Osmanlı döneminde, 1891 yılında Merkezi İstatistik Encümeni olarak faaliyetine başlamış, Cumhuriyet döneminde 26 Şubat 1926 tarihinde Merkezi İstatistik Dairesi adı ile çalışmış, 1930 yılında İstatistik Umum Müdürlüğü adını almış, 1962 yılında Devlet İstatistik Enstitüsü adını alarak 43 yıl hizmet vermiş olan kurumun adı 18 Kasım 2005 tarihi itibarı ile Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) olarak değiştirilmiştir. TÜİK en önemli kurumlarımızdan biridir. Her alanda, her sektörde ülkemizin röntgenini çeker, verilerini ortaya koyar ve bu veriler iktisadi ve toplumsal yaşamımıza yön verir. Yüz yılı aşkın süredir bu hizmeti vermektedir.
Ama özellikle son beş yıldır bu kıymetli kurumun ürettiği veriler çok tartışılmaktadır. Açıklanan rakamlara kuşkuyla yaklaşılmaktadır. TÜİK’in verilerine güvensizlik süreci, özellikle kamuda çalışanların maaş zamlarının belirleneceği dönemlerde ürettiği rakamlarla başlamıştır. Maaş zamlarının fazla yapılmaması için TÜİK’in rakamlarla oynadığı söylemi, sadece muhalefet partilerinin söylemi olarak kalmamış toplum içinde de yaygınlaşmıştır. Giderek TÜİK’in ürettiği tüm verilere neredeyse güven kalmamıştır.
TÜİK’in İnanılmaz Verileri
TÜİK öyle rakamlar açıklıyor ki inanılmaz. Pandemi koşullarında onbinlerce insan işsizler ordusuna katılırken, yöntem değişikliği yaparak işsiz sayısını az göstermeye çalışıyor, hatta istihdam artışı sağlandığını bile söyleyebiliyor, rakamları eğerek bükerek ekonomimizi büyütüyor. Elektrik, doğalgaz, yakıt fiyatları kimbilir kaç kez artmışken, bütün sektörlerde girdi maliyetleri artarken nasıl bir mucize oluyorsa bu artışlar tüketici fiyatlarına yansımıyor. Enflasyon rakamları yükselmiyor.
TÜİK verilerine artık inanan var mı ya da kaldı mı bilmiyorum.
TÜİK Eylül ayı itibariyle yıllık enflasyonu yüzde19,58 olarak açıkladı. Ekonomi uzmanlarının oluşturduğu Ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy’un başında olduğu ve Eylül 2020 tarihinden bu yana enflasyon hesaplaması yapan ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), aynı dönem için yıllık enflasyonu yüzde 44 olarak belirledi. Arada iki kattan fazla fark var. Enflasyon hesabını oluşturan ürünleri değiştirirseniz enflasyonu istediğiniz seviyeye getirebilirsiniz. Anlaşılan TÜİK böyle yapıyor.
Öte yandan TÜİK verilerine göre Ağustosta işsiz sayısı 11 bin, yine bir devlet kurumu olan İŞKUR'a göre ise 200 bin kişi artmış. TÜİK hesaplarında 189 bin kişiyi maalesef görmemiş. DİSK Araştırma Merkezi, açıklanan bu rakamlar arasındaki büyük farklılıklara dikkat çekiyor, aylık işgücü verilerinde inanılmaz dalgalanmalar ve tuhaflık yaşandığını belirtiyor.
Muhalefet partilerinin Merkez Bankasının 128 milyar dolarlık döviz rezervi nerede sorusuna toplumu ikna edebilecek yanıt verilememesi , aynı şekilde Sağlık Bakanlığının covit 19 hastalığına ilişkin ölüm sayıları, aşı temini ve aşılama konusundaki çelişkili açıklamaları, ayrıca yap işlet projelerinin ihale edilme yöntemleri ve müteahhitlere verilen fahiş garantilerin izah edilememesi hatta ticari sır olarak gizlenmesi , son olarak TÜİK verileriyle ilgili kuşkuları ortadan kaldıracak toplumu aydınlatacak bir çalışmanın yapılmaması, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin şeffaflıktan uzak yönetim anlayışını ortaya koymaktadır. Topluma gerçekleri, doğru bilgileri vermeyen, olumsuz gelişmeleri, kötü gidişatı gizleyen bir yaklaşımı sürdürebilmek mümkün değildir.
TÜİK, Merkez Bankasında olduğu gibi son beş yılda beş başkan değişikliği yaşamış ve iktidarın talimatıyla iktidarın istediği verileri üreten bir kurum görüntüsü vermiş, yüz yılı aşan tarihinde olmadığı ölçüde itibar kaybetmiştir.
Yazık, çok yazık.
Yorum Yazın