Siyasette değişik kişiler değişik yöntemler kullanmışlardır. Bu kişilerin bir kısmı tarih kitaplarına yaptıkları, yaşamları, siyasi mücadelede kullandıkları yöntemlerin niteliklerine göre isimlendirilerek geçmişlerdir. Bunlar Demagoglar-Yalanı doğru gibi söyleyenler ve “Nefret Teşvikçileri-Hatemongers” adı verilmektedir.
Siyaset yaşamında yalanı doğru gibi söylemek eylemine eskiler mugalata derdi. Yani laf cambazlığı yapıp, doğru söyler gibi davranıp yalan söylemek sanatına bu isim verilir. Bu deyimin yabancı dillerdeki karşılığı ise Demagoji yapmaktır. Yani çıkara odaklı fırsatçılık.
Dünya siyaset tarihinde demagojiyi ve nefret teşvikçiliğini kullanarak meşhur olmuş çok siyasetçi gelip geçmiştir. Bu kişilerin siyaset yaşamındaki parlaklıkları sonradan karanlıklara dönüşmüş, söylediklerinin yalan olduğu ortaya çıkınca büyük çöküntülere uğramışlardır.
İnternet ansiklopedisi Vikipedia’nın demagog tanımı şöyledir: “Demokrasilerde yoksul, eğitimsiz ve cahil halk yığınlarının bilgisizliğini, ön yargılarını, duygularını ve korkularını kullanarak güç kazanan siyasetçi”.
Demagoglar genellikle fazla düşünmeden, duyguları ile hareket ederek, kendi taraftarı olmayan kişilere ve muhaliflerine karşı şiddet ve hiddetle saldırıya geçerler, orta yolda olan ve daha düşünceli davranan kişileri bile zayıflıkla, korkaklıkla suçlarlar. Demokratik sistemlerin en zayıf yani bu tür demagogların iktidara gelmelerini önleyememiş olmasıdır.
Demagoglar demokrasi tarihinin ilk yıllarından beri var olagelmiş özel bir siyasetçi türüdür. Çünkü demokrasilerde halkın oyu en güçlü karar mekanizmasıdır. Demagoglar ise halk yığınlarının en alt ortak paydasına hitap ettikleri için kolayca iktidar olurlar. Dünyanın en eski demokrasilerinden sayılan eski Atina’da Cleon isimli lider tarihin en zalim demagogu olarak tanımlanır. Mitylene kentinin başarısız ihtilal girişiminden sonra Cleon, Atina halkını kandırarak sadece esir alınanları değil, bu kentteki her erkeğin öldürülüp, karılarının ve çocuklarının köle olarak satılmasına ikna eder. Atina halkı bir gün sonra verdikleri kararın yanlış olduğunu anlayıp verdikleri yetkiyi geri alır. Aynı demagog Cleon, Peloponez savaşlarından sonra yenilgiye uğrayan ve kayıtsız şartsız teslim olmak isteyen Ispartalıların bu isteğini reddetmeye ikna eder Atina halkını.
Gene eski Atina’da Alcibiades gene Peloponez savaşları sırasında Atina halkını demagoji yoluyla kandırarak Sicilya adasını zapt edeceğine ikna etti. Atina Meclisi de ona kanarak savaş yetkisi verdi. Atina halkına kahramanlık ve hamaset duyguları ile hitap etti, kısa sürede zafer vadetti, halk da fazla düşünmeden ona kandı. Sonuçta büyük bir hezimete uğradı Atina ordusu.
Eski Roma’da, Gaius Flaminius Roma’yı yönetenlerden birisi idi; yani Konsül. Ünlü Tresimene Golü savaşında Hannibal’ın ordusuna yenildi. Hannibal savaş sırasında düşmanın zayıf noktalarını iyi bildiği için Romalıları hezimete uğrattı. Ganius Flamınıus ise sadece demagoji yaparak, halkı kandırarak savaşın komutanlığını üstlenmişti. Tek yeteneği demagoji olduğu için savaş ve komuta yeteneği olmadığından ve düşmanın gücünü ve stratejisini anlayamadığından 15 bin Romalı askerin ölümüne neden oldu. Kendisi de ölenler arasındaydı.
