Sevgi dolu festival

BİR ŞEMSİYE ALTINDA TOPLAMAK

Adı ister yağmur, ister güneş olsun, neticede bizi koruyan ve içindeki varoluş ile sarıp sarmalayan bir şemsiye. Rengi güneşten, altın sarısından. Güzel İzmir’imizin Buca’sında, Pembe Köşk içinde girişte karşılayan o yemenili, çintiyanlı, al yazmalı kızlarımız, kostümleri ile altın sarısı gibi ışıldayan toprağımızın kokusu, dokusu, canı.

Altın sarısı kutular içinde girişte ikram ettikleri, yine içinde altın rengi makaronlar, limon bahçelerinden süzülüp, bize kocaman sevgi dolu bir “Hoşgeldiniz!” Diyorlar..

7.si düzenlenmekte olan Balkan Panorama Film Festivalinin, benim için iki önemli özelliği var. Yaklaşık üç yıldır, Sadi Çilingir ağabeyimizin kurduğu yani sinema severlerin ve sinema sektöründe olan herkesin yakın bildiği ve takip ettiği en güvenilir, sağlam bilgi sitesi SadiCilingir.com tarafından ilgilenmem için bizzat bana bildirilmişti. Onun geçirdiği rahatsızlık ve dünyanın yaşadığı salgın derken, haberleri yaparken orada bulunabiliriz umudu, hep içimizde yeşermişti. Neticede kan da çekiyor… Festival aşırı yoğunluktan, altı ay hatta daha öncesinden irtibatta olamama rağmen bir türlü tam bir bilgi paylaşımı olmasa da iki yıldır ciddi emek verip, birlikte yol aldığımız Almanya’da yaşamakta olan ve Antalyalı Kadın Yönetmen Sevgi Hirschhöser’in ilk bağımsız uzun metraj filmi, dünyada salgına rağmen tam otuz sekiz ödül sonrası ilk kez Türkiye’de Prömiyer’ini gerçekleştirebilme şansını İzmir’de buldu.

İZMİR İLK KURŞUN

Tarihimize baktığımızda, tüm Anadolu dahil olmak üzere her taşın altında vefa, ecdat ve değer yatmakta, kültürün bu kadar zenginliği arasında, Toprak ekibinin ve Hirschhöuser Ailesinin bir ferdi olarak davetli olmaktan son derece mutluluk duydum.

Bu yıla başlarken Hirschhöuser ailesinin, bana doğum günü çiçeği ile başlamış ve birbirimize her zaman olduğumuz gibi içten, samimi dileklerimizi karşılıklı sunmuştuk. Bir aile olmayı, ben değil, BİZ, demeyi bilen dostlar olarak, 7.Balkan Panorama Film Festivali öncelikli bu anlamda. Diğer yandan birçok ülke, Türkiye dahil 16 ülkenin birbirinden güzel seçkilerini izleme şansı bulmak ayrı bir güzellik.

BPFF Kurucu ve Direktörü, sevgili Doç.Dr.Sali Saliji-Sallini’nin dediği gibi “Filmlerle, İzmir bir başkadır” ve hakikaten de öyle.

Tamer Levent, Numan Çakır, Chris ve Sevgi Hirschhouser

Düşünsenize sabah kalkıyorsunuz erkenciler ile masanızda Sali Saliji, Tamer Levent, Nergis Çorakçı, Murat Tufan sohbet ediyoruz. Onca koşuşturma arasında söz konusu tabii sinema ve sohbete doyulmuyor. Tamer Bey, sete gitmek için uçağa binecek ama kalkmak istemiyor. Açılışın kritikleri bir yana, haftayı harmanlıyoruz sanat için. Dün, bugün sinema ve sanat ve en çok da SEVGİ.

Herşey hayata dair. Hayatı anlayabilen zaten bunu en iyi sinema ile aktarabilir.

Festival Kurucusu ve Yöneticisi Sali Saliji

Sali Bey, çok güzel bir şey söylüyor, “Burada sinema salonu” yoktu.

FİLMLERLE İZMİR BİR BAŞKADIR

Geçmişinde sinema salonu olmayan bir yerde, tamamen profesyonel adımlar atmaya çalışan bir festival. Birbirlerine benzeyen, ortak düşleri SİNEMA olan, Balkanların sinematografik yaratıcılığını da sırtlanıp, dünya sahnesinde yer bulmak. Tüm farklılardan renkli bir mozaik köprü. Mesela tartışılmaz, Stanley Kubrick’in “Gözü tamamen kapalı” filminde yer alan Rade Serbedzija, danışma kurulunda. Türkiye’den hepimizin sevdiği, saydığı Ediz Hun. Eski Yugoslavya’nın Prag Film Okulu temsilcilerinden Goran Markoviş, keza. Her yıl konuk ülke kategorisinde, sinemasının 30.yılını kutlayan Slovenya, bulunmakta.

Prof.Alev İdrisoğlu

Türkiye ve İstanbul denince, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema ve Televizyon Bölüm Başkanı, Prof.Alev İdrisoğlu. Kendisi bir ömrü sinemaya adadı. Türkiye’nin gelecek kuşaklar için en önemli arşivlerini oluşturan Prof.Dr. Sami Şekeroğlu’nun yanı sıra Halit Refiğ, Lütfi Akad gibi değerli sinema değerlerimizin asistanlığını yapan kişi olarak mücadele ettiği yolculukta, bir röportaj için bir araya gelemedik ama söz konusu yine sinema olunca bu kez İzmir’de, yine bu güzel ve anlamlı festivalde buluştuk.

