Yaşam alanları kurgularken ‘’sürdürülebilirlik’’ kelimesi ile çıktığınızda yola derininde kelime anlamını bilmeseniz de size güven veren bir hali olduğu kesin.
Yapılan araştırmalara ve benim de sürdürülebilirlikten anladığım doğrumu diye bir araştırma yaptığımda; ‘’sürdürülebilirlikle ile ilgili 80’den fazla tanım olduğunu iddia etmektedir. Ciegis vd. (2009), başlıklarında sürdürülebilirlik kelimesini içeren önemli sayıda kitap ve makalenin, kavramın bir tanımını sunmadığını vurgulamaktadır. Benzer bir sonuca, Salas-Zapata vd (2017) tarafından ulaşılmıştır. 2013 yılında yayınlanan 253 bilimsel araştırmayı inceledikten sonra, başlıklarında sürdürülebilirlik terimini içerenlerin % 91,3’ünün bu kavramın tanımını sağlamadığını tespit etmişlerdir. Bu, sürdürülebilirlik ile ilgili yapılacak çalışmalarda çeşitli sorunlara yol açabilmektedir (Salas-Zapata ve Ortiz-Munoz, 2019: 153; Ciegis vd., 2009: 29; Salas Zapata vd., 2017: 8).’’
En anlaşılır tarafı ile ekosistemin, insanın geliştirdiği ve geliştirmekte olduğu teknoloji ile tüm çevresel faktörlerinde dikkate alınarak iyi bir gelecek planı yapmak anlamını buluyorum. Sürdürülecek olan gezegen, doğa, biyolojik çeşitlilik, ekosistemler ise, sürdürebilir olanın da insan, ekonomi, toplum ve gelecek nesiller için faydalılıkla devam eden olması anlamı çıkıyor.
Doğal kaynaklar; güneş enerjisi, yağmur suları, rüzgârın yönü, bulunduğunuz coğrafyanın etkileri ile bulunduğunuz şehir bölgenin, şehrin, kasabanın, köyün genel anlamı ile şehir planının uzun zaman çizelgesinde doğru planlanması yönünde bir tanım ile en küçük ama içine her gün girdiğimiz evlere hatta uzmanlık alanım olan İç Mimarlıkta sürdürülebilirlik nedir? Neden önemlidir? Bileşenleri nelerdir? Gibi konulara değineceğim.
‘’Sürdürülebilir kalkınmanın geçmişi neredeyse iki yüzyıl öncesine kadar gitmektedir. Sürdürülebilir kalkınma fikri, Carlowitz'in orman bilimleri hakkındaki ilk kitabıyla 1713'te doğmuştur. Carlowitz, kerestenin günlük ekmek kadar önemli olacağını ve dikkatli kullanılması gerektiğini savunmuştur.’’
Bugün baktığım coğrafyadan küresel ısınma ile yaşadığımız doğal afetlerin ön görülerini iki yüzyıl öncesinden öngörülmüş olduğu bilgisine rastlıyorum. Tasarımın tüm yaşam alanlarında rastladığımız doğadan gelen ve tercihen doğal olması tercih edilen ürünlerin hepsinin ham maddesinden başlayarak yola çıktığımızda kullanılması planlanan her elemanın ham maddesinden tutun, üretim-yapım süreci, tasarımcının fikri zamanı ve son hali ile kullanılabilir hale gelmesi önemli bir süreç ve etrafınıza baktığınızda gördüğünüz her şey doğal ya da değil bir enerji ürünü.
Hâl böyle olunca sürdürülebilir yaşam alanı kurgularının ilk sorusu ihtiyacınız olan nedir? Olmalı.
Mevcut olanın içine yerleşmeye çalışırken ilk uğranması gereken tanımlardan yola çıkarak sürdürebilir mekânlar yaratabiliriz.
