Bu makalenin değişik bir şeklini 5-6 yıl önce Cumhuriyet’te yazmıştım. Aradan geçen süre içinde ülke giderek daha laubali, daha gayri-resmi ve daha çok arap kültürüne yöneldi ve ülke kültürel olarak aklın ve bilimin etkisinden daha çok hurafeye söylentiye dedikoduya önem veren bir yola girdi. Kültürün değişik etmenlerinden sadece din etmenine yönlendirildi. Ahlaken yasak olan ayıp olan çok eylem adeta resmiyet kazandı. Hakkaniyet, ehliyet, emeğe saygı gibi kavramların yerini siyasi biatçılık, yalakalık ve belirli bir siyasiye sadakat aldı.
Ulusal kültür, eğitim ve deneyim ile teknoloji üretimi, aktarımı ve kullanımı arasında bazı ilişkiler olduğunu ortaya koyan çok sayıda bilimsel görüş var. Özellikle informel kültür- yani -gayri resmi kültürler dediğimiz kültürlerde, insan ilişkileri belirli bir norm içinde yürümez, daha doğrusu formel değildir. Kişiler arasındaki ilişkilerde sınırlar, sorumluluk ve görevlerin nerede bitip nerede başladığı kalın çizgilerle ayrılmamıştır. Ciddiyet ile laubalilik, sorumluluk ile sorumsuzluk, zaman kavramına uymak ile uymamak arasında hep yorum farkları ortaya çıkar. Çünkü bunları belirleyecek kurallar toplumun tüm katmanlarında tanımlanmamış, eğitime yerleşmemiş, yerleşmiş ise de “iyi ile kötü, ahlak ile ahlaksızlık, etik ile etiksizlik, kanunlara uygunluk ile uygunsuzluk” arasındaki resim biraz karmaşık hale getirilmiştir zaman içerisinde.
Bunda ülkeyi yöneten siyasilerin olduğu kadar, bu siyasilerin atadıkları, göreve getirdikleri ve topluma ve yeni nesillere örnek olması gereken kişi veya kişilerin eğitimleri, deneyimleri, dünyaya bakışları, görev sorumlulukları ve etik değerleri çok önem taşır. Onların kişisel davranışları, kanunlar ve yönetmeliklerin belirli bir eğilime göre yorumlanması daha büyük bir rol oynar. Bilinçli olarak yozlaştırılan kültürel değerler ve bozulan eğitim, kamu görevlilerinin yeni teknolojilerden haberdar olmasını önler, sınırlar.
Çoğu bürokratın bilgi ve becerisi zaten bu yeni teknolojileri anlamaktan ve kullanabilmekten çok uzaktadır. Çünkü bunlar ehil oldukları için değil siyasi yakınlıktan dolayı görev almışlardır. Siyaset “Emanetleri Ehline değil Cehline vermiş“ kutsal değerler altüst edilmiştir.
Bu yüzden Teknoloji ithal edilse bile ya tam kullanılmaz veya kötüye kullanılır, amacı dışında birer araç haline getirilir. Bir tür bir ülkede kültürel değerler belirli politik veya ekonomik kazanımlar için bilinçli olarak bozulunca, toplumda sürekliliği sağlamak ve toplumun büyük yıkımlara uğramasını önlemek için gerek kamu görevlerinde, gerekse özel kurum ve kuruluşlarda “görev yapan ile savsaklayan, görevi yapmayan ile yapan” arasındaki sınırı yasalar ile daha belirgin hale getirmek, görev yapmamayı, görev savsaklamayı bir suç haline getirecek yeni yasal önlemler alınmalıdır.
Eğer siyasi iktidarlar bu konuda da görevlerini tam yapmazlarsa toplumların, özellikle informel toplumların büyük felaketlerle karşılaşmasını önlemek çok zordur. Bugün Türkiye’de yaşanan olgu budur. Siyaset kokan tutuklamalar paralel devlet adı değişen dinci vakıflar, hep alacakaranlıkta, yasal boşluklarda, ahlak ile ahlaksızlık sınırları arasındaki gri renkli boşlukta siyasi çıkar, siyasi güç ve rant ile avanta sağlamaya çalışan siyasi ikbal sahiplerinin ve bir zamanlar aynı yolda beraber yürüdükleri kişi ve kuruluşların ortak ürünüdür.
Kültürler farkı
Formel kültürlü toplumlarda ise gerek kamu yaşamında gerekse özel kesimde her şey, roller, sınırlar, görevler, hep tanımlanmış, yetki ve sorumluluklar boşluğa yer bırakmadan, kötüye kullanmaya ve toplumun çöküşüne mani olacak şekilde oluşturulur, yasalar uygulanır, uygulamayanlar suçlu duruma düşerler. Göreve getirilenler, eski deyim ile “muktesebatları” yani kazanımları ile atanırlar. Bu atamalarda siyasi yandaşlık, çıkar ortaklığı, belirli bir siyasi yalakalık “political cronyism” , yakınlara iltimas gibi uygulamalar pek kolay olmaz, çünkü bu tür atamalarda kamuya bilgi vermek, başvuruların bilgi ve belgelerini kamuya açıklamak zorunluluğu vardır. Bu yüzden bu toplumlardaki dalgalanmalar, çalkantılar daha sınırlıdır, büyük siyasi çalkalanmalar olmaz, toplum çaresizlikten bunalmaz, büyük yıkımlar önlenir, önlenemeyenler ise belirli kurallar ve yöntemlerle çözüme bağlanır. Burada özellikle kamu görevlilerinin bilgilerinin artırılması teşvik edilir, teknoloji eğitimine büyük önem verilir. Gerekirse herkes yeni eğitimler almak zorunda bırakılırlar. Yeni gelişmelerden haberdar olmaları bir zorunluluk haline getirilir.
Maalesef siyasi zihniyete hakim olan cehalet ve yeteneksizlik ekonomide, tarımda, hayvancılıkta olduğu kadar dış politikada da büyük sorunlar yaratmaya devam etmektedir.
Kültürel yozlaşma ülkenin geleceğini karartmak üzeredir.
Yorum Yazın