Yarın yani 31 Ekim Pazar Halloween ya da Türkçe ismiyle Cadılar Bayramı. Cadılar Bayramı ya da Halloween’in coşkuyla kutlandığı kentlerden birisi ABD’nin doğu kıyısındaki Virginia eyaletine bağlı Alexandria. Başkent Washington DC’ye karayolundan yaklaşık 45-50 dakikalık uzaklıkta bulunan Alexandria aynı zamanda hayaletleriyle de ünlü bir kent. Ama Alexandria’nın bir hayaleti var ki en ünlüsü olduğu söylenen güzeller güzel bir kadın.
Gelelim Halloween ya da Cadılar Bayramı’na.... Kökleri Paganizme dayandığı söylenen Cadılar Bayramı’nın İrlanda ve İngiltere’den 19. Yüzyılda Kuzey Amerika’ya giden göçmenler tarafından Yeni Dünya geleneklerine eklemlendiği biliniyor. Orijinal adı All Hallows’ Day (Bütün Azizlerin Günü ya da Ölüler Günü). All Hallows’ Day zaman içinde değişime uğrayarak olmuş Halloween.. ABD’de Halloween’in en coşkuyla kutlanan kentlerden biri olan Alexandria’nın hayaletleriyle ünlü olduğunu söylemiştim. Kentte hayalet ve mezarlık turları da düzenleniyor. Hortlak hikayesi meraklısı turistlere bol bol bu öykülerden anlatılıyor. İşte bunların en ünlüsü:
Yıl 1816. Aylardan eylül. Genç bir çift Karayipler’den gemiyle gelerek Alexandria’nın eski limanında karaya ayak basar. Erkek bir atlı araba tutar, o zaman adı Gadsby’s Tavern olan City Hotel’e gelirler. Otel ya da o zamanlar küçük bir han görünümündeki bina tam kentin merkezindedir. Kadınla erkek görgülü, zengin insanlara benzemektedir. Efsaneye göre kadının güzelliği görenleri anında büyülemektedir. Ne var ki kadın çok da hastadır.
Kocası olduğu var sayılan erkek kadını kucağına alır ve yukarı çıkarır;sekiz numaralı odaya girerler. Adam arkasından kapıyı öylesine hızlı çarpar ki 8 rakamı yana eğilir ve sonsuzluk işaretine dönüşür. Karısının hastalığı yüzünden fena halde paniklediği anlaşılan adam koşarak dışarı fırlar; bir doktor ve iki hemşireyle geri döner.
İşin garip tarafı adam doktor ve hemşirelere kendisinin ve karısının kimliklerini açıklamayı reddeder. Otele girişte de zaten isimlerini gizlemiştir. Ama doktorun, hemşirelerin ve hanın sahibinin ısrarlarına dayanamaz ve kimliklerini açıklar.
Aradan üç hafta geçer. Karısı gittikçe kötüleşmektedir. Derken 14 Ekim sabahı durumu daha da ağırlaşır. Belli ki ölümü yakındır. Bunun üstüne adam otel personeli, doktor ve hemşireleri karısının baş ucuna toplar. Onlara kimliklerini hiç bir şekilde hiç kimseye açıklamayacakları konusunda yemin ettirir.
Kadıncağız oracıkta ölür. Adam hemen cenazeyi Alexandria’nın mezarlığına götürür. Defin töreni yapılır. O arada beyaz mermerden görkemli bir mezar taşı mezarın baş ucuna dikilir. Üstünde Güzel Yabancıya hitabıyla bir aşk mektubu yazılıdır.
Cenaze töreninden sonra adam ortadan kaybolur. Otele, doktora, hemşirelere, cenaze törenini düzenleyen, mermer mezar taşını getiren cenaze işleri şirketine beş kuruş ödememiştir. Adamı arayıp bulsalar da bir şey elde edemeyeceklerini anlarlar.
Her neyse... Üstelik çiftin kimliklerini açıklamayacaklarına dair yemin etmişlerdir. Yeminlerini bozamazlar. Demek o zamanlar hala Allah korkusu varmış. Zaman içinde meçhul çiftin öyküsü şehir efsanesine dönüşür. Kimine göre ölen kadın bölgenin pek sevilmeyen ama çok tanınmış politikacılarından Aaron Burr’un, bir süre önce bir deniz kazasında kaybolan kızı Theodosia’dır. Kimileri de Theodosia’nın deniz kazasında kaybolmadığını, sevgilisiyle kaçtığını anlatır. Bir efsaneye göre de ölen dillere destan güzel kadın kılığına girmiş Napolyon Bonapart’ın kendisidir.
Artık Güzel Yabancı bir şehir efsanesi haline gelmiştir. Efsane dilden dile bugüne kadar gelmiş. Hatta öyle ki kadıncağızın hayaletinin, öldüğü otelin içinde dolaştığı bile söylenir olmuş. Hatta bir kaç yıl önce otelin lokantasında stajyer servöz olarak çalışmaya başlayan bir genç kız bir akşam yemeği servisinde tam mutfaktan çıkarken beyazlar giymiş Güzel Yabancı’yla yüzyüze gelmiş. Hayalet onunla konuşmaya başlayınca kızcağız elinde tabak çanak ne varsa korkudan yere düşürmüş. Can havliyle otelden öyle bir kaçmış ki bütün ısrarlara rağmen bir daha geri dönmemiş.
Kimileri Güzel Yabancı’yı otelin 8 numaralı odasında gördüklerini anlatırken kimileri de otelin balo salonunda dans ettiğine şahit olduklarını söylüyorlarmış. Şehir efsanesi çeşitli biçimlerde anlatılıp dururken uyanık hayalet ve mezarlık turları düzenleyen şirketler de işin en doğrusunu kendilerinin bildiklerini, meraklılarına bunu tur boyunca anlatabileceklerini duyuran reklamlar yayınlıyorlarmış. Yani anlayacağınız Alexandria’da tam bir hortlak, mezarlık ve hayalet turizmi oluşmuş: Hortlak ve hayalet hikayeleri meraklılarına duyurulur.
Yorum Yazın