Bir kaç gün önce ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price’ın bir açıklaması bütün dünyada deprem etkisi yarattı. Ned Price bu açıklamasında Rusya Lideri Vladimir Putin’in 2014 yılından başlayarak bütün dünyada, yakın olduğu aşırı sağcı liderleri seçtirmek için seçim kampanyalarına müdahale ederek 300 milyon dolar harcadığını söyledi.
Açıklamanın ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan gelmesi de çok manidar. ABD’nin bir önceki Cumhuriyetçi Başkanı Donald Trump’ın Putin’le sıkı fıkı ilişkiler içinde olduğu, hatta para paylaştığı, Trump’ın Putin’in desteğiyle başkanlık koltuğuna seçildiği suçlamaları ayyuka çıkmış, ABD’de bu konuda soruşturma açılmıştı. Ancak ABD’de adalet sistemi çok ağır çalıştığı için bu soruşturma henüz tamamlanmış değil.
Fransız Liberation gazetesinin haberine göre Putin bu paraları Ortadoğu, Asya, Afrika ve Avrupa’daki çeşitli, kendine yakın liderlerin seçim kampanyalarına yatırmış. Paraları dağıtmakla görevlendirdiği iki isim var. Bunlardan birisi Aleksander Babakov, öbürü de Evgeni Prigojin. 300 milyon dolar çeşitli aşamalarda bu ikisi tarafından pek çok ülkedeki seçim kampanyalarına yatırılmış. Babakov ve Prigojin’in isimleri özellikle Fransız aşırı sağında çok iyi biliniyormuş. Bu iki Putin adamı sadece aşırı sağcı liderlere para yatırmakla kalmamış, seçmen örgütlemesi için email ağları da kurmuşlar.
Gazete, haberinde bir de şu hatırlatmayı yapıyor:
“20 Nisan 2022’deki Fransız Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimi öncesi Emmanuel Macron aşırı sağcı Front National (Ulusal Cephe) lideri Marine Le Pen’e şu sözlerle yüklenmişti:’Rusya Kırım’ı işgal ettiği zaman bu işgali ilk tanıyan sizdiniz. Neden? Bunu üzülerek söylüyorum çünkü siz Rusya ve Putin’in gücüne bağımlıydınız.’ Marine Le Pen de şu cevabı vermişti:’Ben özgür bir kadınım. Dışardan borç almaya mecbur kaldım çünkü Fransa’da hiç bir banka bana borç vermedi.’”
Lafa bakar mısınız? Putin’in dünya çapında kendine yakın liderlere paralar saçtığı skandalı patlak verdikten sonra çok merak ediyorum. Acaba Fransa’da Marine Le Pen hakkında adli takibat yapılacak mı?
New York Times’ından Reuters’ine kadar pek çok yayın organında yer alan bu skandal haberinde Putin’in seçim kampanyalarına parayla müdahale ettiği ülkeler, Bosna Hersek, Karadağ (Montenegro), Arnavutluk ve Madagaskar olarak sıralanıyor. Nedense başka ülkelerin isimleri verilmiyor.
T24 haber sitesine mükemmel bir yazı yazan Prof.Dr. Selçuk Erez, köşesinde şu önemli noktalara dikkat çekiyor:
“2014 yılında Rus bilgisayar korsanlarının Polonya seçim komisyonunun web sitesine seçime olan inancı sarsma amacı güden bir siber saldırı düzenledikleri iddia edilmişti.
“2015’te Rusya’nın APT28 bilgisayar korsanlığı grubu Almanya Parlamentosu’nun alt meclisine 16 gigabaytlık veri kaybına yol açan büyük bir operasyon düzenlemekle suçlandı.
“2016’da ABD başkanlık seçimleriyle ilgili resmi soruşturma raporları, Ruslar’ın bilgisayar korsanları aracılığıyla Demokrat aday Hillary Clinton’a zarar vermeye ve rakibi Donald Trump’ı desteklemeye çalıştıkları sonucuna varıldığını bildirmişlerdi.
“2017 seçimlerinden hemen önce Fransa’da Emmanuel Macron’un seçim kampanyasının , muhtemelen Rus Hükümeti’nin APT28 grubunun siber görevlileri tarafından saldırıya uğradığı ileri sürülmüştü.
“Finlandiya polisi 14 Nisan 2019 seçimlerinden önce bir basın açıklaması yaparak oy sayımlarının yayımlanmasını sağlayan seçim sonuç servislerinin ciddi bir siber saldırıya uğradığını bildirmişti. Finlandiya’nın seçim sonuçları sistemine yönelik bu saldırının Rus istihbaratı tarafından desteklenen bilgisayar korsanlarının işi olduğu düşünülmekteydi.”
Biraz önce Aleksander Babakov ve Evgeni Prigojin isimlerinden söz ettim. Esas Putin’in beyninin yarısı olarak nitelendirilen bir üçüncü isim var ki burada iyi tanınıyor. O da Aleksander Dugin. Hani geçen ay kızı Darya Dugina bir bombalı saldırıda öldürülen Dugin. Bu şahsiyet aşırı sağcı görüşleriyle biliniyor. Hatta Putin’e Avrasya doktrinini benimseten kişi. Dugin’e göre Rusya bütün dünyaya hakim olmak istiyorsa doğuyla batıyı birleştirmeli. Yani Avrupa ve Asya’yı bütünleştirerek bir dünya imparatorluğu kurulmalı. “Nasyonal Bolşevizm” üstünde de sıkı çalışmalar yaptığı biliniyor.
Biraz daha açalım. Aleksander Dugin aynı zamanda Moskova merkezli Avrasya Vakfı’nın da başkanı. Putin’in konuşma metinlerinin yazarı olarak da tanınıyor. Bu Dugin 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden bir kaç gün önce Ankara’ya gelmişti. O zamanki Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, “Darbe olacağını bana Dugin haber vermişti,” demişti. Dugin’in Doğu Perinçek’le de yakın ilişkiler içinde olduğu biliniyor.
Daha ne diyeyim?
Yorum Yazın