YAŞASIN SİNEMA

Birçok kişi, birçok değer sanırım bu festival ile notlarımız sadece bu yazı ile bitmeyecek. Anı çok, film gösterimleri dışında bizi götürdükleri geziler sırasında yaşadıklarımız, her anı büyük bir yoğunluk içinde ama bizi her koşulda mutlu eden, bir Balkan Film Festivali, güzelim İzmir’imizde.

Toprak Ekibi Alaçatı'da

Dostlar kazanmanın başka bir hazzı ile yönetmen, senarist, oyuncu ve öğretmen kimliği ile Haydar Şişman ve eşi İlknur Şişman başta olmak üzere, başta Toprak film ekibi ile dolu dolu birliktelik.

Tarık Akan Kültür Merkezi sunumu

Sanata katkı sağlamaktan, kültürel zenginliği paylaşmak hiçbir zaman çekinmemiş İzmir eski Baro Başkanı, aktif siyasetçi, dernekçi Türkiye’de Balkanlar denince tek isim, arkadaşım Av. Aydın Özcan ve sevgili eşi Gönül Özcan’ın, açılış günü sonrası davetim üzere Tarık Akan Gençlik Merkezinde ki gösterimimize gelmesi, tüm ekibi yemeğe götürmesi bizi son derece onurlandırmıştır.

Av.Aydın Özcan Beyefendi 15 yıla yakın Batı Trakya Türkleri dernek başkanlığı yapmış, yanı sıra Balkan ve Rumeli Türkleri Platformu, sonrasında Federasyon olmuş komitede yetkin bir kişi olarak, 7.düzenlenen Buca, Balkan Panorama Film Festivalinde yanımızda olarak bize büyük bir güç vermiştir.

Ayrıca ziyareti sırasında CHP İzmir, Konak İlçe Başkanı Osman Çağrı Guruşçu’da, gelerek TOPRAK filmini ve ekibini onurlandırmışlardır.

Tarık Akan gibi saygın, insan ve sanatçı bir kişiliğin adını taşımakta olan kültür merkezinde bizden sonra yer alan Sarı Şemsiye Nostaljik Sinema serisinde; SELVİ BOYLUM AL YAZMALIM, ANAYURT OTELİ ile denk düşmek. Hafta içi bir festival gösteriminde TOPRAK filmini duyup gelen sinema ve sanat severlerle, buluşmak. Son derece özel duygular hissettirdi. Av. Aydın Özcan ve halkımız ile birlikte doğal gelişen program ise herkesi son derece mutlu etmiş. İzleyiciler buradan sonra davetimiz üzerine Haydar Şişman’ın oynadığı UZAK YOL filmine gelmiştir.

Uzakları yakın etmek, sevgiyi biriktirmek, kimseyi ötekileştirmeden, eleştiriyi bile hangi pozisyonda olursa olun karşısındakinin netice itibari ile bir emek ortaya koyduğu, düşünebilen ben değil biz demeyi becerebilen paydaşlarla daha daha iyi işler yapılacağına eminiz.

Bu arada daha çok anlatacağız ancak Yönetmen Sevgi Hirschhöuser’e sorduk. Nihayet Türkiye’de olmak ve ilk prömiyerini gerçekleştirmek olmaktan dolayı duyguları nelerdi? Sorduk ve şöyle aktardı:

“Burada olmak beni ve ekibimi son derece mutlu etti. Şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Uluslararası ekipler, sinemada duayen isimler ile bir arada olmak, yoğun tempoya rağmen onlarla birliktelik, tarif edilemez. Hele hele bağımsız film konusunda Türk halkının ilgisi, film hakkında her karede kendine göre bakış ve değerlendirmeleri, çok kıymetli oldu. Şaşırttı ve sevindirici gelişmeler, heyecanlıyım. Ama öncelikle de, bu olayın en başından itibaren bana inanan, ben ve ekibimden bir an olsun desteğini esirgemeyen Sevgili, Gazeteci, yazar, sanat ve sinema sevdalısı, Emel Seçen’ e sonsuz teşekkür ediyorum. Bir arada olabilmek için ne kadar çok bekledik. Kavuştuk ve mutluyuz. Ve ülkemde olmak, emeklerimi sinemaseverlerle paylaşmak benim için son derece kıymetli. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.”

Sevgi dolu bir festival…

Bu anlamda kaldığımız süreç içinde, havalimanından konaklama ve diğer etkinlik alanlarına aktarımımızı, sabahlara kadar uyumayarak sağlayan başta Ahmet Dalıcı’ya. Çaba Hotel Spa çalışanlarından konaklamamızda birebir çözüm sağlamak için uğraşan resepsiyon görevlileri Ertun Yıldız ve Onur Avcı’nın nezdinde tüm personele sonsuz teşekkürlerimi sunmak isterim.

Festival kapanış töreni tüm güzel anılar, kendi toprağımızda, kendi bereketimiz, kendi tohumumuz ve tüm dünyayı kucaklamak, sanata ve öncelikle sinemaya olan aşkımızı anlatmaya devam edeceğiz.