Türkiye Cumhuriyeti’nin 96 yıllık bir kurumu. 1925’te Atatürk tarafından Türkiye havacılığını geliştirmek, genç pilotları yetiştirmek üzere kurulmuş. Ancak zaman içinde amacından sapmış. Onlarca yıl, kurban bayramlarında neredeyse sadece kurban derisi bağışları toplamakla ilgilenmiş.
Türk Hava Kurumu (THK), otuz beş yıl kadar önce kısa süreli bir toparlanma dönemi yaşamış. Orman yangınlarında etkili olarak kullanılan yangın söndürme uçakları satın almış. Bunlar epeyce bir zaman da orman yangınlarını söndürme çalışmalarında etkili olarak kullanılmıştı.
Ama heyhat!.. 2014 yılı itibarıyla ne olduysa olmuştu. Türk Hava Kurumu’nun başkanı olan Osman Yıldırım yolsuzluk yaptığı iddiasıyla tutuklanmış, ardından da FETÖ’cü olduğu iddia edilmişti. Sonraki genel kurulda emekli havacı, Pilot Tümgeneral ve eski MHP milletvekili Kürşat Atılgan’ın listesi THK’nın başına seçilmişti. Atılgan başkan seçilir seçilmez, THK’nın bir yüksek öğrenim kurumu sahibi olması çalışmalarını başlatmış, YÖK’le uzun mücadelelerden sonra THK Üniversitesi’ni kurmuştu.
Günlerden bir gün THK Üniversitesi mütevelli heyetine yeni bir isim atandığı öğrenildi. Sıkı durun, bu isim Sezgin Baran Korkmaz’dı. Şaşırdınız değil mi? Kars’ın Digor ilçesine bağlı bir köyde doğmuş, ilkokulu bitirdiği şüpheli bir şahıs bir üniversitenin mütevelli kurul üyeliğine atanıyor. Her türlü de imza yetkisi var. YÖK bunu nasıl kabul etmiş ve onaylamış, o da tartışmalı. O zaman, “Bu nasıl iş?” diye kime sorduysam bana, "Borajet’i satın aldı ya. Havayolu sahibi olmak kontenjanından” yanıtını vermişlerdi.
Bu atamadan sonra Sezgin Baran Korkmaz üniversitede sıksık görülüyor. Hatta, birkaç sefer kamuoyu araştırmacısı İbrahim Uslu’nun da Sezgin Baran Korkmaz’la birlikte üniversiteyi ziyaret ettiğini, o dönem kendisi de mütevelli heyet üyesi olan rahmetli kadim dostum Prof.Dr. Mithat Melen’den dinlemiştim. Uslu’nun ne amaçla üniversiteyi ziyaret ettiğini bilmiyorum. Muhtemelen öğrenciler arasında bazı eğilim araştırmaları yapmak istemiştir. Belki gün gelir kendisi anlatır.
Yeni Başkan Kürşat Atılgan’ın başkanlığı döneminde kurumdaki bütün yetkileri kendisinde topladığı, hatta kendi girişimiyle kurulan THK Üniversitesi’nde de neredeyse tek söz sahibi olduğu eleştirileri almış yürümüş, hatta Atılgan hakkında Sezgin Baran Korkmaz’la birlikte THK’ya ait tam 65 gayri menkulü yasa dışı yollardan sattığı iddiaları da gündeme getirilmişti. Bu yazdıklarımın hepsi açık istihbarat. Basında yer aldı.
Bütün bu tartışmaların ardından yeni genel kurul yapılmış ve bu kez başkanlığa gene emekli bir havacı tümgeneral olan Ahmet Bertan Nogaylaroğlu seçilmişti.
Nogaylaroğlu’nun THK başkanlığına seçildiği haberini okurken beynimde bir şimşek çakmıştı. Bu ismi gayet iyi biliyordum. Kısa bir araştırma ortaya çıkardı. Nogaylaroğlu Washington’da Türkiye’nin askeri ataşesiyken patlak veren Balyoz davası sanıkları arasında yer almış, tutuklanıp yargılanmış, bir süre Silivri Cezaevi’nde yattıktan sonra sonunda beraat etmişti.
O arada THK içinde homurtular bitmiyordu. Yangın söndürme uçaklarının kullanılamaz halde oldukları gerekçesiyle orman yangınlarına müdahale edilemezken emekli asker Ali Türkşen twitter hesabından şu mesajı yazıyordu
“THK genel müdürünün kim olduğunu bilmeyenlere hatırlatalım. Balyoz davası sanıklarından, FETÖ-AKP-ABD’nin Silivri zindanlarında ağırladığı emekli Hava Pilot Tümgeneral Ahmet Bertan Nogaylaroğlu. Derdi vatan olmayanın orman söndürmemek için de bahanesi çoktur...”
