Acının tarifi yok...
Bir gün,
Annenizi...
Bir gün,
Babanızı...
Bir gün,
Kardeşinizi...
Bir gün,
Eşinizi...
Bir gün,
Evladınızı...
Bir gün de
Her şeyinizi,
KAYBEDEBİLİRSİNİZ...
İster,
Ateist...
İster,
Deist...
İsterse,
Dinli, dinci olun...
Sonuçta...
Yok oluşu,
Kaybedişi,
Kabullenmek zorunda kalacaksınız...
Çünkü ve henüz...
Kaybetmeyi,
Yok oluşu durduracak “güç“ yok...
Bilinmiyor,
Var edilemiyor...
PEKİ NE YAPMALI?
Metafizik ötesinde...
Duran,
Çalışmayan,
Aptallaşan mantığın,
“Ötesine değil de ön yüzüne“
Bakmalı insan...
Yani,
Vicdanına...
Yani,
Yüreğine...
Yani,
Ulaşamadığı soyuta değil,
Ulaşabildiği somuta ermeli, erişmeli...
Mesela...
İyiye,
İyiliğe yönelmeli...
Mesala...
Bilime,
Sanata yönelmeli...
Mesela...
Doğayı sevmeli,
Hayvanı sevmeli...
Mesela...
Bir şeyler üretmeli...
Mesela...
Mutlak bir şeyler yapmalı...
Yoksa!
Önleyemediği ACIYI,
Nasıl dindirebilir insan?
İşte,
O acı var ya
O acı!..
İnsanı,
Delip geçtiği kadar öldürebilir de...
Ve
Yine işte!..
Tarifi mümkün olmayan acılarda saklı TANRI!..
İster,
İnanın...
İster,
İnanmayın...
Yorum Yazın