İkinci dünya savaşı bittikten sonra ortaya iki kutuplu bir dünya çıktı. Batı blokunu oluşturan Amerika Birleşik Devletleri ve Doğu blokunu oluşturan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği 1947 yılından itibaren siyasi, askeri bir rekabet olarak adlandırılan soğuk savaş sürecine giriştiler. Bu vekalet savaşları SSCB’nin ekonomik olarak zayıflamasına kadar sürdü. SSCB’nin Glasnost (Açıklık) Perestroyka (Yeniden yapılandırma) açılımları bile ekonomiyi düzeltemedi. Hatta 9 Eylül 1990 yılında A.B.D. Başkanı Baba Bush ile Helsinki’de dönemin SSCB lideri Mihail Gorbaçov görüşmüş, Gorbaçov rakibinden ekonomik yardım talep etmek zorunda kalmıştı. Nihayetinde Ekonomik olarak çöküş yaşayan SSCB; 26 Aralık 1991 yılında 15 ülkeye dağılmıştır. (Rusya, Ukrayna, Estonya, Letonya, Litvanya, Belarus, Moldova, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan) SSCB’nin lider ülkesi Rusya ise bu dağılımı asla kabullenememiştir.
Özellikle Putin SSCB’nin dağılımı hakkında soru soranlara ‘’benim için bir trajediydi.’’, ‘’Dağılma 20. Asrın en büyük jeopolitik felaketiydi’’ olarak cevap vermiştir. Hatta SSCB’nin çökmesi neticesinde maaş alamadıkları için bir dönem korsan taksicilik yapmak zorunda kaldığını dile getirmiştir. Korsan taksici Putin’in neden Ukrayna’ya saldırdığını da az çok anlamış oluyoruz. Amaç yeniden Büyük Rusya’yı kurmak ve ilk başta dağılan 15 ülkeyi tekrardan hegemonyaları altına almak istiyorlar.
Rus saldırısının temel nedenini anlatan kısa bir özetten sonra gelelim konumuzun başlığına; Siber saldırılara Nato Genel Sekreteri Jens Stoltenberg; “Rusya’nın Siber saldırıları 5’inci maddeyi harekete geçirebilir.” Açıklaması yaptı. Gözler 2001 yılından itibaren Voronezh Askeri Telsiz Elektrik Elektronik Enstitüsü’nü kurarak siber korsanlığı resmi olarak öğreten Rusya’ya çevrildi. Biliyoruz ki Rusya siber suçlar konusunda sabıkalı, defalarca Putin’den siber suç işleyen hackerların yargı önüne çıkartılması istenmiş ancak hiçbir sonuç alınamamıştı. Rus hackerların sicili çok kabarık geçmişe gidersek eski SSCB üyesi Estonya’nın 2007 yılında ülkesinde ki Kızılordu heykelini eski Sovyet dönemini hatırlattığı gerekçesiyle kaldırmak istemesi sonucu Rusya buna tepki göstermiş üstü kapalı olarak Putin tehdit ederek bakım onarım adı altında Estonya’ya gaz akışını kapattırmıştı. Yetmedi Rus hackerlar siber saldırılarla Estonya’nın internetini kapatmış kamu işlemleri başta olmak üzere finans işlemleri ve iletişimi sekteye uğratmışlardı. Bunun üzerine NATO, daha çok Rusya’ya karşı 2008 yılında Estonya’nın başkenti Talinn’de NATO Müşterek Siber Savunma Mükemmeliyet Merkezi’ni kurdu. Rusya, bugün Ukrayna’yı işgal etmeye çalışırken tüm yöntemleri denemekten geri durmuyor. Bu yöntemlerden biri de siber saldırılar, interneti çevrimdışı hale getirerek ve kamu kurumlarının bilgisayarlarına sızarak verileri silen yazılımları yüklüyorlar. Ukrayna’ya destek vermek için ise dijital robin hood lakabıyla anılan meşhur hacker grubu Anonymous var. Rusya’ya kritik siber saldırılar gerçekleştiriyor. En son bir Rus TV kanalını hacklediler.
A.B.D ve İsrail’de en az Rusya kadar siber saldırılar konusunda deneyimli, örnek verirsek 2010 yılında İran’ın nükleer programını sekteye uğratmak için Stuxnet isimli solucan yazılımı kullanmış ve İran’a ait nükleer santrallerin en az 5’te birine zarar vererek başarılı olmuştur. Tabii İran bu siber saldırıdan ders çıkarmış ciddi manada siber savunmasını güçlendirmiş ve birçok siber atağa karşı koymuştur.
Rus hackerların Kasım 2016 yılında ki A.B.D seçimlerinde siber manipülasyon yaptıklarının ortaya çıkması sonucu A.B.D, Rusya’nın siber ataklarına karşı savunma yeteneklerini aktive ettiği biliniyor. Nükleer tehditlerden sonra ikinci sırada yer alan siber tehditlere karşı Türkiye’de gerekli aksiyonu alarak 2013 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri Siber Savunma Komutanlığı’nı kurdu. Birçok ülke topyekûn gerçekleşmesi öngörülen bir siber savaşa hazırlanmaya ve güncel kalmaya çalışıyor.
Casusluk, Sabotaj, DDOS saldırıları, Elektrik santrallerine saldırılar, Propaganda saldırıları, Ekonomik saldırılar ve Sürpriz saldırılar olarak adlandırılan siber saldırı türlerine karşı gelişmiş bir siber savunma hayati önem arz ediyor. Dünya pandemiyle birlikte hızla dijitalleşti ancak siber güvenlik anlamında ise yeterli korunmaya sahip değil. İnsanların teknolojiyi yoğun kullandığı ve muhtaç olduğu bir dönemde Siber Savaş yaşanma ihtimali zaman ilerledikçe daha çok artış gösteriyor.
Genel kaidedir; Siber saldırı her zaman siber savunmadan üstündür. O yüzden her zaman siber savunma gibi siber saldırı biriminin de olması gerekiyor. Ülkeler genelde siber saldırı birimlerini gayr-i resmi olarak yürütüyorlar. Türkiye’de siber savunma da olduğu gibi siber saldırı konusunda diğer ülkeler gibi resmi ve gayr-i resmi olarak çalışmalı ve her zaman siber tatbikat yaparak hazır olmalıdır. Üreteceğiniz bir yazılım veya elektronik cihazı etkisiz hale getirecek bir virüs füzelerden daha etkili olabilir.
Yorum Yazın