Bütünlük; tasarımın parça parça ele alınması değil, tamamı ile anlam ifade etmesidir. İyi bir tasarımın belki de en olmazsa olmaz ilkesi bütünlüktür. Seçilen her parça bir birbirine gönderme yapar halde bir görsele ulaşma hali de diyebiliriz. Sessiz bir uyumluluk hâli ile tanımlıyorum bütünlük ilkesini ve bir tasarımcı olarak kullanıcı ile ilk buluşmamda ihtiyaçlarının listesini oluştururken ya da yapısal bir değişim ihtiyaç var ise seçilen her bir parçanın birbiri ile olan ilişkisi sürdürülebilir bir alan ortaya koymamın temelini oluşturuyor diyebilirim.
Farklılık; karakteristik özellikler ile fark yaratma becerisi, isteğe bağlı bir tutumu var farlılığın bütünlüğü bozan bir tarafı da olabilir fark yaratmak isteğin alanın içinde bir obje ya da renk kullanımı ile bir ilişki kurulması önemlidir.
Yeniliğe giden bu yolculukta farklılık ya da farklı olması isteği de sürecin önemli bir parçası ve iyi düşünülmeden yapılan her farklı katmanın fazlalığa da dönüşmesi olası ve uzmanlık gerektiren önemli bir konu başlığı olarak buluyorum.
Denge; nesnelerin, renklerin, dokuların ve boşlukların görsel ağırlıklarını uyumlu hale getirmek ve kompozisyona ahenk içinde bir görünüm kazandırmak anlamına gelir. Tasarımda her şey farklı öğeleri kullanarak görsel ve psikolojik dengeye ulaşmakla ilgilidir. Denge kavramını oran-orantı kavramı ile birlikte düşünmek gerekliliği de sürdürülebilir mekânlar oluşturmak için önemli 1cm’hatta 1 mm’nin bile mekâna girecek her elemanın doğru konumlanması ile ilişki başta da bahsetmeye çalıştığım gibi sürdürebilir olmak ekosistemden alınan her bileşenin ana kaynağın ziyan olmaması ile de ilişkili.
Oran/Orantı; Zihin örüntülerde matematiksel ve geometrik orantılar bulmaya çalışır. Her alan o geometrinin içinde farklı geometrik elemanları ya da en yakın tanımı ile mobilyaları yerleştir, alanımız ölçüleri ve bu alanın içinde doğru boyuttaki seçimler ile desteklenmelidir ve yine belirmek isterim sığmayan, yanlış ölçüde alınmış her eleman kullanılmaya zorlansa bile bir gün ergonomik sorunları beraberinde getireceği için değiştirilmeye mahkumdur ve sürdürülebilirliğe aykırı bir tutumdur.
Tasarımın önemli bir parçası olan elektrik ve mekanik alt yapılar yapınız müsaade ediyor ise doğadan olanı güneş enerjisi ile ısınma suyunuzu, yağmur suyu ile bahçe sulamanızı yapmanız en düşünülebilir hali. İç mekanlar ise teknolojisi ile ıslak hacimlerde suyun tasarrufu için fotoselli bataryalar, hareket odaklı sifon sitemleri, elektrik tasarrufu için yaşam alanı içinde ki alışkanlıklarınızı plana dahil ederek geride açık kalma olasılığı olmayan alt yapı düzenlerinde planlamanız önemli.
Kullanıcının ana planda kurgusuna entegre olan bu bileşenlere ilave gelen tüm tekstil ürünleri, dekoratif elemanlar, canlı bitkiler hatta evcil hayvan dostlarınız dahil sürdürülebilinir yaşam alanı kurgusu oluşturmanız için öncelikle sakin olunmalı.
Yenilenirken, sürekli ihtiyacımız olan ana kaynağa saygılı yaşam alanı kurgularını sürdürülebilinirliğin en önemli bileşeni olan çevreyi koruyan, ekonomik büyümemizi destekleyici sosyal gelişimimiz için önemli yaşam alanları kurguları için bahsettiğim izleri takip etmekten başlayabilirsiniz.
Hocam Metin Usta ile izleri takip ediyoruz.
Parmaklarımız Mimar Sinan’a dokunuyor.
Sevgiler.
????