Düşünsene…
İster insan ol,
İster bir başka canlı...
Yuvanın kapısı kapandığında,
Dışarı bakacağın,
Nefes alacağın tek yer PENCEREN değil midir?
Ama SEN!
Kendini...
Kime,
Neye,
Nereye ait gördüysen,
Öyle baktın her şeye...
Yaradana,
İnsanlığa,
Doğaya,
Tarihe...
Pencereyi,
Açıp bakmasını bilemedin,
Nefes almayı beceremedin...
Cehalet kıskacının ürünü olmayı seçtin...
Farklı…
Dinden,
Mezhepten,
Coğrafyadan,
Siyasi görüşten olabilirsin…
Bir kere olsun!
Pencereni farklı gözle aç!
Senin dışında “başkaları da yaşıyormuş”,
Düşüncesiyle bak...
Ne GÖRECEKSİN biliyor musun?
Japonya’da,
Metro istasyonunda insanları,
Bir dakika “ama sadece bir dakika” beklettiği için,
İşine son verilen metro sürücüsünü göreceksin...
İşte bu,
İnsana “saygı” penceresinin ürünü...
Peki,
Kendi ülkende ne göreceksin?
Yokluğun,
Çaresizliğin,
Dibini yaşayan bir “BABA’NIN”,
Evine gitmeyi göze alamadığı için,
Kendisini metro durağında,
Hızlı trenin altına atarak,
Yaşamına son verdiğini,
GÖRECEKSİN...
Önce,
İNSAN OLACAKSIN...
Sonra,
Neyi seçip ne istiyorsan,
O olacaksın...
Çünkü,
Önce insan olunca ...
Her türlü “zararlının” telafisinin,
Kendiliğinden geldiğini,
GÖRECEKSİN...
Yeter ki!
Pencereden ait olduğun “sınıfsal noktadan” bakma…
İnsanlığın penceresinden bak!..
Hep...
Din,
Siyaset,
Mafya...
Bıktım...
Bugün de biraz felsefeye takıldım...
Keyifli hafta sonlarınız olsun istedim!..
Ağzına diline kalemine sağlık
Evet önce insan olmak kesinlikle önce insan olmak.??