“Tıpkı Sovyetler Birliği döneminde olduğu gibi bugün de Rusya’dan İstanbul’a büyük bir beyin göçü mü yaşanacak?”
Franceinfo haber sitesindeki bu başlık doğrusu çok ilgimi çekti. Yazının spotuna baktım. Bilgisayar programcılarından oluşan bir Rus grubu mülteci olarak İstanbul’a gelmiş. Franceinfo’nun muhabiriyle konuşmuşlar.
Yazıda, özellikle Ukrayna Savaşı’nın patlak vermesiyle birlikte Rusya lideri Vladimir Putin’in halkın üstündeki baskıları artırması, kredi kartlarını iptal etmesi ve bir dizi ekonomik ve siyasal önlemler almasıyla yüksek eğitimli Ruslar’ın Rusya’yı kalabalık gruplar halinde terk etmeye başladıkları ve soluğu İstanbul’da aldıkları belirtiliyor. Tabii bu yüksek nitelikli beyin göçünün İstanbul’da kalıp kalmayacağı hiç belli değil. Kalsalar kendilerine nerede iş bulacaklar? MÜSİAD’ın geçenlerde yaptığı açıklamaya bakılırsa özellikle MÜSİAD bağlantılı iş yerlerinde yüksek nitelikli beyinlere ekmek kapısı yok.
Anlaşılan Türkiye ‘de karar mekanizmalarında bulunanlar, Suriye, Afganistan, Pakistan gibi ülkelerden gelen niteliksiz mültecileri ülkeye doldurmayı daha uygun görüyor. Eee, ne de olsa seçimler yaklaşıyor. Bu insanlar da seçimlerde yararlı bir oy deposu olabilir. Bence Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ Rusya’dan kaçıp İstanbul’a gelen bu yüksek nitelikli beyin göçünü Türkiye’de tutmanın yollarını araştırmaya başlasın; bu konuda kampanya açsın.
Franceinfo’nun yazısında, İstanbul’a sığınan Yan ve Vadim isimli iki bilgisayar programcısının görüşlerine yer verilmiş. Yazı şöyle devam ediyor:
“Pek çok bilgisayar yazılım geliştiricisi ve mühendisi de İstanbul’a gelenler arasında. Konuştuğumuz Vadim 25, Yan 22 yaşında. Uzun süredir ülkelerini terk etmeyi akıllarına koymuşlar. Ukrayna Savaşı bardağı taşıran son damla olmuş. Rusya’yla Türkiye arasında hala uçak seferleri devam ederken, üstelik Türkiye’ye girişte vize alma zorunluluğu yokken fırsat bu fırsat deyip soluğu İstanbul’da almışlar. Dilleri Rusça olmasına rağmen bilimin evrensel dilini kullandıkları için mesleklerini sürdürmeleri onlar için sorun değil. Sadece içlerinde bir ukde var. ‘Keşke dönüşü olmayan bir yola girmeseydik. Ama mecbur kaldık.’
Yan’la Vadim Ukrayna Savaşı patlak verdiğinde aylık maaşları 2,500 Euro iken birden bu meblağın 2000 Euro’ya düşüşüne, ama hayat pahalılığının Rusya’da zirve yaptığına tanık olmuşlar. Pek çok bilgisayar mühendisi ve programcısı da Yan’la Vadim gibi geçim derdine düşünce kalabalık gruplar halinde Rusya’yı terk etmişler. İki genç beyin diyor ki:’Bizim sektörün, daha doğrusu iletişim ve haberleşme sektörünün tüm elemanları yakında Rusya’dan kaçmış olacak.’
“Rusya Başbakanı Mihail Mişustin ülkenin karşı karşıya olduğu tehlikeyi görmüş olmalı ki bilgisayar sektöründeki beyin göçünü durdurmak için mühendis ve programcılara ülkede kalmaları, gidenlerin de geri dönmeleri çağırısı yapan bir videdo yayınladı. Ancak Yan ve Vadim’in dönmeye kesinlikle niyetleri yok. ‘Dönersek bir daha ülke dışına çıkma şansını bulamayız."
Önceki bir yazımda da yazmıştım. Gruplar halinde Türkiye’ye gelen Ruslar’ın buradaki statüleri ne olacak? Kalmak isteyenlere vatandaşlık verilecek mi? Diyelim ki buraya gelen Ruslar’ın büyük bölümü bir süre sonra başka ülkelere gitmek istedikleri zaman seyahat belgeleri olmadan nasıl serbest dolaşım hakkına sahip olabilecekler?
Sovyetler Birliği döneminde kaçıp İstanbul’a sığınan Ruslar’a yardımcı olmak için bugünkü BM’nin işlevini gören Milletler Cemiyeti bir komisyon kurarak başına Norveçli bilim insanı, tarihçi ve kaşif Fridtjof Nansen’i getirmiş, Nansen bu insanların mağduriyetlerini giderebilmek için kendi adıyla anılan pasaportla seyahat etmelerini sağlamıştı. Türkiye’de kalsalar hükümet Rus mültecilere nasıl bir prosedür uygulayacak? Türkiye’den gitmek isteyenlere nasıl seyahat belgesi sağlanacak?
Bu insani sorunlara çözüm bulma mercii Bm gibi görünüyor. Ancak o taraftan da pek bir ses çıkmıyor. Daha önce de yazdığım gibi “Ukrayna’nın yanındayız” ya da cılız da olsa “Rusya kim tutar seni “sloganları atmak yerine gün çözüm bulma günüdür.
Yorum Yazın