“Parmak izi krizi”ne gelmeden önce sıcak bir gelişmeyi aktarayım önce.
Haftanın son mesaisi için Meclis Kampüsü’ne gelen TBMM personeli şoke edici bir haberle karşılaştı. Tutanak Hizmetleri Başkanlığı’nın tecrübeli Başkan Yardımcısı Yunus Özdemir görevden alınıp stenograf yapılmıştı.
Personel şoke oldu, demem boşuna değil. Bir başkan dışında 4 başkan yardımcısından oluşan ekibin yönetici olarak tecrübeli tek ismi Yunus Özdemir’di. Diğer 3 başkan yardımcısı biri altı aydır görevde. Diğer ikisi ise henüz bir haftalık… Yeni yöneticileri araştırdım. Genç ve başarılı insanlar. Ama 9 yıllık bir yöneticiyi görevden alıp “tecrübesiz” isimlerle, Meclis’in Kanunlarla beraber en önemli başkanlığını zayıflatmak ne kadar doğru bir karar? Üstelik hakikaten uyduruk bir nedenle görevden almak, kendi ayağına kurşun sıkmak demek değil mi?
Abuk sabuk bir şikâyet nedeniyle o tecrübeli yöneticinin birikimini genç yönetici arkadaşlarına aktarmasına mâni olmak yarın yaşanacak hataları da üstlenmek anlamına gelir. Fakat biliyoruz ki böyle bir hata yaşandığında o görevden alınma yazısının altında imzası olan üst yöneticilerden bir tanesi dahi sorumluluk almayacak.
Meclis personelinde liyakat mı? Hadi canım sende!..
Gelelim başlıktaki parmak izi krizi meselesine…
Hangi ihtiyaçtan doğdu bilmiyorum ama Meclis Genel Kurulu’nun elektronik sistemi yenileniyor. Gerekli miydi, kaç para harcandı, ihaleyi hangi firma aldı, o firmanın seçilme kriterleri neydi?
Bu soruların yanıtları bir başka yazı konusu. Benim takıldığım nokta, özel bir firmanın yaptığı iş için devlet memurlarına mobing uygulanıp parmak izi vermeye zorlanmaları.
Malum, Meclis 1 Ekim’de açılacak. Firma da alt yapısını kurduğu parmak iziyle oy verme sisteminin çalışıp çalışmadığını test etmek istiyor. Buraya kadar her şey normal. O testi yaptırmak için Meclis yönetimi memurlarına talimat üzerine talimat yağdırıyor. Gidenler oldu ama gitmeyenler de var.
Şimdi personeline parmak izi vermesi için mobinge varan baskılar kuran Meclis yönetimine birkaç sözüm var.
Devlet memuru özel bir firmanın yapması gereken test için niye parmak izi versin? O firma bu iş için eşek yüküyle para kazanıyor. Bastırsın parayı dışarıdan adam getirsin parmak izi testini yaptırsın…
Kimse bana, “Meclis Kampüsü’nün güvenliği” falan demesin.
O zaman, görev tanımında olmayan bir şey için personelinizi soruşturma ile tehdit edeceğinize, bu “600 deneği” devlet memurundan değil de milletvekili danışmanlarından seçseydiniz ya… Hem bunlar milletvekiliyle birebir çalıştıklarına göre daha güvenilir insanlar değil mi?
Hesap yapalım. Bir milletvekilinin 3 danışmanı var. Toplam bin 800 danışman eder. Milletvekiliyle gelip milletvekiliyle gidecek geçici personel dururken niye belirlediğiniz o 600 kişiye baskı uyguluyorsunuz?
Bir başka soru da o 600 kişiyi nasıl, hangi kriterlere göre seçtiniz? Parmak izi vermeye zorladığınız devlet memurunu karpuz seçer gibi mi ayırdınız?
Meclis yönetimine tavsiyem, bırakın bu işten para kazanan firma uğraşsın test işiyle. 1 Ekim’e yetiştirmek istiyorsa da açsın kesenin ağzını bu işi para karşılığı yapsın. Meclis’in 5 bin personelinden 600 gönüllüyü mutlaka bulur… Siz de özel bir firmanın iş takipçisi konumuna düşmemiş olursunuz…
Yorum Yazın