan seçimleri öncesi Ermeni oy ve cüzdanlarına yönelik bir girişim olarak algıladı. Doğru ama eksik bir değerlendirme.
Çünkü sadece “ihtiraslı, akli melekeleri sıkıntılı bir cadının” oy avı değil, hem zamanlaması hem de mesajları özenle seçilmiş bir ziyaretti bu. Hedefinde Rusya ve İran’ın olduğu stratejik bir adım.
* * *
Tabloyu daha net anlamak için kısaca gölge CIA olarak adlandırılan RAND Corporation'ın; “Rusya'yı Genişletmek: Avantajlı Alandan Rekabet Etmek” başlıklı 2019 tarihli raporunu hatırlamak lazım.
Raporun temel mantığı şu; “Rusya’yı güçten düşürmek için onu yayılmacı-genişlemeci politikalara zorlayalım.” Bunun için bir dizi strateji tartışılıyor. “Ukrayna'yla ilişkileri arttıralım, Belarus’ta rejimi zorlayalım, Güney Kafkasya'daki gerilimleri kullanalım,” gibi.
Rapordaki bu ve benzer adımların hayata geçirilmiş olması dikkat çekici. Ukrayna konusunda Rusya’nın nasıl kışkırtıldığını aylardır okuyoruz zaten. Belarus’ta 2020 seçimleri sonrası yaşananlar da ortada. Pelosi’nin ziyareti, sıranın Güney Kafkasya ‘ya geldiğinin göstergesi.
(Yukarıdaki satırlardan Rusya’nın Ukrayna’daki Savaşına ya da Belarus liderinin acımasız rejimine destek sonucu çıkartmayın lütfen. Bu konular başlı başına farklı analizler gerektirir. Uluslararası alanda gri tonların büyüklüğüne işaret ettiğimin altını çizerek bu parantezi kapatalım.)
* * *
Pelosi’nin ani ziyareti Amerika’nın uzun süredir yürüttüğü Rusya politikasında ortaya çıkan önemli bir fırsatı kullanmak için yapıldı.
2020 yılında yaşanan Dağlık Karabağ Savaşı’nda Rusya’nın tavrından hoşnut olmayan Ermeniler, bu son çatışmalarda da Moskova’nın hareketsiz tavrının şokunu yaşıyordu. Rusya liderliğindeki Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü'nden(CSTO) bekledikleri askeri desteği alamadılar ve “stratejik ortak” Moskova’nın kendileri için ne kadar garantör olduğunu tartışmaya başladılar. Hatta Ermenistan Meclis Başkanı Simonyan, CSTO'yu kurşun atmayan bir tabancaya benzetti ve sert şekilde eleştirdi.
Aslında Ukrayna bataklığında debelenen Rusya, Suriye ve Libya gibi diğer sorunları zar zor idare ederken Güney Kafkasya’da bir yeni gerilimin aktörü olmak istememişti. Yine de ateşkese arabuluculuk yapmayı başardı.
Pelosi’nin Azerbaycan’ı suçlaması, Aliyev’le Putin’i (ve tabii Erdoğan’ı) aynı diktatör-tiran torbasında değerlendirmesi, Ermenistan’ı bölgenin demokrasi adası gibi değerlendirmesi ve destek vaatleri işte bu Rus karşıtı havayı biraz daha tetiklemek içindi.
Gelmişken İran kartını da açtı. Pelosi’nin açıklama yapmak için 450 yılında Perslerle Ermeniler arasında yaşanan Vardanants (Vardan ve askerleri) Savaşını betimleyen bir tablonun önünü seçmesi, aslında Ermenistan’a İran’la ilişkilerine yönelik ciddi bir mesajdı.
* * *
Pelosi’nin sözde soykırım anıtı önündeki gözyaşları ne kadar tiyatroydu ne kadar gerçek, bilmek mümkün değil. İlginç olan Türkiye’yle kriz pahasına “soykırım” ifadesini kullanmış bir ABD Başkanının, Ermeni oyları için yeniden mücadele etmek zorunda kalması. Biden’ın soykırım açıklaması sonrası “Kaliforniya’yı sonsuza kadar Demokratlar kazanacak,” diye atıp tutan Ermeni lobisinin tatmin olmadığı ve olamayacağının bir göstergesi bu ziyaret aslında.
