Türkiye’de, milliyetçi görüşleriyle bilinen, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın yaptırdığı, Sessiz İstila adlı kısa video gündemin en sıcak maddesi durumunda.
Suriyeli sığınmacılarla ilgili soru soran herkesi, ırkçı olarak yaftalayarak susturan siyasi iktidara karşın, muhalefette, medyada konuyu nedense yanlış taraftan ele alıp, bozulan demografik yapıyı ve Türkiye’deki emsali görülmeyen uygulamaları anlatmıyor.
Ukrayna-Rusya Savaşı’ndan Avrupa’ya sığınan insanları kamplarda tutan sistem, bu insanların serbestçe diledikleri şehir ya da ülkelerde keyfe keder dolaşmalarına izin vermez. Diyeceksiniz ki orası Avrupa!
Evet, doğru. O halde Pakistan’a bakalım, 1,2 milyon sığınmacının bulunduğu ülkede, bu insanların serbestçe başka şehirlere gitmesini bırakın, kampı bile terk edemediklerini, aksi durumda sınır dışı ediliyorlar.
Yani, kamplar yerine şehir şehir gezen, bazen demografik yapıyı bozan, bazen gettolaşan, bazen Türk vatandaşlarını işsiz bırakan, suça açık bu yapıyı, Türkiye dışında hiçbir yerde görmüyoruz.
Hal böyleyken, bu durumu kendine muhalif diyen, hiçbir yayın organının da görmemesi son derece manidar.
Özgür Kalem farkı ile “aslında ne oluyor?” un yanıtını masaya yatıracağız.
ARAP SANDIĞININ HEDEFİ HATAY
Golan ve Hatay için –Suriye’deki iktidar partisi-BAAS; Hafız Esad rejimi döneminde bir fon oluşturdu.
Halk arasında Arap Sandığı adı verilen, fonun işlevi için; “Hatay gibi ihtilaflı bölgelerin ‘kurtarılması’nda kullanılacaktır.” notu düşülmüş.
Ne mi yapılıyor?
Hatay’da vatandaşlık alan her Suriyeli’ye ödenek ödeniyor mesela.
Yine Suriyeli ve Türkiye’de adını açıklamayan bazı kaynaklar, Hatay’da bir referandumu konuşuyor.
Referandumun tarihi ile ilgili olarak, kimi kaynaklara göre, Türkiye Cumhuriyeti’nin, kimilerine göreyse Hatay’ın Türkiye’ye ilhak oluşunun 100. yılı adres olarak gösterilmiş.
Bir başka deyişle, önümüzdeki yıl 2023’te; ya da 2039’da Hatay ile ilgili bir referandumdan söz ediliyor!
Referandum ile ilgili, resmi belge sunabileceğim somut bir veri bulamadım.
Yine de bu iki veriyi birleştirerek, olası bir referandumda, Suriye’nin Hatay’da çoğunluk sağlamaya yönelik, uzun erimli bir planı olduğu ortaya çıkıyor.
Soru şu: Suriye’nin bugüne dek Arap Sandığı ile başaramadığını, kaotik Suriyeliler ile değiştiriyor muyuz?
DEMOGRAFİK YAPI VE REFERANDUMUN KONUŞULMASI İSTENMİYOR!
AKP Hükümeti, demografik yapının ve referandumun konuşulmasını kesinlikle istemiyor.
Öyle ki, Özgür Kalem kriterlerine göre bile muhalif yayınları ile tanınan, Atilla Güner’in konuyu uzmanları ile masaya yatırdığı RS FM’deki programında, Suriyeli sığınmacılara, Avrupa’daki Ukraynalılar gibi bakıldığını ve hiçbir farkları olmadığının söylenmesine karşı konunun ele aldığımız kısmının hiç konuşulmadığını, bozulan demografik yapıya bile değinilmediğini görüyoruz!
SAVAŞ: REYHANLI’DA ÇOĞUNLUK SURİYELİLERDE!
Buna karşılık Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş’ın, “Reyhanlı’da Suriyeli nüfusu Türk nüfusu geçti. Olası bir seçimde istedikleri kişiyi seçebilirler ve bu durum 5 yıl içinde tüm Türkiye genelinde de bir tehdit olacak" sözleri göz ardı edilmiş.
Dünyadaki tüm örneklerinden farklı olarak, demografik yapıyı bozan tavır, diğer medya organlarında olduğu gibi, Türkiye’deki muhalif gibi görünen medyada da ya yok sayılmış, ya da konuya yanlış yerden bakılmış.
AKP Hükümeti’nin, ortada bir Arap sandığı operasyonu varken, Türkiye’nin demografik yapısının bozulduğu ilk yerin Hatay olması da son derece manidar!
HÜKÜMET MEZHEPSEL BİR OLUŞUM İÇİNDE.
Başta Suriye olmak üzere Ortadoğu haberleri uzmanı Musa Özuğurlu, muhalif’e yaptığı açıklamada, Suriye’den kabul edilen her bir ismin, belli kriterlere göre seçildiğini vurguluyor.
“Suriye’den Türkiye’ye hiçbir Alevi vatandaşın gelmesine vize verilmedi. Bu karşıtlık Alevilerle de sınırlı değil. Aynı durum, laik Sunnilere de, karşı bir pozisyon olarak uygulanıyor.”
