Almanya bugünlerde bir terör ve darbe girişimi skandalıyla çalkalanıyor. Stuttgart, Frankfurt ve Münih’te açılan davalarda terör örgütü olmak ve vatana ihanetle suçlanan aşırı sağcı bir grubun üç ayrı hücresi yargılanıyor. Grubun Almanya’nın Nazi yanlısı AFD Partisi’yle bağlantılı olduğu, hatta terör eylemleri için Çin ve Rusya’dan para aldığı suçlamaları da gündemde. Sanıklar kendilerine yöneltilen bütün suçlamaları reddetmişler. Darbe tezgahı, Alman polisi ve gizli servisinin 2022’de ülkedeki 11 ayrı eyalette yaptığı kapsamlı terörle mücadele operasyonları sırasında ortaya çıkarılmış.
İngiltere’de yayımlanan The Guardian gazetesinin haberine göre Reichsbuerger adıyla anılan örgütün yürürlükteki Alman rejimini devirip Birinci Dünya Savaşı öncesi imparatorluk yönetimine geçilmesi için yeraltı faaliyetleri içinde olduğu iddialar arasında. Münih mahkemesindeki iddianameye göre örgüt üyeleri Alman Parlamentosu’nu basıp Başbakan Olaf Scholz’u kıskıvrak yakalayarak, yaka paça televizyona çıkarıp davaları için kendilerine taraftar toplama planları yaptıkları yer alıyor. Gerçi örgüt üyeleri bu suçlamaları reddetseler de grubun ABD’de eski Başkan Donald Trump yanlısı, aşırı sağcı QAnon’la da bağlantılı oldukları haberleri yaygın. Hatırlatırım, 2019’daki ABD Başkanlık seçimlerinde Trump Joe Biden karşısında kaybedince QAnon örgütü üyeleri ABD Kongre binasını basmış, büyük kargaşa çıkarmışlardı.
YUMURTA FALCISINDAN TERORİST
Dönelim bizim Reichsbuerger’cilere. Grubun lideri kendine aristokrat süsü veren ve kendine Heinrich XIII adını takan bir emlak komisyoncusu. Hükümet darbesi başarılı olsaymış Heinrich XIII Almanya’nın imparatoru ilan edilecekmiş. Bir başka ileri gelen üyesi Hildegard Leiding isimli bir AFD üyesi. Bir başkası ünlülerin şefi olarak bilinen bir Avusturya vatandaşı. Bir astrologla bir pratisyen doktor kadın da beyin takımı üyelerinden.
Astrologun darbe sonrası İletişim Bakanı olarak atanması planlanıyormuş.Yaşadığı bölgede saygın bir isim olarak bilinen pratisyen doktor ise yumurta falına bakıp geleceği okumakla ünlüymüş. Yumurta falına Coronavirüs pandemisi patlak verdiği sırada merak sarmış. Haberlere göre kadın pandemi sırasında biraz akli dengesini yitirmişmiş. Darbe başarıya ulaşsa yumurta falcısının sağlık bakanlığına getirilmiş olacağı da The Guardian’ın haberinde yer alıyor. Habere göre falcı doktor örgütün silahlı eğitimlerine parasal destek için cebinden 47 bin Euro harcamış.
YUMURTA FALI
Oomancy adı verilen yumurta falına nasıl bakıldığını merak edip araştırdım. Yumurta akı su dolu bir tabağa akıtılıyor, beyazların suda oluşturduğu sarmallarla gelecek tahmin ediliyormuş.
The Guardian’ın haberi şöyle devam ediyor:
“Mahkeme Sözcüsü Laurent Lafleur, ellerinde 900 kadar bilgi dosyası bulunduğunu, her gün bunlara yenilerinin eklendiğini açıkladı. Duruşmalar devam ederken davayla ilgili soruşturmaların da kesintisiz sürdürüleceği bildiriliyor. Reichsbuerger örgütünün Coronavirüs pandemisini reddeden, bunun asılsız olduğunu savunan Querdenker grubuyla ilintili olduğu haberleri yaygın. Sözcü Lafleur, duruşmalarda Reichsbuerger ve Querdenker gruplarının olaylar çıkarmalarını beklediklerini, dolayısıyla da yoğun güvenlik önlemleri aldıklarını sözlerine ekledi.
“Almanya çapında 23 bin destekçisi olduğu hesaplanan örgüt üyelerinin yüzde 10’unun şiddet yanlısı , bin kadarının da aşırı sağ eğilimde oldukları belirlendi.
“Sanıkların avukatları, bu kişilerin Coronavirüs pandemisi sırasında karantina ve diğer yasaklara baş kaldırıp kendi aralarında komplo teorileri ürettikleri, yoksa bunların darbe girişimi gibi kanlı eylemlere baş vurma planları bulunmadığını ileri sürüyorlar.”
Gazetenin haberinde örgütle ilgili duruşmaların yıllar sürebileceğine de dikkat çekiliyor. Almanya’da darbe girişimi haberlerinin halk arasında, özellikle Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağın hızla yükselişe geçtiği de görülünce ciddi bir endişe, hatta korku havası yarattığı belirtiliyor.
Haberi okurken özellikle bir cümle dikkatimi çekti. Grubun Çin ve Rusya’dan fonlandığı iddiaları ciddi bir suçlama. Rusya’nın uzun zamandır Avrupa ülkelerinde kimi sosyal medya hesaplarını, televizyon kanallarını, yayın organlarını, bazı siyasileri, kanaaat önderlerini avucunun içine aldığı haberleri yayılıyordu. Reichsbuerger örgütü avukatlarının sanıkların “Coronavirüs döneminde dengelerini kaybeden komplo teorisyeni bazı kaçıklar” olduklarını ileri sürmelerine rağmen ülkenin üç ayrı kentinde somut kanıtlar bulunan iddianamelerle davalar açılmış olması olayın boyutlarının ciddi olduğunu göstermesi bakımından ilginç.
Rusya’nın özellikle Ukrayna Savaşı’yla birlikte Avrupa’da hegemonyacılık faaliyetlerini alttan alta yürüttüğünü söyleyen ve yazan kanaat önderlerine kulak verip ciddiye almakta yarar var. Pandemi döneminde Avrupa ve ABD’de Coronavirüsü redden , bunun bir komplo olduğunu savunan kitlelerin gösterilerini hatırlamakta yarar var.
Hatta ABD’nin bir önceki Başkanı Trump da Coronavirüse inanmadığını, Domestos içerek hastalığa yakalanmanın önlenebileceğini savunmuştu. Daha da öte, Trump’ın Rusya Lideri Vladimir Putin’le pek sıkı fıkı ilişkileri olduğu epeyce konuşulmuştu. Coronavirüs ve bu tür darbe bağlantıları kurulması doğrusu merakımı uyandırdı. Daha önce de yazmıştım. Ayıyla yatağa girenin sonu iyi olmuyor.
Yorum Yazın