Bir diğer önemli madde, Taşnak partisi lideri Saghatelyan’ın açıklamaları. Taşnak liderine göre Pelosi, ABD’nin Azerbaycan’a yardımlarının durması ve hatta yaptırım uygulanması konusunu masaya getirme sözü vermişti.
İş tam da burada değişiyor. Zira bu aşamada devreye İsrail ve enerji lobileri ve hatta Avrupa Birliği giriyor.
* * *
Azerbaycan – İsrail ilişkileri Türk kamuoyu için oldukça yeni. Bu ilişki Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in “Türkiye ile İsrail arasında arabuluculuk” teklifi sonrası geniş kesimlerin dikkatini çekti. Aliyev'in Wikileaks belgeleriyle ortaya çıkan tabiriyle; “göründüğünden çok daha derin, buzdağı gibi” bir ilişki bu. İran tehdidinin başlattığı ve derinleştirdiği bir ilişki.
İsrail’in petrol talebinin yüzde 40'ı Azerbaycan tarafından sağlanıyor. Aliyev ailesinin İsrail’de (arasında 6 milyon dolara alınan bir villanın da olduğu) 600 milyon dolara yakın yatırımı bulunduğu İsrail basınına yansımıştı. Azerbaycan ise İsrail’den milyarlarca dolarlık silah alımı yapıyor. İsrailli firmalar Azerbaycan ordusuna stratejik eğitimler veriyor, İran’ı gözetlemesini sağlayacak hem teknik teçhizat hem de insani istihbarat desteği sağlıyor. Bu teçhizatlar Ermenistan sınırında da büyük fark yaratıyor.
Ermeni liderlerin bahsettiği Azerbaycan’a yönelik yaptırımların Yahudi lobisine çarpacağı kesin. Demokratların Kaliforniya’daki oylar için bu riski alamayacakları açık.
İşin bir de enerji ve Avrupa Birliği boyutu var. AB, yeni imzalanan Stratejik Ortaklık Mutabakat Zaptı ile Azerbaycan'dan alacağı gaz miktarını iki katına çıkarmayı ve Güney Gaz Koridorunu genişletmeyi taahhüt etti. Fransa’dan gelen çatlak sesleri ise adeta duymadı. AB enerji krizinin tam ortasındayken Azerbaycan’a yönelik yaptırım kartını tartışmak bile istemeyecektir.
* * *
Rusya’nın Ermenistan’a olan koşulsuz desteği yara almışken Türkiye için önemli fırsatlarla dolu, kritik bir dönem var önümüzde.
Putin, Batı destekli Paşinyan hükümetinden hoşlanmıyor. Türkiye ile ilişkilerinin geldiği noktadan memnun. Aliyev de Rus kartını doğru oynuyor. Ukrayna saldırısından sadece iki gün önce Putin ile bir araya gelen Aliyev, iki ülke ilişkilerini “ittifak düzeyine” getirdiğini söylediği kapsamlı bir anlaşmaya imza atmıştı. Pelosi’nin ziyareti de Rusya’da kaşları kaldırdı. Hatta Rus parlamento başkanı Volodin’in Pelosi’ye yanıt niteliğinde bir Azerbaycan ziyaretinden söz ediliyor.
Bu süreçte en önemli kazanım hiç kuşkusuz Azerbaycan’ı Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ve devamında Türkiye ile birbirine bağlamayı hedefleyen Zengezur koridoru projesinin hayata geçirilmesi olacaktır. Kartlar doğru oynanırsa Ermeni lobilerinin ABD ve Fransa’daki etkinliğine ciddi darbe vurulması da olası. Ermenistan ve Ermeni lobileri Pelosi’nin gözyaşlarının başlattığı selin altında kalabilir.
Ama her adımın dikkatle atılması, her açıklamanın tekrar tekrar tartılması gereken bir süreç bu. Türk Dışişleri bürokrasisinin kolektif aklına olan ihtiyaç çok büyük. Tek adamın iç siyasete alet ederek harcamaması gereken bir süreç.
Konunun İran boyutu çok daha stratejik. Buna yarın devam edelim.
Yorum Yazın