Hatırlayacaksınız. Geçtiğimiz Temmuz ayında Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta NATO ülkeleri liderlerinin zirve konferansı yapılmıştı. Konferansın ana gündem maddelerinden birisi İsveç’in NATO ittifakı üyeliğini Ankara’nın ısrarla veto edeceğini beyan etmesiydi. NATO ülkeleri liderleri zirvede Ankara’yı İsveç’in üyeliğine onay vermesi için ikna edeceklerdi. İstedikleri gibi de oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan nasıl olduysa zirvede yumuşadı ve Ankara’nın İsveç’in üyeliğine yeşil ışık yakacağı mesajını verdi. Ancak iki ana koşulu vardı. Birisi, konunun TBMM tarafından onaylanması, ikincisi de İsveç’in NATO üyeliğine olur verme karşılığında Türkiye’nin AB tam üyeliğinin önünün açılmasıydı.
Erdoğan bu konuda tam olarak şu açıklamayı yapmıştı:
“Önce gelin, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde önünü açın; ondan sonra biz de Finlandiya’yla ilgili nasıl onun önünü açtıysak İsveç’in de önünü açalım. Milletimizin bizden beklentisi var. 50 yılı aştı. Biz Türkiye’yiz,çat kapı ülkesi değiliz.”
Erdoğan geçen hafta Hindistan’da düzenlenen G20 zirvesinde de Türkiye’ye F-16 savaş uçakları satışını İsveç’in NATO üyeliği onayına bağlayan ABD Başkanı Biden’a da şu göndermede bulundu. “Sizin üzerinizde kongre varsa ben de TBMM’ye bağlıyım. TBMM onay vermezse İsveç NATO’ya giremez.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı daha 1980’li yıllardan, Refah Partisi İstanbul İl Başkanlığı döneminden beri tanırım da bu kadar şakacı olduğunu yeni öğrendim. Yani, yıllarca Türkiye’nin AB tam üyeliğinin önünü kesen kararlara imza atan, AİHM kararlarını yok hükmünde sayan, Maastricht ve Kopenhag kriterlerini elinin tersiyle bir yana iten siz değil miydiniz? Onları da geçtim, özellikle Ukrayna Savaşı patlak verdiğinde , Ankara tarafsız gibi görünüp Avrasyacılık oyunu oynamadı mı? Batı’nın son derece rahatsız olacağını bile bile Mavi Vatan projesinde ısrar eden benim akrabalarım mıydı? Kimden aldıkları belli olmayan yeşil pasaportlarla Avrupa ülkelerine girmeye çalışan IŞİD katilleri sınırlarda der dest edildiğinde acaba neden hiç bir yetkili ağızdan ses çıkmadı? Oradan oraya savrulan bir dış politika, hukukun üstünlüğünün hiçe sayıldığı bir iklim, işbirliği yapmak yerine sürekli, “Bir gece ansızın gelmek”le AB üyesi Yunanistan’ın tehdit edilmesi Brüksel’e sizce ne kadar güven verir? Ülke şiddetle ekonomik dar boğaza girince mi Türkiye’nin AB’ye tam üye olması gerektiği aklınıza geldi?
İkinci olarak 2017’den beri Türkiye Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adını verdiğiniz bir sistemle yönetiliyor. Bütün kararlar sizin iki dudağınızın arasından çıkacak sözlere bağlı. Ülke Kanun Hükmünde Kararnameler’le (KHK) yönetiliyor. Konu F-16’lar ve İsveç’in NATO üyeliği olunca mı TBMM’nin varlığını hatırladınız? Gerçekten çok şakacısınız Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Bütün bunları yazarken önüme Avrupa Parlamentosu’nun (AP) son Türkiye raporu düştü. İngiliz yayın kurumu BBC’nin haberine göre AP raporu,”Türkiye’deki demokratik gerileme devam ediyor,” mealindeydi.
BBC’nin haberi şöyle:
“AP, Türk Hükümeti tarafından köklü bir rota değişikliği yapılmadığı takdirde Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) katılım sürecinin devam edemeyeceğini bildirdi. Türkiye Dışişleri Bakanlığı ise ‘Türkiye karşıtı çevrelerin dezenformasyonuna dayalı haksız itham ve önyargılarla dolu ‘ olarak nitelendirdiği rapora yazılı bir açıklamayla tepki gösterdi.
“Türkiye’deki demokratik gerilemeye dikkati çeken parlamento, kadın hakları, cinsiyete dayalı şiddet, kadın cinayetlerinin artması, LGBTİ+topluluğuna yönelik yaygın nefret söylemi ve ayrımcılık nedeniyle kaygılı olduğunu vurguladı. AP, İspanyol raportör Nacho Sanchez Amor tarafından hazırlanan 2022 Türkiye raporunu kabul etti.”
Rapor 2022 yılını kapsadığı için 2023’de yaşanan mafya çatışmaları olaylarına yer vermemiş. Örneğin daha geçen gün Yunanistan’da bir otomobil içinde Barış Boyun çetesi olarak bilinen mafya çetesinin altı üyesinin silahla taranarak öldürülmeleri sanırım Brüksel’de tedirginlik yaratmıştır. Bir AB üyesi olan Yunanistan’da Türk mafyalarının cirit attığının kabak gibi ortaya çıkması herhalde ne Atina’nın ne Brüksel’in ne de öbür Avrupa başkentlerinin hoşlanacağı bir olay!
Dış basında sıkça okuyoruz. Artık Türkiye’den “narko devlet, kleptokrasi,kakistokrasi” gibi tanımlamalarla söz edilirken hangi AB kriterine göre tam üyelik bekliyorsunuz Cumhurbaşkanı Erdoğan? Gerçekten çok şakacısınız. Çok güldüm. Allah da sizi güldürsün.
Yorum Yazın