Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu


Ruslar geliyor

Ruslar geliyor

Ukrayna Savaşı’nın patlak vermesinden bu yana Türkiye’ye yüz binlerce Rusya vatandaşının iltica başvurusu yaptığı haberleri var.

Fransız Le Journal du Dimanche’ın haberine göre savaşın patlak vermesinden bu yana en güvenli haberleşme ağı olduğu söylenen Telegram uygulaması üstünden iletişime geçen yüz binin üstünde Rusya vatandaşı apar topar uçakla İstanbul’a geldi. Haberde şu ifade kullanılıyor:

“İrina Lobanovskaya isimli kadın savaştan önce Covid 19 hatırlatma aşısını yaptırmak için İstanbul’a gelmişti. Tam İstanbul’dayken savaş patlayınca geri dönmekten vaz geçip Moskova’ya uçak biletini iptal etmişti. Geri döndüğünde nelerle karşılaşacağını kestirebiliyordu. Tanıdığı yüz kadar kişiyle Telegram üstünden iletişime geçip hemen Rusya’yı terk etmeleri uyarısında bulundu.İrina Lobanovskaya bizimle görüşmesinde şunları söyledi:’Telegram üstünden haberleşme ağını kurarken aklımda sadece bir kaç yüz kişiyle iletişime geçmek vardı. Ama iki hafta içinde bu sayı yüz binin üstüne çıktı.’”

Bunları okurken tarih içinde bir yolculuk yaptım. Aklıma 1917 yılında patlak veren Bolşevik İhtilali’nden kaçıp İstanbul’a sığınan Rus Çarlık ailesi yakınları, Grand dükler ve grand düşesler geldi. 1920’li yılların başından itibaren İstanbul toplumsal hayatına damgalarını vuran bu insanlar kendi üst kültürlerini de beraberlerinde getirmişlerdi. Sakın burada ırkçılık yaptığımı düşünmeyin. Ancak Rusya’dan son derece eğitimli, batı kültürüne yatkın insanların gelmesi bugün Arapların ve Doğu ülkelerinden gelen insanların doldurduğu, dev bir köy haline gelen İstanbul’un profilini değiştirebilir mi? Keşke.

Öte yandan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamalarına göre de Ukrayna Savaşı’ndan kaçıp  Türkiye’ye gelen Ukraynalılar’ın sayısı 100 bini bulmuş durumda. Ukrayna’dan mülteci akınının önümüzdeki zamanlarda da devam edeceği ayan beyan belli.

Ancak ortada uluslararası yasalara göre çözülmesi gereken bir sorun var. Ülkelerinden kaçıp Türkiye’ye sığınan bu kişilerin vatandaşlık durumları ne olacak? Türkiye’ye gelen bu kişiler diyelim ki bir süre burada kaldıktan sonra başka ülkelere gitmek isterlerse seyahat belgeleri olmadan nasıl serbest dolaşım hakkına sahip olabilecekler? 

1920’lerin başında Bolşevik İhtilali’nden kaçıp İstanbul’a sığınan Ruslar’ın benzer sorunu nasıl çözüldü ya da çözülemedi mi, diye soracak olursanız... O dönem, bugünkü BM’nin işlevini gören Milletler Cemiyeti mülteci Ruslar, Yunanistan ve Türkiye mübadilleriyle tehcire uğrayıp ortada kalan Ermenilerin sorunlarını çözmek için bir komisyon kurmuş. Komisyonun başına da Norveçli bilim insanı, kaşif ve devlet adamı Fridtjof Nansen getirilmiş.

Nansen, bu insanların sorunlarını çözmek için Milletler Cemiyeti üyesi bütün ülkelerde serbest dolaşım hakkı ve kimlik elde edebilmeleri için Nansen Pasaportu adı verilen bir pasaport düzenletmiş. Ancak özellikle Ruslar hiç bir ülke vatandaşı olamadıkları için onlara Almanca bir kelime olan heimatlos (vatansız) denmiş. Nansen’e bu çabalarından ötürü 1922 yılında Nobel Barış Ödülü verilmiş.

Bugün ise BM’nin tavrına ve çalışmalarına baktığımız zaman  Milletler Cemiyeti ve Nansen’in insani yardım çabalarının  zerresini  göstermediğini fark ediyoruz. Türkiye’den başka çeşitli Avrupa ülkelerine sığınan bu insanların kaderlerinin nasıl belirleneceği yakın bir gelecekte ortaya çıkacak. Umarım insani bir çözüm yolu bulunur. “Ukrayna’nın Yanındayız” ya da  cılız da olsa“Rusya Kim Tutar Seni” sloganları atmak yerine şimdi somut çözümler bulma zamanıdır.

telif

Makale Yorumları

  • cihangir karaağlı 02-04-2022 19:44

    Vergi ve ceza affı, vatandaşlığa kabul, göçmen alımı konuları hiç kimsenin yetkisinde olmamalı ve olamaz da. Bunlar referandum konusu olmalı, bu konuda meclis dahil kimsenin karar veremeyeceğine dair anayasada hüküm olmalı. Ülke değil yolgeçen hanına döndük.

  • Tamer Ulusay 02-04-2022 19:33

    Büyük çoğunluğu bizde kalmaz. Bir lesepase sistemi bulunur diye düşünürüm.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar