Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu


Türkiye solunun sefalet portresi

Türkiye solunun sefalet portresi

Bugünlerde iç siyaset, yerel seçimlerin sonuçları gibi konularda kalem oynatmaya hiç niyetim de isteğim de yoktu. Ancak… Van’da ortaya çıkan rezaleti ve perde arkasındaki aktörlerin ne oyunlar çevirdiğini görünce bu yazıyı yazmaya karar verdim.

Gazetelerde, televizyonlarda, YouTube kanallarında günlerdir izlediğiniz için Van’da seçim sonucunu değiştirme cingözlüğünü, sonrasında başta CHP olmak üzere muhalefetin ve yöre halkının sert tepkisi üstüne Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) belediye başkanlığı mazbatasını, yüzde 27 oy alan AKP’li Abdulahat Arvas’a değil, yüzde 55 oyla seçilen DEM Parti adayı Abdullah Zeydan’a verme kararını uzun uzun anlatmayacağım.

Benim, dikkatinizi çekmek istediğim nokta ülkemizde insanların siyasi görüşlerinin nasıl bir uçtan ötekine savrulabildiği. Acaba, diyorum, insanlarımız hele bu son 22 yılın siyaset ikliminden fazlasıyla mı etkilendiler de çıkarcılıkta tavan yaptılar? Ya da yaşadığımız coğrafyanın etkisiyle hep mi böyleydiler? Sosyal psikoloji disiplininin incelemesi gereken bir durum…

Efendim, Van İl Seçim Kurulu’nun, belediye başkanlığını oyların yarıdan fazlasını alan Zeydan’a değil, AKP’li Arvas’a verme eğilimi AKP içinde de bomba etkisi yarattı. AKP’nin akil insanları olarak bilinen ağır topları bunun hukuka, yasalara tecavüz olduğunu söyleyerek tepki gösterdiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuda sessizliğini korurken birden Beştepe’deki Saray’dan bir ses yükseldi. Bu ses Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet (Ata) Uçum’a aitti. Uçum, nereden aldığı belli olmayan bir güçle X hesabından şöyle buyuruyordu:

“Van süreci tamamen hukuki bir süreç olarak yaşandı. Ama bu hukuki süreç daha tamamlanmadan ayaklanma çağırılarıyla istismar eden terör örgütünü ve legal görüntülü uzantılarını meşrulaştırmaya çalışanların devlet de toplum da farkında.

“Türkiye toplumu yerel seçimlerde iktidara bir istikamet çizdi. Bunu Devlet çok iyi okudu.

Bu seçim sonuçlarını Türkiye’yi batının egemen güçlerine teslim edilme koşullarını oluşturduğu şeklinde okuyanlara Milli Devlet iradesi haddini bildirir.

“Muhalefetin tüm aktörlerinin ve daha çarpıcısı iktidar içinde yer aldığı kabul edilen ve neo-liberal zehirle zihin dünyalarını batıcılığa teslim etmişlerin Van olayında aldıkları tutumların kaydedildiğini de herkes fark eder.

“Nihayetinde Van konusunda YSK kişinin itirazını kabul etmiş ve hukuki süreç kişinin lehine sonuçlanmıştır. Ama buna rağmen bu süreç üzerinden halen daha ayaklanma stratejilenin peşinde koşanların gerçek niyetlerinin demokrasi ve seçmen iradesiyle ilgili olmadığı, Türkiye’nin bütünlüğüne yönelik saldırı planlarının bir parçası olduğu ayan beyan ortaya çıkmıştır. Bu aldatmaya karunların, bu oyunu görmeyenlerin ve kendilerini demokrasi havarisi sayanların hali ise ibretliktir.

“İşin hukukuna gelince Terör Örgütü propagandası suçundan Yargıtayca onanan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası nedeniyle yasaklı hakların iadesinin söz konusu olamayacağını ama bunun nasıl olduğunun da değerlendirileceği de not edilmelidir.”

Bak sen şu sert, Devlet not etti, tavrına. Açıkça tehdit ediyor. Kim adına? Belli değil. Bu arada sizlere bilgi vereyim. Uçum’un mesajını olduğu gibi buraya aktardım. Cümle düşüklükleri ve yazım hataları kendisine aittir.

Şimdi gelelim Mehmet (Ata) Uçum’un kim olduğuna… Kendisi avukat. Bir zamanlar, yani 1980’li yıllarda Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi. Hatta 12 Eylül 1980 darbesinden sonra “Marksist-Leninist yasa dışı örgüt üyeliği” nedeniyle göz altına alınmış, yargılanmış. Daha sonraları çeşitli sol davalarda, 2009’da Güneydoğu’da güvenlik güçlerine taş atan çocukların avukatlığını yapmış. 1990’lı yıllarda nasıl olduysa bir avukatlık bürosunda, yabancı uyruklu kişilere verilen Amerika’da ikamet belgesi olan green card başvurularının hukuki süreçleriyle ilgilenmiş. Sonraları kapağı AKP’ye atmış. 2017’de referandumla kabul edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin mimarlarından biri olarak tanınıyor. Nüfus kaydında orta ismi Ata yazılıymış. Ama Ata isminden Atatürk’ü çağırıştırması nedeniyle nefret ettiği için bunu sildirmiş. Günümüzde AKP’nin değnek taşıyıcısı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye yakın olduğu söylenen eskinin komünisti bu zat Süleyman Soylu’yla da iyi ahbaplık edermiş. X mesajında hiç durmadan “Devlet”e atıf yapması bende, acaba Devlet elemanı mı, merakını uyandırdı. Bizde kimi kendine solcu diyenlerin sonradan Devlet tarafından devşirildikleri ortaya çıkmıştı.

Sizlere eski bir Türk solcusunun portresini çizdim. Teröristin bile çakma çıktığı ülkemizde solcunun sahicisini nereden bulacağız?

Tek parti döneminin 17 yıl Ankara Valiliğini yapan Nevzat Tandoğan ne demişti? ”Bu memlekete komünizm lazımsa ve komünizm yararlı bir şeyse onu da biz getiririz. Size ne oluyor?”

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar