İçişleri Bakanı Süleyman Soylu geçen gün bir mitingde, “ 14 Mayıs seçimleri Batı’nın tezgahladığı bir siyasi darbedir,” dedi. Yanlış mı duyuyorum diye konuşmasını bir kez daha dinledim. Hayır, hiç yanlış duymamıştım. Allah Allah, Soylu böyle bir tahmini nasıl ortaya atar? Kendi partisinin, yani AKP’nin Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan değil miydi Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerini önümüzdeki Haziran ayından 14 Mayıs tarihine çekme kararı alan? Soylu bu sözlerle, üstü kapalı olarak Cumhurbaşkanı’nı “Batı’nın darbe planına” alet olmakla mı suçluyordu yoksa?
Biraz daha beyin jimnastiği yapalım. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanması artık kesinleşmiş gibi görünür, AKP içinde ve yurt dışında Erdoğan sonrası senaryolar için hazırlık yapılırken Süleyman Soylu sakın AKP’nin başına geçme hesapları yapıyor olmasındı? Soylu’nun geçmişi malumunuzdur. Siyasete merkez sağda başlayıp Fethullah Gülen grubuna yanaştığı gerçeği arşivlerde mevcut. Soylu, Süleyman Demirel’in 1980 askeri darbesinden sonra kurduğu Doğru Yol Partisi’nde siyasete atıldı. Partinin İstanbul İl Başkanlığını bile yaptı. Daha sonra eski TBMM Başkanları’ndan Hüsamettin Cindoruk’un “ahde vefa” kabilinden (Soylu’nun babası Hasan Soylu geçmiş dönemde Adalet Partisi, daha sonra da DYP’de siyaset yapmıştı) onu Demokrat Parti’ye soktuğu, partinin başkanlığına bile seçtirdiği bilinir. Soylu’nun, girdiği siyasi gruplardaki faaliyetleri soyadıyla nasıl müsemma olduğu anlatıla anlatıla bitirilemez.
Demokrat Parti’de, huylu huyundan vaz geçemez misali sıkıntılara sebep olup partinin genel başkanlığından bir yıl gibi kısa bir sürenin ardından istifa ettikten sonra köşesine çekilen Soylu’ya günün birinde vahiy inmiş olacak ki AKP’ye geçti. Burada da rahat durmadığını herkes biliyor. Çalışma Bakanlığı’ndan İçişleri Bakanlığı’na, Efkan Ala’nın ayağını kaydırıp 15 Temmuz darbe gecesini kullanarak nasıl bir uzun atlayış yaptığı da dillerde dolaşıyor.
IŞİD’E YEŞİL PASAPORT SKANDALI
Sosyal medyada ismi “Çakma Gestapo”ya çıkan Soylu’nun son bir marifeti gündeme bomba gibi düştü. Gazeteci Serdar Akinan Youtube kanalından yaptığı programda İslamcı katil sürüsü IŞİD teroristlerine yeşil pasaport dağıtıldığını haber verdi. Akinan’a göre rezalet şöyle ortaya çıktı:
ABD’de yaşayan emekli bir hava albay Almanya’da bir toplantıya gidiyor. Dönüş için havaalanına gelip polis kontrolundan geçerken Alman polisi yeşil pasaportuna el koyuyor. Havaalanının özel bir odasında sorgudan geçiriliyor. Sonradan ortaya çıkıyor ki Özbekistan, Türkmenistan gibi ülkelerden gelip IŞİD’e katılan ve Avrupa’ya geçmek isteyen bir takım teroristlerde Türkiye Cumhuriyeti’nin birinci dereceden devlet memurlarına verilen yeşil pasaportlar çıkıyor.
Bu yeşil pasaportları veren merci kim? İl Nüfus Müdürlükleri. Yeşil pasaport hamili olacak kişiler hakkında ön soruşturmayı yapan merci İçişleri Bakanlığı ve İl Emniyet Müdürlükleri. Yani iş geliyor dayanıyor İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’ya. Batı’yı 14 Mayıs seçimlerini darbe hazırlığı olarak kullanmaya çalışmakla suçlayan Soylu, aslında IŞİD teroristlerine yeşil pasaport dağıttırarak Batı’da İslami darbe yapmayı planlıyor olmasın sakın?
HAKAN ATİLLA’YA BÜYÜK GÖZALTI
Soylu’nun son marifeti ise bna, “Yok artık,” dedirtti. Efensim, Halkbank davasından ABD’de 28 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılıp dört yıl önce Türkiye’ye gönderilen bankanın Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla, zamanın Hazine ve Maliye Bakanı damat Berat Albayrak tarafından İstanbul Havaalanı’nda alayü valayla karşılanmış, hemen sonrasında da ödüllendirilerek Borsa İstanbul Genel Müdürlüğü’ne getirilmişti. Atilla bu görevde iki yıl kaldıktan sonra istifa etti. AKP’yle hiç bir bağı olmamasıyla tanınan Atilla geçen gün eşi ve oğluyla KKTC’ye gitmek üzere havaalanına gitti. Eşi ve oğlu polis kontrolundan geçti. Ancak polisler pasaportunun iptal edildiği gerekçesiyle Atilla’nın uçağa binmesine izin vermediler.
Meğer, AKP’ye sıcak bakmamasıyla bilinen Atilla’nın pasaportu Borsa İstanbul Genel Müdürlüğü’nden istifa ettiği gün, yurt dışına gider, hükümet aleyhinde konuşur, endişesiyle iptal edilmiş. Ancak, pasaportunun iptal edildiği, KKTC uçuşu için gittiği havalanına kadar kendisine bildirilmemiş. Yani Atilla’ya kendisinin haberi olmadan iki yıl boyunca “büyük gözaltı” uygulanmış. Pes vallahi. Demek ki bizim arkadaşa sosyal medyada “Çakma Gestapo” lakabı boşuna takılmamış.
Yorum Yazın