Tarihe geçmiş ünlü demagoglar arasında Amerikalı bir papazdan bahsetmek de gerekir.Bir katolik papaz olan Father Charles Coughlin-ki soyadına bakılırsa İrlanda kökenli olabilir-1930’lu yıllarda radyoyu kullanarak kitlesel bir dinleyici ve takipçi sayısına ulaşmıştı. Önceleri Demokrat Franklin D. Roosevelt ve onun New Deal diye adlandırılan Amerikan ekonomisini canlandırmak amacıyla kamu yatırımlarına ağırlık veren politikalarını açıkça desteklemiş, daha sonra ise Rossevelt’in acımasız bir tenkitçisi olmuştu. Bu ünlü demagog din adamı daha sonra giderek Yahudi düşmanlığını benimsemiş ve hatta İtalyan Faşist diktatör Musolini’yi andıran politikaları destekler olmuştu. Bu Katolik papazın tek özelliği dini konuları kullanarak takipçilerini galeyana getirmek ve onları kendi amaçları için kullanmak olmuştu.
Kuşkusuz demagogların en büyüğü olan Adolf Hitler Alman halkının etnik gururunu ve komplo teorileri kullanarak Yahudi düşmanlığı yaratmış, Almanya’nın ekonomik sorunlarının temelinde Yahudilerin olduğunu iddia ederek, bir anlamda işsiz ve sıkıntı içindeki Almanlara uygun gelen sözleri onu iktidara taşıdı.
Hitler medya üzerinde sıkı bir kontrol ve baskı uyguladı, muhaliflerini bazan tehdit, bazan yıldırma yöntemleri ile etkisiz hale getirdi. Hitabet yeteneği ve mugalata uzmanlığını kullanarak Almanya’nın topraklarını genişletilmesi gerektiği fikrini işledi ve sonuçta kendi başlattığı savaşı kaybetti, Almanya’nın ikiye bölünmesine, halkının yıllarca sıkıntı içinde yaşamasına neden oldu. Sonuçta intihar etmek zorunda kaldı.
Siyaset tarihine bakılacak olursa Amerikalı ünlü komünist avcısı Senatör Charles Mccarthy en büyük demagoglardan birisidir. Mccarthy, nefret ve kin teşvikçiliği yapıp, basında, medyada ve sanat alanında çok kişiyi yalan yere “komünistlik ve ABD düşmanlığı” ile suçlayıp, onlara karşı bir nefret kampanyası açmıştı.
Yunanistan’ın eski başbakanlarından Andreas Papandreu-Yorgo’nun babası, Chicago’da parlak bir iktisat profesörü iken ülkesine dönüp siyasete atılmış ve gayetle düzenbaz bir demagoji uzmanı olarak ün yapmıştır.
Siyasi demagoglar her devirde, her ülkede boy gösterebilirler. Bunlar yalanı doğru gibi söylemede, halkın hassas olduğu konuları, acıma ve yardım duygularını, işsizliği, adaletsizliği ele alıp, onların iyi niyetini ve heyecanını kendi çıkarları için kullananlar, dini duyguları ranta çevirme ustaları olduğu kadar, milliyetçi ve etnik başkalıkları bir üstünlük aracı olarak kullanıp hayali düşman yaratan çok sayıda demagog siyasetçiye rastlamak mümkündür.
Bunların ortak özellikleri arasında kolay yalan söylemek, yalanları gerçekmiş gibi bir siyaset aracı olarak kullanmak, tenkide tahammülsüzlük, kinci olmaları, medya özgürlüğüne karşıtlıkları, değişik fikirlere kapalılık ve kendi ve yakınlarına çıkar sağlamadaki ustalıkları sayılabilir. Vikipedia’nın da yazdığı gibi demokrasilerin en zayıf yanları bu türden kişilerin iktidara gelmelerini önleyememiş olmasıdır. Bu konuda halkların aydınlatılmasının önemi de ayrıca ortaya çıkmaktadır.
Yorum Yazın