GELENLERİN TAMAMI LAİSİZM DÜŞMANI SÜNNİLER!
“Asıl tehlike bu. Mezhepsel kardeşlikte bunu gözeterek yaptılar. Gelenlerin tamamı Sunnidir. Askeri ve diğer yükümlülüklerinden kaçtılar. Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların tamamı AKP’nin, bile isteye belirli bölgelerden getirdiği isimlerdir. Bunların arasında çok sayıda Esad yanlısı da, Erdoğan karşıtı da var.
Tek ortak nokta, laisizme düşman olmalarıdır!
Sığınmacılar, Suriye’de baskı ve işkence gördük, dese de, biraz samimileştikten sonra, ‘Bunu söylemezsek Türkiye’ye kabul edilmeyiz’ görüşü hâkim.
-çoğunluğu Alevi olan ve Atatürkçü duruşları nedeniyle, Türkiye’de en muhalif bölgelerin başında gelen Hatay’a, Alevi ve laisizm düşmanı bir kitleyi, demografik yapıyı bozacak şekilde doldurmak, ateşle barutu yan yana koymakla eş değer bir durumdur, Sevgili Okuyucu!-
ORTAK NOKTA: LAİSİZM DÜŞMANI DİNSEL BİRLİKTELİK
Müslüman Kardeşler’e de önceden açıklayarak sırtlarını dönüp, Suudiler ile el sıkıştılar. (Musa Özuğurlu: Müslüman Kardeşler örgütü de, Türkiye’nin durumunu anlıyoruz, mesajı verdi)
Müslüman Kardeşler, Arap âleminde terörist ve özellikle Mısır’ın PKK’sı, olarak biliniyor.
Ve bu grup, İngiltere’ye çok yakın hareketinden dolayı, İngilizler tarafından kurulduğu da ifade ediliyor. –Müslüman Kardeşler’in, Hasan El Benna döneminden bu yana, faaliyetleri sürüyor-
GÜRSEL TEKİN: HATAY’IN BOZULAN YAPISI AKP’NİN BİLİNÇLİ TERCİHİDİR!
Sığınmacılar konusunu ele alıp, ana muhalefete, söz hakkı vermemek, özellikle muhalif.com.tr’ye yakışmazdı. Bu konuyu 2011-2012’de gündeme getiren CHP Milletvekili Gürsel Tekin’e gece saat 22’de sordum.
CHP’nin vicdanı olarak tanınan Tekin, Pakistan’ın bile sığınmacıları kamplarda tuttuğunu vurgulayarak, bozulan demografik yapı, AKP İktidarının tercihidir, diyor.
“Sığınmacıların, kampları terk edip, saldım çayıra, mevlam kayıra politikası 2011-2012 döneminde başladı. Ve o tarihte, Şanlı Urfa, Adana ve Gaziantep’i de, kaybedeceğimizi açıklamıştım. Bu sığınmacı meselesi rastgele bir mesele değil. Hatay gibi Türkiye için genel bir sorun olan bu durum, AKP’nin siyasi tercihidir.
Özellikle son iki yıldır 2,5 milyon Türk vatandaşı günü birlik çalışırken, iş gücü Suriyeli sığınmacılara geçti. Sığınmacıların kamplarda değil de istedikleri şehirde gezdikleri bir durumu tüm dünyada sadece Türkiye’de görüyoruz. Pakistan gibi bir ülkede 1,2 milyon sığınmacı var ama onlar bile Türkiye’den farklı olarak kamplarda tutuyor. Avrupa’nın tutumuna hiç girmiyorum. Türkiye’nin uyguladığı ‘saldım çayıra, mevlam kayıra’ yöntemini, sadece ama sadece Türkiye’de görüyorsunuz.”
SURİYELİLERLE HERŞEYE ELVERİŞLİ KAOTİK YAPI TESİS EDİLDİ!
Tekin, “Niye?” sorusunu, sessizlikle yanıtlarken, başka bir kaynak, “Hangi şehirde olduğunun bile kaydı tutulmayan ve emniyet teşkilatına, ‘Suça karışan bir Suriyeli ise tutanak tutulmasın’ duruşu ile her şeye elverişli kaotik bir yapı tesis edildi. Bu kaotik yapının nerede, ne zaman kullanılacağını ise zaman gösterecek.”
SIRADA İSTANBUL VAR!
CHP’li Tekin, önümüzdeki günlerde Türkiye’nin göç haritasını açıklamaya hazırlanıyor.
Tekin, İstanbul’da bazı semtlerde de çoğunluğun Suriyelilere geçtiğini belirtiyor.
Farklı bir kaynağa göre, Sultanbeyli, Esencılıs adıyla anılan, Esenler gibi semtlerde, Suriyelilerin izni olmadan dükkân bile açılamadığı kaydediliyor.
SESSİZ Mİ ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA MI!..
Sonuç olarak, Suriyeli sığınmacılar marifeti ile oluşturulan kaotik yapıdan beslenen güç unsurları ve konunun kırmızı çizgileri aşan kısmını görmezden gelen bir medya ile eleştiri getiren herkesin ırkçı suçlaması ile susturulduğu karanlık bir yapıdan geçiyoruz.
Ve bu çok kritik durum yeterince kamuoyuna anlatılamaz ise Sessiz istila artık Bağırarak gelen istila olacak!..
Yorum Yazın