THK Onursal Başkanı konumundaki Cumhurbaşkanı Erdoğan kurum uçaklarının orman yangınlarını söndürme çalışmalarında kullanılmamasına çok öfkeleniyor ve şunları söylüyordu:
“THK’da rezillik diz boyu. Başımıza bir olay daha çıktı. O da THK. THK’nın arkasında kim var? CHP’li milletvekili. Onun arkasında da CHP. Bunu savunuyorlar ve ‘Bakanlık (Orman Bakanlığı) neden THK’yla çalışmıyor?’ diyorlar. Yahu bu adam zaten THK’yı mezarlığa dönüştürmüş. Oradaki uçakların motorları, pervaneleri yok. Yani rezillik diz boyu. Şimdi büyük bir ihtimalle birkaç gün içinde orayı masaya yatıracağız. Yani bu THK’yla bir yere varamayız.”
Lafı uzatmayayım. Emekli Hava Pilot Paşa Nogaylaroğlu da kendi yönetimi içindeki iç çekişme nedeniyle başkanlıktan devriliyor. 2019’da bu kez THK’ya kayyum atanıyordu. Kayyum heyeti üç kişiden oluşuyoırdu. Tayyip Erdoğan başbakanlığındaki eski Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşçı’yla birlikte Adnan Zengin ve Abdullah Kaya.
THK şu anda aynı kayyum heyeti tarafından yönetiliyor. Burada dikkatinizi çekmek istediğim bir nokta var. Cumhurbaşkanı Erdoğan THK’nın elindeki uçakların motorları ve pervanelerinin olmadığını, hepsinin hurda durumda olduğunu söylemişti. Ama herhalde birileri ona yanlış bilgi vermiş. Dokuz uçağın altısı mükemmel durumda. Sadece üçünün biraz elden geçmesi gerekiyor.
Her neyse, devam edelim. Geçen yıl Orman Bakanlığı, orman yangınlarını söndürme çalışmalarında kullanılmak üzere uçak alımı için bir ihale açtı. THK ihaleye katılacaktı. Ancak kabul edilmedi. Çünkü THK’nın elindeki uçaklar 4 bin 800 litre kapasitesindeydi. Bakanlık son anda ihale şartnamesini, her nedense, uçak kapasitesi beş bin litre olmalı, şeklinde değiştirdi. Aslında THK’nın uçakları tüm dünyanın kullandığı Bombardier CL-215 tipi yangın söndürme uçaklarıydı.
Duyurulduğu kadarıyla ihaleye Rusya ve Kanada’dan bazı uçak şirketleri katıldı. Ama nedense sonradan ihale iptal edildi. Kim bilir? Birileri THK’yı tam anlamıyla işlevsiz hale getirip sonra da üstüne mi çökmeyi planlıyordu?
İki gün önce de ilginç bir gelişme oldu. CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, İçişleri Bakanı’nın cevaplandırması istemiyle TBMM’ye bir soru önergesi sundu. Karabat önergesinde Atatürk Havalimanı’nda son yıllardaki hava trafiğinin tamamıyle denetimsiz olduğuna, buradan sadece kargo uçakları ve özel şirket jetlerinin kalkıp indiğine dikkat çekiyor, bu uçakların neler taşıdıklarının denetlenip denetlenmediğini sorguluyordu.
Karabat ayrıca, Türkiye’de uyuşturucu trafıği denetiminin sadece deniz limanlarında yapıldığını, hava limanlarında böyle bir denetim olmadığını söylüyordu. Karabat’ın dikkat çektiği bir husus da U.S. Drug Enforcement Agency’nin (Amerikan Narkotik Bürosu) uyuşturucu madde trafiğiyle mücadelede havaalanlarının denetlenmesine öncelik verdiğine de dikkat çekiyordu.
Bu Türkiye ilginç bir ülke. Türk Hava Kurumu gibi doğru kullanıldığı takdirde son derece işlevsel bir kurum âtıl hale getiriliyor. Ya, İstanbul’un üçüncü uluslararası yolcu havalimanı olarak kullanılabilecekken bir kısmı yıkılan, bir kısmı kargo uçakları ve özel jetlere tahsis edilen Atatürk Havalimanı’na ne demeli? (Hemen ekleyeyim, Atatürk Havaalanı'nın özel VİP jet hangarlarında Sezgin Baran Korkmaz'ın, Kanada yapımı Bombardier jeti de park ediyor.) Bu iki kurumda da ciddi denetimler yapıldığı takdirde yakın gelecekte ilginç olaylar yaşanacağı apaçık görülüyor.
Son bir not: Türk Hava Kurumu’yla işim bitmedi. Devamı bir sonraki yazıya!
Yorum Yazın