Barış Manço, öğretti bize, bizim değerlerimizi, ezgilerin sarmaşık düzleminden yüreklere nakşederek verdi. Alabilen aldı, henüz ilkokul çağında Barış Manço, dinlerken düşünüp kavradıysanız, onu anlamışsınız, demektir. Ne de olsa, ağaç yaşken eğilir. Okumakla belki adam olunmaz ama gezerek, dinleyerek de olunma ihtimali var. Her ikisinde de şaşmaz kural, sizin ne kadar insan olduğunuz, ne kadar insan kalmaya çaba gösterdiğiniz ile doğru orantılı olması.
GÜZEL SEVMEYENE ADAM DENİR Mİ?
Güzel sevmek, ne güzel demiş yine usta. Güzel sevmek, çoğu için fiziksel anlamda güzel görünen değil sadece manada da içini doldurabilmek de. Yaşamın, yaşamda karşına çıkanların.
Güzel sevmek, kendini. Vatanı, dünyayı, dünya üzerinde yaratılmış her canlıyı…
İnsanlar, tanışır tanışmaz hemşericiliğe başlarlar, çünkü yandaş bulma eğilimi, ruhuna işletilmiştir. Sığınacak liman arar, adeta. Dünyada yalnız kaldığını bilmek içsel bir huzursuzluk halidir, insanoğlunun.
O yüzden sorarız hemen, memleket nere?
Bunun üzerine yazar, yine Barış Manço:
“Kendimi bildim bileli yollarda tükettim koskoca bir ömrü
Bir uçtan bir uca gezdim şu fani dünyayı
Okumuşu, cahili, yoksulu, zengini hiç farkı yok, hepsi aynı
Sonunda ben de anladım Hanya'yı Konya'yı
Sanki insanlık pazara çıkmış, ekmek aslanın ağzında
Bir sıcak çorba içer misin diyen yok
Dört duvarı ören çatısını kapatıp içerden kitlemiş kapıyı
Bir döşek de sana serelim buyur diyen yok
Tek bir soru, hemşerim memleket nire?
Bu dünya benim memleket
(Hayır anlamadın), hemşerim esas memleket nire?
Bu dünya benim memleket
Tövbe, tövbe, tövbe, tövbe
Kardeşlik ve eşitlik üstüne uzun uzun nutuklar çekip
Niye senin derin benden daha koyu diyen çok
Kaşının altında gözün var diye silahlanıp ölüme koşarken
Kalan dul ve yetim ne yer, ne içer soran yok
Barış garibim bulamadı çözümü, oturdu etti bunca sözü
Gelin hep beraber anlaşalım diyen yok
Zaten paramparça bölünmüş ve yaşanmaz olmuş dünyamız
Daha fazla kesip bölmeye hiç gerek yok
Tek bir soru, hemşerim memleket nire?
Bu dünya benim memleket
Hayır anlamadın, hemşerim esas memleket nire?
MEMLEKET NİRE?
Çağının modern ozanının eserinde yer verdiğini bizde soralım.
Evet, memleket nire?
16 Mayıs 2022, Şişli ATATÜRK Müzesindeki törenden ayrılıp, yürüyerek Taksim dolmuş durağına geliyorum. Elimde bayraklar, bayraklardan birini Ankara’ya, ATAMA, sonra da Deniz Gezmiş’e bırakacağım. Minibüs tamamen dolu, bir kişilik var ama her zaman ki gibi yarım porsiyonluk, koltukta Arapların arasında sıkışmaktan yorulunca, diğer kalkacak minibüsü beklemeye başlıyorum. Bu arada dört kişilik bir Arap ailesi, arkada boş duran dolmuşa aktarılıyor, kahyalar tarafından. Kendi aralarında Arapça konuşuyorlar. Bende onlar geçince öne geçmek istiyorum çünkü sıra zaten önce benim, ayrıca sıkışıyor ve rahat oturamıyorum, dolmuşta. O yüzden öne geçmek niyetim. İnanılmaz olarak kahya “Binemezsin!” diyor. “Ama onları oturttun, kendi ülkemde, kendi vatandaşına bunu mu yapıyorsunuz?” Diyorum. Elimde bayrağımız, o hala başka yolculara Arapça bir şeyler söylüyor ve sonra bana dönüp sıra var, normalde almıyoruz, deyince.
-Almıyorsan, onları da almayacaksın! Deyince, bir müddet sonra lütfedip, sanki mal buyurmuş gibi “İyi, hadi oturun sizde bari” diyor.
Öne geçiyorum. Kırgınım, şu yaşadıklarımıza bakın! Üstelik elimde Al bayrağımız var. Görüyorlar, elbette. Arapların, mültecilerin, gerçekten mağdur olanlar dışında kendi insanına bile davranışlarına şahit oluyoruz. Hele bu dolmuşlarda neler gördük, neler. Sarhoşlukları, maskesizlikleri, bira şişeleri ile oturmaları. Şişeleri dolmuş içine bırakmaları, istifra etmeleri..Çarpıp ya da ayağa basıp da oralı olmayışları ile giderek itici gelmeye başlayan bu insanlar, bizden daha değerli! Bu uzun zamandır gözlemlenen bir olgu.
Dolmuşa gelirken, İstanbul Radyosunun önünden geçerken, kenarda bir yatak firmasının önünde, önünde ki taşa yatmış, o adamı görüyorum. Arkasında duran vitrinde, tertemiz yatak, satıcı bekliyor ama o, evsiz, barksız. Taşta yatıyor!
Ne zaman bitecek, bizim çilemiz?
Ne zaman insanlık, akıllanacak da bizi, bizden alacak? Cömertlik ve sevgi yeşerecek, yeniden dallarında…
Pardon da, bu memleket, önce bizim!
Benim ceddim uğrunda can verdi, kazanılmamış hakları hak sayanlar, yerinde sayarlar. Bu ülke, o ecdadımız sayesinde kuruldu, var ve var olacak!
Bu aziz memleket önce bizim!
Ve bizim gibi değerlerine sahip çıkanların.
Ben yaptım kama