Ünlü işletmecilik gurusu ve akademsiyen Peter Drucker’in 1969 yılında yazdığı Age of Discontinuities-Süreksizlikler Çağı- isimli yapıt tüm yöneticilere çok değerli mesajlar içeren ve çağın geleceğini önceden kestirebilen ilginç saptamalar taşıyan bir yapıttır. Drucker kitabında şu soruyu soruyordu yöneticilere: “Sizin işiniz nedir?-What is your business?” Ünlü yazar bu sorunun yanıtının ise ancak “müşteriler tarafından verilebileceğini” yazıyordu, nerede ise yarım asırdan fazla bir zaman önce. Şimdilerde işletmecilerin ve pazarlama uzmanlarının hatta yazılımcıların çok ilgi duydukları CRM-Custömer Relationship Management-Müşteri ilişkileri Yönetimi-isimli yöntemin daha o zamanlar adı bile duyulmuyordu. Şimdilerde bile bu yöntemi bilip uygulayan yönetici sayısı pek de öyle fazla bir sayı değil. Konu sizin işyerinizi veya kuruluşunuzu nasıl gördüğünüz değil, müşterilerin nasıl gördüğü konusudur.
Drucker kitabında daha değişik konulara da değindi. Özellikle küreselleşme konusundaki şu gözlemi çok ilginç: Dünya tek bir pazar, tek bir AVM oldu… fakat dünya ekonomisi yoksul ve çoğunlukla renkli ırkları yoksulluktan çıkaracak küresel verimliliği canlandıracak ekonomik kuruluşlara sahip değil. Irklar arasında çıkacak bir savaş olasılığı ile karşı karşıyayız ”. Belki de ünlü işletmecilik uzmanı bugün dünyayı kana bulayan Asya ve Ortadoğu kökenli Taliban ve benzeri kuruluşları, İşid, El-Kaide ve yandaşlarının ortaya çıkacağını da öngörüyordu.
Peter Drucker bundan 52 yıl kadar önce bizi bugünkü Bilgi Devrimine karşı hazırlıklı olmaya çağırıyordu ama bunu ne yöneticiler görebildi, ne de politikacılar. Yöneticiler ve özellikle son zamanlarda tıpkı bir sporcu gibi şirketten şirkete transfer olan ve sadece aldıkları para ile ilgilenen ünlü CEO’lar ile, sadece yeniden seçilmek için kurnazlıklar, entrikalar ve bizans oyunları planlayan politikacı esnafı bu uyarıyı ne anlayabilecek, ne de uygulayabilecek ve önlem alacak yetenekte idi.
Aradan tam 52 yıl geçti, yani yarım asır kadar bir süre. 2000 yılından bu yana da dünya ekonomisi ve dünya politikası yeniden bir çalkalanma içine girdi. İnternet şirketlerini batıran ünlü Nokta.com (Dot.com) bunalımı, 11 Eylül, Irak Savaşı, Suriye Savaşı, Taliban savaşı derken petrolde tırmanan ve sonucu kestirilemeyen tırmanma, ABD’deki ipotek krizi derken, emtia ve gıda fiyatlarındaki artışlar dünyanın geleceği konusunda bizi yeniden düşünmeye sevkediyor. Ayrıca seçimle iktidara gelip bin bir sandık oyunları hilekarlık entrikalar ile diktatör olanlar demokrasilere ağır kayıplar verdirdi. Bunların otokrat ve cehalet tutumları bir çok ülkeyi bunalımların eşiğine getirdi. Bunlara parelel olarak bir çok alanda ulaştırma ve diğer lojistik dallarındaki fiyat artışları geleceğin geçmişin devamı olamıyacağı, ve geçmişe ait yöntemlerle geleceğin sorunlarının çözülemeyeceğini bir kere daha anlatıyor gibi. Ama anlayana.
Hele Türkiye gibi her an dalgalanmaya açık olan ve bu konudaki durumu yönetiminin giderek daha zor hale gelebileceğinin işaretleri belirmeye başlayan bir ülkede, politikacı takımı gerçek dışı, bilim dışı, çağ dışı, demokratik olmayan yöntemleri, tek adam yönetimlerini seçmeye devam ettiği sürece, aday sandıkları halkın önüne çıkarılmadığı sürece, siyasi partilerde parti içi demokrasi yok edildiği sürece, ülkede siyasette yenilenme, yeni çözüm yolları bulmak daha da zorlaşacak. Bu konudaki belki de en önemli güvencelerimizden biri, ekonominin kaptanlarının ve profesyonel iş yöneticilerimizin uyanıklığı, hızlı karar verme yetenekleri ve kendilerini yenileme özellikleri idi. Bu bakımdan iş dünyası; politikacının dünyasından en az bir asır ileride diye düşünüyorduk. Yalnız üretim girdileri ve ithal girdilerin dolara bağlı artan fiyatları onların yaratıcılığını da önlüyor. Ülkenin sorunu ancak politikacının öğrenebilmesi, kendini yenilemesi ve yenilikçi olabilmesi ile mümkündür.Tek adam sisteminde bilinçli olarak çöktürülen eknomi ve hovardaca yok edilen kamu kaynakları, satılan kapatılan fabrikalar içinden çıkılmaz bir bunalım yaratıyor ve giderek de durum tehlikeli bir hale gelecek gibi. Eğitimi konusunda değişik söylentiler olan fiziksel ve ruhsal durumu konusunda çeşitli iddilar ortaya atılan ve ülkeyi bu hale getiren kişinin çaresizliği palyatif tedbirlerle kendini iktidarda tutma çabalarını boşa çıkaracaktır.
Japon Danışmanlık şirketi Nomura’nın raporu doğru olsa bile iktidarın değişik aşamalı planlarının hiç birinin başarı sağlamayacağı ortadadır. Aç mideler silahla baskı ile tehditle bastırılamaz. Karışıklıklar çıkartarak baskı rejimini daha çok baskıcı yapması da çözüm sağlamaz. Unutmasınlar ki bir savaşı bir aptal bile başlatır bin akıllı sona erdiremez. Sonuç belirsiz ava giden çoğu kez avlanır da.
Kanımca ülkenin bugün içinde bulunduğu en önemli sorun; demokrat politikacı, demokratik parti yönetimi ve demokratik düşüncenin ve çağdaşlığın siyasete hakim olmayışıdır.. Ne yazık ki sadece kişisel çıkara odaklı siyaseten dinciliğin hiç bir ilkesi ve etik değerler ile bilime inancı yoktur. Kişisel ihtiras ve kifayetsizlik sorunları çözemeyecektir.
Yorum Yazın